- Kategori
- Kent Tarihi
Konya tarihi kent merkezi koruma politikaları (3)

Konya'da Selçuklu Dönemi'nden kalan en önemli eser Alaeddin Camisidir.
BÖLÜM II: Konya tarihsel kent merkezi gelişimi, nitelik ve sorunları
II.1. TARİHİ GELİŞİM
Konya Tarihsel Kent Merkezi olarak nitelendirilen ve ticari, sivil ve tarihsel yapıların yoğunlaştığı kesim, Alaaddin Tepesi'nin doğusunda kalan Selçuklu kenti içerisinde yer almaktadır. Alanın, büyük bir bölümünü Selçuklu döneminde gelişen ve kullanılan kent merkezi oluşturmaktadır.
Tarihsel Kent Merkezinin Larende caddesi doğusunda kalan kısmı, Selçuklu surları dışında; fakat, 15-16. yüzyılda kent merkezi (ya da çarşı) olarak kullanılan merkez durumundaydı. Bu alanlar, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kentin esas ticaret alanlarını (geleneksel Konya çarşısını) kapsamaktadır. Alanın kuzey, batı ve güney kesimindeki mahallelerde bulunan konutlar da giderek çöküntü bölgesi niteliği kazanmakta ve yer yer depo, hurdacı, küçük sanatlar vb. alanlara dönüştürülmektedir.
Konya fethedildiği zaman şehir Alaaddin tepesini çevreleyen surların içindeydi. Şehir surları tamir edildikten sonra tepenin kuzey eteğine saray, orta kesimine Ulu Camii (Alaeddin Camii) yapılmıştır. Yapı kalıntılarına göre tepenin kuzey tarafının Türklere, güney tarafının ise Hıristiyan halka ayrılmış olduğunu söylenebilir. Türklerin bölümünde saray, hükümet, medrese, mescid, han, kahve ve hamamlar yapılmıştı. Hıristiyan mahalleleri ile Türk mahalleleri arasında bir duvar vardı.
Hızla büyüyüp surların dışına genişleyen şehir I. Alaeddin Keykubat tarafından daha geniş bir surla çevrilmiştir. Surların planlaması ve inşasında bizzat Sultan ve Emirleri görev almış, antik heykel ve kabartmalar adeta sergilenircesine surların ve kapıların üzerinde kullanılmıştır.
Charles Texier bu surlar üzerinde her 30 metrede bir olmak üzere 108 kule yapıldığını, hepsinin üzerinde yaptıran vezir veya emirin adının yazılı olduğunu belirtir. Bunun dışında derin bir hendek vardı. Surların üzeride geçit için kapı hizasında köprüler bulunuyordu. Surlardan dışarıya 12 kapı açılıyordu. Bu kapılardan dördünü bizzat Sultan yaptırmıştı.
Diğerleri <ı>Aksaray, At Pazarı, Debbağlar, Ertaş, Fahirani, Halka Beguş, Meydan, Çeşme Kapısı adları ile anılıyordu. Bu isimler zaman içinde değişmiş olmalıdır.
Bu kapıların bazıları XIX. yüzyılın başına ait Leon de Laborde'un gravürlerinde açıkça görülmektedir (GRAVÜR 1). Dış surlara batı tarafta yeni bir İç Kale (Ahmedek) yapılmıştır. Dış kalenin bu bölümü Zindan Kale olarak adlandırılmıştı.
Kent, XVI. yüzyıldan sonra bu surların dışına taşarak dört yönde hızla gelişti. Özellikle, kuzeydoğuda Araplar, Sedirler; doğuda Türbe, güneyde Uluırmak, Lalebahçe, batıda Havzan ve Meram'a yayılmıştır 14.
Selçuklu devrinde ticaret alanları, çarşılar hakkındaki bilgileri sınırlıdır. Çarşıların kontrolünü İğdiş adı verilen görevliler yapıyordu. XIII. yüzyılın sonlarına doğru bu görevi Ahilerin yaptığı bilinmektedir. Hayvan, mamül mallar ve tarım ürünleri surların dışında kapılara yakın pazarlarda satılıyordu. XIII. yüzyıla kadar çarşı ve pazarlar Alaeddin Tepesi çevresinde iken bundan sonra dış surların dışına taşınmışlardır. Buğday Pazarı kuzeyde, Kapan ve Odun Pazarı batıda, Bezezistan doğuda idi. Aksaray kapısı civarında ise at ve koyun pazarları bulunuyordu.
