Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

04 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

Korkularımız üzerine

Gününüz aydın ocağınız esen olsun,

Sayın dostlarım, takdir edersiniz ki güzel dilimiz istenmeyen hallere düşmekte ve çaresizce izlemenin dışında hiçbir şey yapamamaktayız.

Bu da, duyarlı insanları en az benim kadar üzmektedir.

Bir arkadaşıma yolladığım yazımda kendisine Türkçemiz konusunda baskı grubu oluşturabilmek adına öncülük yapmayı teklif etmiştim.

Kendisi yaşının genç olduğunu, daha tecrubeli olanların bu işe ön ayak olmasının daha uygun olacağını belirtmişti.

Ancak üzülerek katılmadığımı belirtmeliyim.

Çünkü, dilimizi sadece belirli yaştakiler kullanmıyor.

Hemen her yaştaki insanımızın ortak lisanı ve derdi, yanlış Türkçe kullanmak dolayısı ile de yanlış anlaşılamak tır..

Tecrübe ise eminim ki bir çoğunuzda fazlası ile var.

Bu nedenle konuyu Türk Dil Kurumu ya da belirli merkezlerden beklemek yerine bireysel birlikteliklerle topluma yaymak adına öncülük teklifimi karşılık bulana dek yapmakta ısrarcı olacağım.

Aslen ısrar edilmesini de etmesini de asla sevmememe rağmen, bu konuda bu özelliğimi bozmak durumunda olduğumu hissediyorum.

Anlamanın yolu anlatımdan geçer.

İyi bir anlatım içinse iyi bir lisan kullanıcısı ve hitabet sanatı şarttır.

Genelde insanımız medeni cesartini kullanma konusunda çok çekingen durumdadır.

Belki hatalı yetiştirilme tarzımızın bunda etkisi belki de fobi türündeki korkular yani ufak çaplı akıl hastalıkları sayılan bilimsel düşüncedeki korkularımız dır.

Tabii ki bu korkular değişik şekillerde karşımıza çıkmaktadır.

Sanırım ki ülkemizin öncelikli sorunlarından birine değinmek durumundayız.

Cesaret ve korkularımız..

Ne yazık ki genç olan çoğunluk cesaret, özellikle de medeni cesaretini sergilemekte acz içine düşmektedir.

Bunun en önemli nedeni bana göre korkulardır.

Tabii ki korkularda değişik şekillerde karşımıza çıkmaktadır.

Aslına bakarsanız korku, eşkıyanın yöntemlerinin temelini oluşturmaktadır.

Korkacak birşey yok.

Neden mi?

Eşkıyayı iyi tanırım.

Onların modeli korku salmaktır.

Her ne ile uğraşıyorlarsa o konu hakkında toplumda ya da rakiplerinde korku salmakla işe başlarlar.

Bu da ister tedhiş türünde isterse fikir bazında olsun, en iyi yöntemleridir.

Günümüzde askeri faaliyetler bile böyledir.

Bir bakınız, kardak kayalıkları için çıkan kriz de aynısı olmadı mı?

Her iki devlette elindeki en iyi silah ve mühhimmat deposunu yani savaş gemilerini gövde gösterisi için açık denizlerde seyir halinde tutmadılarmı?

Oluşturulan bu korkular nedeni ile ya da zihinlerimizde yaratılan yıpratılmalar nedeniyle zaten temiz bir anlatımla dilimizi konuşmaya özen gösteren de kalmadı.

Bunların temelinde yine devlet erkini elinde tutmaya talip soysuzlardan kaynaklanıyor.

İstisnaları var elbette.

Soysuzlara gelince de evet ne yazık, kimi zaman bizleri yönetmeye talip oluyor kimi zaman da yönetiyorlar.

3-5 çapulcu bir araya gelip çete, 3-5 çete bir araya gelip çıkar grubu, 3-5 çıkar grubuda bir araya gelip siyasi parti oluşturuyor.(Bu tip örnekler bazı zamanlarda görlümüştür)

Sonrada, sen az yedin ben az yedim kavgasına tutuşuyorlar.

