Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '09

 
Kategori
Sosyoloji
 

Köprü çalışması 38 gün

Köprü çalışması 38 gün
 

İlk gençlik yıllarında içimde yanan enerji kıvılcımı yirmili yaşlarımda da hiç sönmedi. Spor yaparken, gece çalışırken, uzun yürüyüşlere çıkarken hep bunu hissettim. Ancak otuzlu yaşlarıma geldiğimde, enerji kıvılcımı kimi zaman ateşlemeyi bıraktı, hatta yerini ertesi güne sarkan yorgunluklara, sabahları uyanamama sendromlarına bıraktı.

Yaşlanıyor muydum? Belki henüz değil ama vucüdumun gidişatını farklılaşmıştı ve ben bunu değiştiremiyordum.

Aynı dönemlerde hayatımın akışında da bazı şeyleri asla değiştiremeyeceğimi öğrendim. Hayatımın daha farklı olabileceğini düşünerek yaptığım mücadelenin bir kısmından vazgeçtim ve olumsuzluk olarak adlandırdığım bu yönlerle mücadele etmek yerine, onları hayatımın parçaları ve doğal sonucu olarak algıladım, uyumla yaşayabileceğimi anladım...

Gerek yazılı basın, gerek görsel medya size daha çok okunabilmek için sürekli etrafınızda olan olayları haber görünümüne sokuverir. Çarpıcı olmalıdır, etkili olmalıdır.

Fatih Sultan Mehmet (FSM) köprüsünde olağan yaz çalışmları nedeniyle iki şeridin trafiğe kapanması bugün gazetelerin birinde “38 gün kaldı” başlığı ile verildi.

Anlıyorsunuz değil mi? Aslında demek istenen “38 gün daha işkence, çile, sıkıntı”...verilen gizli mesaj bu. Gerçek olan da bu. Saatlerce, ki dört-beş saate kadar çıktığı söylenir, çok az mesafe alarak araç kullanmak eza verici bir durum.

Peki köprü üzerinde yapılması mecburi olan bu çalışma ertelenemeyeceğine göre bu durumda bu şehirde kendimizi ve çevremizi germeden, stresi acıya dönüştürmeden nasıl yaşayabiliriz?

38 gün uyumlu gün. İşte bütün mesele?

Malumunuz, İstanbul’da trafik olayını bir sorun olarak değil, yaşam biçimi olarak algılamak lazım. Zira yapılan yatırımlara oranla kısa vadede çözüm görünmüyor. Metrobüs faciasını da olaya katarsak yatırımların bile ne kadar faydalı olacağı tartışma konusu.

Konudan sapmadan, asıl soru şu: Ne kadar uyumlu yaşayabiliriz İstanbul trafiğiyle.

İşte çözüm önerileri:

1- En az iki belki de daha fazla süremizin yolda geçeceğini düşünerek yanımıza içmek için su, meyve suyu gibi ayrıca acıkacağımızı düşünerek sandviç gibi ihtiyaç malzemeleri almalıyız. Kan şekerimizin düşmemesine özen göstermeliyiz zira yaşayacağımız stresi artırır.

2- Eğer sürücü değil yolcuysalk kitap-gazete okuyabiliriz. Sürücü bile olsak tabi ki kitap okuyamayız ama CD çalardan kitap dinleyebiliriz (internetten araştırıla).

3- Aracımızı park edebilecek yerimiz varsa Vapurla karşıya geçebilir, kahvaltımızı vapurun teras bölümünde yaparken, martılarla ekmeğimizi paylaşabiliriz.

4- Mümkünse aynı istikamete giden dostlarımızla birlikte seyahat edebilir, araçlarımızı dönüşümlü kullanabilirz.

5- Yaz tatil planımızı bu dönem içerisine alıp, İstanbul’dan kaçabilir, dönüşte biraz rahatlamış bir trafikle karşılaşabiliriz.

Tabi yöneticilerimiz 38 gün sonra bize tekrar bir sürpriz yapmamaya söz verirse...

 
Toplam blog
: 9
: 1132
Kayıt tarihi
: 15.06.09
 
 

Halen kamu sektöründe trafik alanında çalışıyorum. Masterımı trafik konusunda yaptım. İlgi alanım sa..