- Kategori
- Sivil Toplum
Konuşmak ve düşünmek üzerine
Fikir adamına tahammül edilemeyen bir toplumda ilim adamı yetişmez. Tartışmaya açılmayan fikir yalnızlığa hatta yok olmaya mahkumdur. Düşüncesini söyleyemeyen kimse kendi fikrini zindana atmış sayılır. Voltaire “Düşüncesini anlatmak hürriyeti olmadı mı insanlarda hürriyet yok demektir” diyor. Bir fikir üzerine hüküm yürütmeyen, kendi görüşlerini dile getirmeyen yada bundan korkan toplumların elbette hürriyetleri tartışılır. Toplumlarını buna sürükleyenlerde müstebit konumuna düşerler.
Tarih boyunca Brütüs’ler konuşup tartışan ve fikirlerini açıkça söyleyenler arasından değil, susanlar ve susturulanlar arasından çıkmıştır. Bizi asıl korkutanlar, konuşanlar değil, susanlardır. Başını dik tutanlar değil, eğenlerdir. Kimseyi kendi düşüncenize katılmaya mecbur edemezsiniz. M. Kemal Atatürk “Hürriyet olmayan bir memlekette, ölüm ve izmihlal vardır” diyerek bu önemli gerçeğin altını çiziyor.
Bu milletin almış olduğu yüksek terbiye anlayışında hak bildiği karşısında susmak yoktur. Peygamberimiz “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” buyurmuştur. Haksızlık karşısında susan şeytan konumunda bulunuyorsa, susturanda aynı durumda yer almaz mı? Fikirleri uğruna yaşayanların sayısı kadar fikirlerinin yolunda ölenler de vardır. Varlık alemi içerisinde yalnız insanda bulunan bu hasleti kırmaya ve yok etmeye kimsenin hakkı yoktur.
Victor Hugo’nun “Fikirlerinden nefret ediyorum, fakat size onu savunma hakkını kazandırmak uğruna canımı vermeye hazırım” sözünü iyi okumak gerek. Bol bol düşünce hürriyetinden söz edip, başkalarının fikirleri karşısında çehresini çatıp, yüz çevirenler ancak sahtekarlardır.
Beyin fırtınasının esmediği bir toplumda, hizmet yelkenlileri de yol alamaz. Yapılan tüm iş laf-ı güzaf olur. Bir toplumun kalitesi o toplumda şaire, yazara, sanatkara, ilim ve fikir adamına verilen önemle belirlenir. Bugünün dünyası toprağın altındaki madenlerden daha çok, beyinlerdeki cevherlerle ilgilenmektedir. Geleceğe yatırım yapan toplumların başlıca mes’elesi de budur.
Konuşalım, susmayalım.Fakat, konuşmak kadar önemli bir konu daha var; o da ne konuştuğunu bilmek. Bir Latin atasözünde “Düşünmeden konuşmanın cezası, konuştuktan sonra düşünmeye mahkum olmaktır” der. İnsanı diğer varlıklardan ayıran özelliği konuşması ise, insanı gerçek insan yapan özelliği de düşünerek konuşmasıdır.