Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '11

 
Kategori
Bilim
 

Kortizon bağımlılığı

Kortizon bağımlılığı
 

google imaj


Ürtiker krizim nedeniyle, ilk önce neredeyse komada kaldırıldığım hastanede, bilmediğim miktarda, hastaneye girişte başta enjektörle (2 dolu doz sanırım), sonra telef olmuş yatarken, 2 gün boyunca verilen ve içindeki kortizon miktarını bilmediğim 3 şişe serumun ardından, 5 gün 80’er miligram, ardından 5 gün 64’er miligram kortizon aldım. Devamını da aldım. Hala da aralıklarla da almaktayım. 

 

Bu tedavi süreci boyunca, tanıdığım doktorlara ve eczacılara hep aynı soruyu sordum. “Kortizon bağımlılık yapar mı?” 

 

Biri ‘kesin evet’ dedi. Biri ‘kesin hayır’ dedi. Genel kanım, birincisinin haklı olduğu yönünde, çünkü nörobiyokimyayı daha iyi bilen biri. 

 

Bu metni yazmaya karar vermeme neden şu oldu: Bir gün bir eczaneye girip ilaç alırken, laf olsun diye, onlara bu soruyu sordum: “Kortizon bağımlılık yapar mı?” 

 

Verilen yanıt tıbbi açıdan fecaattı: “Abi, valla, bugüne kadar bu kapıdan içeri girip de, bir doz daha kortizon isteyen olmadı.” 

 

Alkol ve nikotin bağımlılığını iyi bilirim. İkisi de, şak diye bırakma durumunda öldürebilir, öldürmüştür de. Ancak bugüne kadar hiçbir alkolik veya nikotinkolik, bir eczanenin, bir meyhanenin, bir tekel bayiinin kapısından içeri girip de, bir doz daha alkol veya nikotin istememiştir. 

 

Bağımlılar bağımlı olduğunu bilmezler değil, bağımlılar nasıl bağımlı olduğunu bilmezler. Onu bilmek, bağımlılıkbilimcilerin (yanlış adlandırılan toksikologların) işi. 

 

Bu açıdan, o eczanenin çalışanları kesinlikle deontolojik bir suç işlemişlerdir benim gözümde. 

 

Kortizonun bağımlılık yapabildiğini, sevgili doktorum 2 paket yerine, 1 paket yazıp da, buna ayana kadar, birinci paketin bitiminde, 8 saat kortizonsuz kalınca, tam anlamıyla ‘down trip’ olduğumda anladım. Kortizonu alınca da, ‘up / high trip’ oldum. Hapın paketi 10 TL, şekil denemek isteyen tripçilere öneririm (ki gariplerim zamanında kodeinli öksürük şurubuna dek düşmüşlerdi), ‘parlak sabahlı akineton’dan kesin daha iyi, hem de reçetesiz satılan bir ilaç. 

 

İlginçtir, kortizonun nörolojik kullanımıyla ilgili olarak, ne vademakumlarda, ne de prospektüslerde hiçbir bilgi yok. Oysa ben, 2 kadının, katatoniye girip de, elektroşoku yiyip de, sonradan ilk aldırıldığı ilaçlardan birinin kortizon olduğunu onlardan öğrendim. (Bunun açıklaması şu: Teşhis ‘libido düşüklüğü’ ki oysa katatoninin libido düşüklüğüyle hiçbir ilgisi yoktur.) Ondan önce, benim için kortizon at dopingi ilacıydı, tanıdığım jokeylerden dolayı. 

 

Kortizon bende, tam anlamıyla nörolojik bir sonuç yarattı. 3 hafta boyunca günde 6 saat uyuyup, 18 saat çalışacak bir moral doping yaptı. Tuhaf bir biçimde, sıcak giden havalardan dolayı, o günlere (betonkentin ortasında 21 sabah üstüste) bülbül sesleriyle başladım: Cehennem-cennet arasında ring sefer gibiydi. Tabii ki son durak daima cehennem. 

 

Şu an: Kortizon bağımlılı durumundan emin değilim. Kortizonun yan etkilerinden de emin değilim. 

 

Ancak, daha önceki dozun 1/5’ini veya 2/5’ini almaya şimdi korkuyorum. Korkum kemik erimesi değil, kalp krizi. Arada ecel-azrail kapıyı tıklıyor gibi. 

 

Ancak, son 5 ayda 5grip ve 5 ürtiker krizi ile, yaşamımın en hasta kışını yaşama rekorunu kırdım. Bunun tek ilacı da kortizon. Dolayısıyla, gerekince ilacımı öpe öpe alıyorum. Ne zaman ve ne kadar gerektiğine de, kendim karar veriyorum. Doktorlara kendimi öldürtmeye niyetim yok, kendi kendime ölürüm daha iyi. 

 

İlacı bırakışların, yavaşça azalan doz nedeniyle, çarpıcı bir etkisi olmuyor. Ancak, 2 gün öncesine oranla, poponuz yerden kalkma isteğini yitirince, şaşkın şaşkın çevrenize bakınıyorsunuz. Gerçekten libido düşüklüğü yaşıyorsunuz. Tersine olan ‘up / high trip’e de, ‘hipomani’ diyorlar. 

 

Aslına bakılırsa, biz entellektüeller için, bu ülkede ve bu kentte bir yaşama nedeni kalmadı (yani gebersek de olur aslında) ama düşmana inat sağ kalmak zorundayız ve düşmanın ayak oyunları bitmiyor. Güzel kadın veya azrail-doktor olarak tezahür edebiliyorlar ve siz bu kıtırları yememek durumundasınız. 

 

Sonuç: 

 

Bu konuyu sonul karara bağlamıyorum. Nedeni şu: 20 yıl boyunca yoğun alkol kullanımının ardından, karaciğer testlerim düzgün çıkınca, homeostazimin kaotik dengelerini ve dengesizliklerini yeni baştan gözden geçirme kararı aldım. Dolasıyla, deneycisi ve deneği kendimin olduğu, gönüllü bir farmakolojik deney yapıyorum. Bu notlar da onun izleği durumunda. 

 

“Rahmetliyi nasıl bilirdiniz?” diye sorarlarsa, ‘salak at ilacından gitti’ deyin. 

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..