- Kategori
- Sosyoloji
Köy enstitülerine yazık ettik...
Sayın okurlarım; Sizlere üzülerek söylemeliyim ki, takvimlerde 17 Nisanı görünce aklıma hep Köy Enstitüleri gelir.
Okudukça, tanıdıkça, mezunlarıyla karşılaştıkça, gururla, burukluğu bir arada yaşarım.. Senelerdir yaşarım..
Böylesine önemli bir eğitim modelini yaratan bir ulusun bireyi olarak gururların en büyüğünü yüreğimde hissederim. Gururlanırım..
Ama bir hiç uğruna kapatıldıkları aklıma geldiğinde de nasıl bunu yaptılar diye içim içimi yer. Üzüntümden kahrolurum.
Şunu size kesin olarak söyleyeyim ki;
Eğer 60 yıl önce Köy Enstitüleri’nin kapısına kilit vurulmasaydı, bugün karşımızda, çok farklı bir Türkiye tablosu olurdu.
Ne 10 milyon okuma yazma bilmeyenimiz, gariban kadınlarımız, ne seçim sandığında parmak basan, ağaların esiri, köleler, bir utanç anıtı gibi karşımızda dururdu, ne de üreten değil tüketen, kendi tarihini bilmeyen ezberci nesiller yetiştirmiş olurduk.
Genç nesil bilmez, Demokrat Parti’nin artıları kadar eksileri de vardı.
En büyük hatası da Köy enstitülerini kapatmak oldu.
O zamanın Milli eğitim Bakanı Hasan Al.Yücel, 1940’da,
Köy Enstitüleri’ni açarken bakın ne demiş:
“Ülkemizin dağlarında, kendi kendine açıp solan çiçek bırakmayacağız...”
: “Çirkin olan hiçbir şey Köy Enstitüleri’nde yer almamalıdır.”
Öyle de oldu. 8 yıl boyunca, üreten, sorun çözen, kendi binasını kuran, köye medeniyet götüren, kentinin, ülkesinin kalkınması için canla başla çalışan insanlar yetiştirdiler.
Bunu sizlere anlatmak şimdi mümkün değil, Köy enstitülerinin içinde olmak, yakından görmek gerekir.
Mükâfatları ise kapatılmak oldu. Ama unutulmadılar. Unutulmayacaklar.
Köy Enstitüleri, eğitim yoluyla, Anadolu insanının nasıl bir değişim geçirdiğinin de destanı oldu.
Dünya eğitim literatürüne de böyle girdi. Ancak kıymetini bilemedik. Ülkesini, toprağını, insanını seven, ilerici, özgüvenli, yaratıcı, demokrat insanlar yetiştirmek suçsa Köy enstitüsü mezunları bu suçu işlediler.
Türkiye’yi Atatürk’ün hedefleri doğrultusunda çağdaş medeniyet seviyesine çıkarmak için gece gündüz demeden çalıştılar…
Yüzyıllar boyu, çobanlığın ötesine geçemeyen köy çocuklarından öğretmenler, doktorlar, profesörler, yazarlar, sanatçılar yarattılar.
Keşke onları daha yakından tanıyabilseydiniz.
Dün Köy Enstitüleri’ni kapatan kafalar, şimdi de Anadolu liselerini yok ettiler.
Oysa onlar da Anadolu insanı için bir fener olmuştu!..
Günlerden 17 Nisan olunca içimden bir isyan duyarım, demokrasiye de, onun parçası siyasi partilere de kırgınım..
Zor buluyoruz, kolay harcıyoruz. İnsanları da kurumları da...
Yazık oldu hem de çok yazık oldu Köy enstitülerine..
Aslında asıl yazık bize oldu bize.. Yani milletimize…