- Kategori
- Gündelik Yaşam
Konuşan sessizlik

Yalnızlık Allah’a mahsus derler. Gerçekten de öyle.
Yalnız yaşamak birçok yönden gayet güzel. Sadece senin evin. İstediğini yapıyorsun istediğini yapmıyorsun. Kalkmak istediğin saatte kalkıyorsun. Karnın acıksa bile istemezsen yemiyorsun. Yemek ye, meyve ye, şu da yararlı, bu da yararlı; geç oldu, uyu artık, sabah erken uyanacaksın, diyen bir anneniz de yok. Allah acılarını göstermesin, yokluklarını vermesin tabi. O ayrı bir mevzu.
Bunların yanında daha çok olumlu yönü var. Yalnız yaşayanlar zaten bilir. Bilmeyenler de benim gibi yalnız yaşayanlardan duyabilir.
İnsan bir sese, bir nefese ihtiyaç duyuyor. Kendisinden başka bir gölge… Belki küçük bir çıtırdı… Televizyon, internet ya da kitap. Bir süre sonra işe yaramaz oluyor. Konuşmak insanın büyük ihtiyacı. Konuşmasa, paylaşmasa, anlatmasa çatlar. Hayvan beslenir genelde. Ses çıkarsın, bir arkadaş, yalnızlığına yoldaş olsun diye. Balık beslemek bu kategoriye girmiyor tabi.
Hafta sonları bazen bir gün boyuca evde oluyorum. İlk telefon konuşmamda “Sesin neden öyle geliyor?” gibi bir soruyla karşılaşıyorum. “Nasıl geliyor ki?” diye karşı bir soru soruyorum doğal olarak. “Biraz garip ve değişik.” oluyor sorumun cevabı. “Gün boyu kimseyle konuşmadığım için sesimin nasıl çıktığının farkında değilim.” diyorum.
Uzun süre yalnız kaldığımda bir ses duymak için şarkı söylüyorum. Duvarlarla ya da aynaya bakıp kendi kendime konuşmaktan daha iyidir diyorum, Her ne kadar sesim şarkı söylemek için yeterli güzellikte olmasa da kimse duymuyor nasıl olsa.
Altmış yaşına gelip evlenmek için programlara çıkanlar, onları garipseyen hatta ayıplayan birçok insana göre bana garip ve ayıp gelmiyor. Hak veriyorum çünkü. Zaten çoğu da “Yalnızlık” diyor. İstedikleri sadece bir nefes, bir yoldaş…
Ne demiş şair:
Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler…
Orhan Veli Kanık