1965 yılında ilk okula başladığım da yıl sonu okul bitirme sınavları vardı.

Bu, orta ve lise de de aynen böyleydi.

Ancak tek dersten ikmal hakkımız vardı.

Eylülde tek sınav...verdin verdin, yoksa tek ders yüzünden tüm dersleri (aynı sınıfı) yeniden okuyorduk.

Diyelim bu yıl matemetikten kalmış olalım.

Seneye de tek dersten ör, tarihten kaldık.

Ben geçen yıl tarihten kalmamıştım diyemiyorsun.

Şimdi kalmışsın ve tek ders ikmal sınavına gireceksin, verdiysen bir üst sınıfa geçersin, veremedi isen bir daha TC'de okuma hakkın olmamak üzere belgeleniyordun.

Hadi gelde oku.

Başarılı olmak için anarşiyi terörü bırak, kitaptan başka şey tanımazdık.

Şimdi öylemi?

13 dersi olan çocuk ;

12 tane 2, birtanede 1 getiriyor sınıf geçiyor.

Bu da ne demek?

Boş tenekelerin toplumda bir yerlere gelmesi demektir.

Eski yöntemin doğrusunu yanlışını tartışmak istemiyorum.

Ama şimdikinden belki daha iyiydi.

Hadi bakalım şimdiki yetişen gençler haklarını savunsunlar.Nerde?

Daha konuşmaktan aciz insan hak savunmasından ne anlar.

İşte bu şekilde çökertilen eğitim sistemi;

...hey, ne oluyor?, demeye kalkınca da imam hatip konusunu, veya türban vs...gündeme getirip yine bilindik senaryolarla insanları uyut.

Eğitim özellikle de kızlarımıza şart görünüyor.

Neden?

Çünkü çocukları yetiştiren, etkileyen anne adayları da ondan.

Düşünsenize kaçımızın eğitiminde babasının rolü var ya da ne kadar var?

Bunlar hep sancılarımızdır.

Bunlara eskiden geçiş süreci diyorlar idi. Şimdilerde ise adı değişti, AÇILIM oluverdi.

Her neyin geçiş süreci-AÇILIMI ise.
Güya demokrasinin geçiş süreci- AÇILIMI imiş.

Konuşmaktan aciz bir insan ve onun oluşturduğu bir toplum ne denli demokrat olabilirse anlamadım gitti.

Kullandığım bazı tabirler içinse ayrıca özürlerimin kabulünü rica edeceğim.

Zira bu denli fikir karşılaşması ya da örtüşmesini yakalamak umudu bile, bir hayli zor oldu.

İçimde ki yılların birikimini anlayabilecek az düzeyde insanlar çıkınca da susamıyor, ve de kelimeleri özenle seçemiyor oluşumu, umarım buna bağlarsınız.

Bu eğitim yaramız yıllar evveline dayanıyor.

Biliyorsunuz ki her geçen dönem, nasıl olurda eğitim seviyesini daha kötü hale getirir, bozarız çabalarını görüyoruz .

Ne yazık ki artık ürünlerini toplama zamanı geldi.

İşte hasat zamanı bu olsa gerek.

Bizler medeni cesaretlerimizi tek tek sergilemek yerine baskı grubu oluşturmak zorundayız.

Buyurun bu öncülüğü siz gençler yapın.

Ben yaşça biraz ilerlemiş olamktan dolayıdır ki gençlerin bu faaliyetlerinin daha mühim başarılar elde
edeceğine inanıyorum..
Saygı ile...
Ahmet Dursun

 
Toplam blog
: 30
: 727
Kayıt tarihi
: 14.02.07
 
 

Bazı konular vardır ki, tartışarak, yazışarak da fikir edinilebilir. Bazı konula ise özel çaba sarfe..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara