- Kategori
- Köpek Psikolojisi
Köpeğiniz varsa!
Bir köpeğiniz varsa, fazla insana ihtiyaç duymazsınız…
O sizi çok güzel oyalar.
Size unuttuğunuz birçok duyguyu hatırlatır.
Vefayı, sadakati ve karşılıksız sevmeyi…
Sadece karın tokluğuna ve aldığı sevgiyle çalışır.
Size unutmamayı ve sorumluluk almayı öğretir.
Nereye giderseniz gidin aklınız hep ondadır.
Gece, gündüz yürüyüşe çıkmak isteseniz yanınızda en iyi arkadaştır.
Arabanın sağ koltuğunda onu gezdirmenin keyfi çok büyüktür.
Kimseyi mutlu edemezsiniz ama o sizinle her koşulda mutludur.
Eve gelirken o karşılanma heyecanıyla gelirsiniz.
Evden ayrılırken onun hüzünlü gözleriyle ayrılırsınız aynı hüzünle…
Bazen çok yorulursunuz kendinizi koltuğa zor atarsınız, işte o anda yanınıza gelen ve dibinize sokulan o muhteşem dost sizin yorgunluğunuzu bir anda alır.
Eğer köpeğinizle uzun zaman yaşamaya alıştıysanız ondan kopmak mümkün olmaz.
Sizden bir parça olur.
Siz de köpeğinizin bir parçası olursunuz.
Onu da sizin olmadığınız hiçbir şey mutlu etmez.
Eğer bir köpek sahiplenmek istiyorsanız, çook sevmeniz ve fedakar olmanız gerekir.
Karşılıklı bir alış veriştir aranızda olup bitenler.
Öylesine bir heves değil!
Bu kadar severken bazen zor bir dönem içinde yanlış kararlar alabiliyor insan.
İşte o zaman “onun iyiliği için sandığımız şey aslında onun adına verdiğimiz yanlış bir karar” olabiliyor.
Bende onun adına böyle yanlış bir karar almıştım. Onu çok seven bir aileye verdim. Daha doğrusu sevdiklerini sandım. Hiç kimse benim kadar sevemezmiş onu. Gittiği günden beri aklım hep ondaydı.
Sürekli resimlerini istiyordum mutlu mu değil mi? O mutluysa o zaman teselli buluyordum.
İçim ve evim çok boşalmıştı. Bir anda en iyi dostumu kaybetmiştim. Hem de onun hiç söz hakkı olmadan. Onun adına verdiğim bir kararla…
Sözde onu bırakıp Amerika’ya yerleşecektim. Gideceğim yer çok uzaktı ve uçuşa dayanamayacağını düşünmüştüm. Aradan onsuz on gün geçmişti. Sürekli onun hayali ve sesleriyle geçen bir on gün.
Onu alan aile çok mutluydu, ta ki on gün geçene kadar. Beni aradılar ve huyunun çok değiştiğini her yere çişini yapıp hırlamaya başladığını söylediler. Ne yalan söyleyeyim hayatımda hiç bu kadar güzel şikayetler duymamıştım.)”Hemen geri getirin evini özlemiş o” dedim. O evini özlerken ben her şeyini özlemiştim.
İki saat içerisinde geldi eve. O iki saatteki mutluluğum ve heyecanımı hiç yaşamamış gibiydim.
Eve geldiğinde işte o muhteşem andı. İkimizin kavuşması ve onun “işte benim evim, benim ailem mutluluğuyla koşuşturması”
Artık ben nerede o orada, ucunda ölüm bile olsa!
İnsanın sevdiğinin yanında ölmesinden daha güzel ne olabilir ki?
Julia, benim vazgeçilmez dostum, hayat seninle güzel!!!