Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '11

 
Kategori
Deneme
 

Köpek gibi pişmanım!!

Köpek gibi pişmanım!!
 

Evin karşısındaki küçük parkın önünde çaresizce oturuyordum. Gözüm sürekli olarak evin kapısındaydı. Her an biri dışarı çıkacak, beni aramaya başlayacak diye umuyordum. Havanın oldukça serin olmasına karşın parkta salıncaklara binen birkaç çocuk vardı ama umurumda değildiler. Ben yalnızca evden çıkacak, adımı seslenecek birilerini bekliyordum. Pişmandım ama şu an benim yapabileceğim pek bir şey yoktu, bu duruma düşmeyi hak etmiştim. 

Oysa her şey çok güzel başlamıştı. Yaklaşık bir yıl önce tanışmıştım onlarla. Arka bahçede arkadaşlarımla birlikteyken çok güzel bir kadınla yakışıklı bir adam yanımıza gelmişlerdi. Beni göstermişlerdi yöneticiye, beni istiyorlardı. İlk görüşte içim ısınmıştı onlara. Arkadaşlarımdan ayrılmak zor geliyordu ama sıcak bir yuva düşüncesi daha ağır basıyordu. Bu nedenle onlara şirin görünmeye çalıştım, başımı okşamalarına ses çıkartmadım. Az sonra yanımdan ayrıldılar ve yönetici ile birlikte binadan içeriye girdiler. Dakikalar geçtikçe huzursuzluğum artmaya başladı. Vazgeçmişler miydi yoksa, boşuna mı umutlanmıştım. Neyse ki telaşım boşa çıktı, bir süre sonra yönetici ile birlikte tekrar yanıma geldiler. ‘ Hadi bakalım oğlum, yeni annen babanla yolculuk başlıyor’ diyerek başımı okşadı yönetici. Güzel, büyük bir arabaları vardı, arka koltuğa oturttular beni. Çok mutlu olduklarını seziyordum, hele annemin gözlerinin içi gülüyordu. 

İlk aylar nasıl olduğunu anlayamadan geçip gitti. Çok mutluydum. Sıcacık bir yuvam olmuştu. Giriş katında kendime ait bir odam vardı. Ben istemeden her şeyi alıyorlardı. Gündüzleri her ikisi de işteydiler, bu nedenle bir de bakıcı tutmuşlardı bana. Beni günde en az iki kez dışarı çıkarıp gezdiriyordu. Anne ile baba akşamları biraz geç geliyorlardı ama yemekte olsun, yemekten sonra olsun hep yanımdaydılar. 

Ama o akşam yemek biraz daha farklıydı. Annem işten erken gelmiş, masayı hazırlamış, bir de büyük mum yakmış ve masanın ortasına koymuştu. İlk kez görüyordum böyle bir şeyi ve şaşırmıştım. Hele ki yemeğin ortasında annem babama bir şey söyledikten sonra babamın kalkıp onu kucaklaması, öpmesi ve kollarının arasında döndürmesi şaşkınlığımı iyice artırmıştı. Babam sonra benim yanıma gelmiş, başımı okşarken ‘ kardeş geliyor kardeş’ demişti. Çok mutluydu. Bense kardeşin ne olduğunu bilmediğim için öylece baka kalmıştım. 

Aradan birkaç ay daha geçti, annemin karnı büyümeye başladı. Ben bir şey anlamıyordum ama babam her akşam eve geldiğinde ilk önce onun karnını okşuyor, bir şeyler söyleyerek gülüyordu. Annem de mutluluktan uçuyordu. Benimle de ilgileniyorlardı ama sanki eskisi gibi değildi. Bu durum canımı sıkmaya başlamıştı. Evin her şeyi, neşe kaynağı olan ben birden ikinci sıraya düşmüştüm. Dışarıya bile zorla çıkıyordum, hiç keyfim yoktu. Zaten son zamanlarda annem işe gitmemeye başlamıştı. Evin içinde de zorla yürüyebiliyordu. Annesi de eve gelmişti ve ben artık iyice kenarda kalmıştım. Bir gün öğleden sonra annemin çığlıklarıyla uyandım. Odamdan çıktığımda ‘geliyor galiba, çabuk ol anne. Çantam karyolanın yanında.’ şeklinde konuşmalar duydum. Hemen ardından bir telefon konuşması yapıp ikisi birlikte apar topar gittiler. 

O gece eve gelen olmadı, bakıcım benimle kaldı. Ertesi gün öğleye doğru neşeli çığlıklarla kapının açıldığını duydum. Babamın yüzü gülüyordu, annem biraz yorgun görünüyordu. Annesinin kucağında ise tam olarak göremediğim bir şey vardı. Hep birlikte üst kata çıktılar. Biraz sonra merakımı yenemeyip ben de yukarı çıktım. Annem yatağına yatmak üzereydi, karnının yine eski haline gelmiş olduğunu gördüm. Bana şöyle bir gülümsedi. Yatağın yanında bir küçük yatak daha vardı. Orada da küçük bir insan yatıyordu. Babam ve annemin annesi başında ona bakıp gülümsüyorlardı. 

Sessizce alt kata indim. Demek ki aylardır benim ikinci planda kalmama neden olan şey buydu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Beni de onun gibi sevmeye devam ederler miydi acaba? Annem de babam da çok iyi insanlardı aslında. Beni bundan sonra da eskisi gibi severler diye umut ediyordum. Ama ya sevmezlerse, o küçük insan benim yerimi alırsa? Ben bir kenarda kalırsam, katlanamam buna. Hele bunca zamandır sıcak bir yuvaya, sevgiye bu kadar alışmışken. 

İşte ne olduysa o anda oldu. Birden koşarak üst kata çıktım, odaya girdim ve hepsinin şaşkın bakışları arasında düşmanımın kolunu ısırarak çekmeye çalıştım. Babam nasıl hiddetlendi, kucağına aldığı gibi alt kata indirip, kapının önüne koydu anlatamam. Kapı yüzüme kapandığı an yaptığım hatayı anladım. Evin karşısındaki parka geçip beklemeye başladım. 

Ne sanıyordum ki kendimi ben. Onlar beni çiftlikten alıp, sıcak bir yuvaya kavuşturmuşlardı. Evlerinin bir bireyi gibi sevmişlerdi beni. Kaç köpeğe nasip olur ki bu? O iyi insanlar mutlaka bundan sonra da seveceklerdi beni. Umutla bekliyorum beni affedip, eve almalarını. Beni o küçük insanın dostu yapmalarını. 

Ne olur bağışlasınlar beni. Tekrar eve alsınlar. Köpek gibi pişmanım!!. 

 
Toplam blog
: 56
: 651
Kayıt tarihi
: 06.12.10
 
 

Bornova Anadolu Lisesi ve Sbf mezunuyum. Üniversite yıllarımda başlayan çalışma yaşamım kısa bir sür..