Çarşı içinde tüccarların konakladıkları hanların bazıları şunlardır: <ı>Şekerciler, Pirinçciler, Vezir Ziyaeddin, Bedreddin Yalman, Demre Hatun, Altın Apa.
Alışveriş yapılan mekanlardan sadece Sahip Ata hankahının bitişiğindeki birkaç dükkan günümüze kalmıştır.
Selçuklu şehrinde olduğu gibi, Konya Çarşısı Osmanlı döneminde de kendine has fiziki bir yapıya sahipti. Her iş kolu kendine ait bir sokak üzerinde faaliyetlerini sürdürüyorlardı.
Çarşının merkezi, Kanuni Bedesteni'nden başlayarak güneye doğru uzanıp Atpazarı'na varıyordu. XIX. yüzyılda çarşı, bugünkü sınırları içerisindeydi.
Eski çarşıdan günümüze gelebilen esnaf ve sanatkarlar şunlardır:
Mustaflar, Çarıkçılar, Yorgancılar, Marangozlar, Demirciler, Attarlar, Tuzcular, Keçeciler, Sarraflar ve Debbağlar.
Osmanlı Döneminde inşa edilen ticaret yapılarının hiçbiri özgün durumuyla günümüze gelememiştir. 1538 tarihli dokuz kubbeli "Konya Bedesteni" de yıktırılarak yerine Sanayi Mektebi (günümüzde İl Özel İdare binası) yaptırılmıştır. Konya Çarşısı 1869 yılındaki yangından sonra Vali Tevfik Paşa tarafından, Buğday Pazarı ise 1901 yılında Vali Ferit Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Yok olan ticaret yapıları ise şunlardır:
· II. Beyazıt'ın yaptırdığı Kiremitli Han,
· Behram Ağa'nın yaptırdığı Avlun Han,
· Mahmut Paşa'nın yaptırdığı Alaca Han,
· Kösem Valide Sultan'ın yaptırdığı Valide Hanı,
· Mustafa Paşa'nın yaptırdığı Bezirganlar Hanı,
· Kethüda Aslan Ağa'nın yaptırdığı Aslan Ağa Hanı,
tarihsel kaynaklarda adı geçen hanlardır. XIX. yüzyılda yaptırılan Mecidiye Hanı günümüzde de kullanılmaktadır.
Nakıpoğlu Hanı da Geç Devir Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşıyan hanlardandır. Geleneksel ticari dokunun önemli öğeleri olan Pazar Yerleri (Üzüm Pazarı, Ağaç Pazarı) yapılaşarak zaman içinde yok edilmiştir.
XX. Yüzyılın başlarında kent merkezinin bu bölümünde yer alan dokuyu oluşturan dükkanlar genellikle tek veya iki katlı, kırma çatılı, cepheleri çıkmalı, ahşap kepenkli yapılar iken günümüzde yapılan onarımlar, kat ilaveleri ve yeni yapılanmalarla büyük ölçüde bozulmuştur.
Günümüzde ticari dokunun en iyi korunduğu yerlerden birisi Türbe Caddesi'nin kuzeyinde kalan kesimde yer almaktadır.
Mevlana Külliyesi, Selimiye Camii, Kapu Camii ve Aziziye Camii çevresindeki esnaf çarşıları kentin ticari ve sosyal odak noktasıdır. Osmanlı şehrinin iki temel ögesi olan cami ve pazarın, Konya’ da da fiziksel yapıya egemen iki öge olduğu görülmektedir.
Kaynak, Tunçer, M., TARİHSEL ÇEVRE KORUMA POLİTİKALARI: KONYA”
Konya Büyükşehir Belediyesi, Kültür Yayınları : NO: 101, Aralık 2006.
14 KARPUZ, H., 1996, “Konya Tarihi Kent Merkezinin Tarihi ve Fiziki Gelişimi”, Yayınlanmamış Araştırma, Konya.