Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '22

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Köy Okullarının Açılması

Köy Okullarının Açılması ve Yönetim Kültürümüz

Milli Eğitim Bakanlığı köy okullarını açmayı planlıyor. Bu planın hayata geçmesinin fayda ve zararları üzerinde durmak gerekiyor. Köy okullarının açılmasının amaçlarının ne olduğunu bakanlık açıkça dile getirmiyor. Ancak muhtemel amaçlar tahminle ortaya konabiliyor. Bu da çok sağlıklı sonuçlar vermiyor. Bu durum bakanlığın genel bir yönetim anlayışı olarak varlığını sürdürüyor. Aslında yönetim kültürümüzün genel işleyişi de bu şekilde. Yönetenler alacağı kararın amacını ilgili taraflarla açıklıkla paylaşmıyor. Hemen her zaman dile getirilen yönetişim kavramı bir türlü yazı ve sözden öteye geçip uygulama şansı bulamıyor.

Aslında eğitime dair sorunlarımızın pek çok nedenlerinden başta gelen kök sorunlarından birisi bu şekilde işleyen yönetim kültürü uygulamalarımız. Yöneten, yönetme yetkisini kişisel inisiyatif alanı içinde tutuyor. Yönetirken danışmayı, sormayı bir zaafmış gibi algılıyor. Yöneticilik gücünün kaybolacağını zannediyor. Oysa yönetişim kavramı, tersine danışmayı, sormayı, tartışmayı, amaçlardan herkesin haberdar olmasını, amaçlar doğrultusunda fikir alışverişini gerektiriyor.

Milli Eğitim Bakanlığında hayata geçen uygulamalar genelde alttan üste yapılan tartışma, görüşme ve değerlendirmelerle ortaya çıkmaz. Üstten irade beyanı ile bakanlık bir uygulamayı hayata geçirmeye karar verir. Alttaki birimler buna göre bir sistem dizayn etme çabası içine girer. Oysa çağdaş dünyada hayatın içinden sistemler doğar. Sistemler hayata göre dizayn edilirken hayatı kolaylaştırır, hayatta karşılaşılan sorunlara çözümler üretir. Bizde eğitim sisteminde olduğu gibi hemen her alanda hayat sistemlere uydurulmaya zorlanır. Bunun sonucunda da her zaman gerçeklik doğal olarak galip gelir. Bizde eğitim sistemi başta olmak üzere pek çok alanda proje/uygulama ve sistem enkaz/mezarlık/çöplüklerinin var olması bundan doğmaktadır. Şu kısa geçmişe baktığımızda hangi proje/sistem/uygulama/ program uygulamaları ile karşılaşmadık ki. Saymak için bayağı bir çaba harcamak gerekiyor. Benzer şekilde mevzuat düzenlemelerinin değişme hızına da bakıldığında bu hıza yetişebilmek oldukça güçtür. Yönetici atama ile ilgili mevzuatın son yirmi yıl içindeki değişim sayısını bilen yoktur. Ortaöğretim/temel eğitim alanındaki okul uygulama yönetmeliklerinin değişim sayısı, sınav ve sınavla girilen okullara ilişkin sistem, üniversiteye giriş sistemi, müfredat programlarının değişim sayısı vs, vs. Tüm bu değişim sürecine yakından bakıldığında Milli Eğitim Bakanlığı hiçbir zaman gerekçe açıklama ihtiyaç duymamıştır. Neden böyle bir şeye ihtiyaç oldu sorusunun muhatabı bulunmaz. Milli Eğitim Bakanlığındaki işleyiş tam bir körler sağırlar diyaloğu şeklindedir.

Bu çerçevede köy okullarının açılış amacının muhtemel gerekçeleri açıklanmadığından yine herkes kendince tahminlerde bulunmak zorunda kalıyor.

Köy okullarının açılmasının muhtemel yararları ve zararları üzerinde yapılacak bir değerlendirme bu yönüyle çok iddialı bir çalışma değildir. Kişisel okuma, gözlem ve tecrübeye dayanan bu değerlendirmeyi bu yönüyle ele almak gerekir. Köy okullarının açılmasının muhtemel yararları farklı farklı yönlerden ele alınmalıdır. Okul devletin bir kurumu olarak eğitim hizmetini o hizmeti talep edenlere yakın bir yerden sunmakla daha büyük yararlar ortaya çıkacağı zannediliyor. Bu bir yarar olarak görülebilir. Okulun açılması köy hayatına bir canlılık getireceği farz ediliyor. Köy çocukları yakınlarındaki okula gelip gitmede daha büyük bir kolaylığa sahip olacakları için fazla yorulmayacak ve derslere daha iyi çalışacak ve eğitimin kalitesi yükselecek diye düşünülüyor. Yüz binlerce mezun öğretmene iş kapısı açılacak diye düşünülüyor. Açılan her okula yönetici ve diğer personel istihdamı doğmuş olacak diye düşünülüyor. Açılan her okul taşımalı eğitim yükünün azalmasına neden olacaktır diye de düşünülüyor olabilir. Vatandaş yaşadığı yere gelen öğretmene daha kolay yaklaşacağı için eğitimli insanlarla etkileşim toplumsal kültürlenmeyi geliştirecektir diye de düşünülüyor olabilir. Bu muhtemel yararlar ekonomik, sosyal, eğitsel yararlar şeklinde başlıklandırılabilir.

Bunun dışında açılacak okulların ortaya çıkarması muhtemel zararlar üzerinde de ayrıca durmak gerekiyor. Geçmişten bu güne eğitim faaliyetlerine yönelik köy veya kent her durumda defalarca denenmiş uygulama tecrübelerimiz var. Bu tecrübelerden hareketle köylerde yapılan eğitimden yeterli verim alınamadığı görüldüğü için taşımalı eğitim sistemi, yatılı bölge okulları sistemi gibi sistemler ülkemizde uygulandı. Eğitim hizmetinin yakından sunulacağı zannedilen köy okullarının öğrenci sayısı oldukça düşük. 5-10 öğrencinin olduğu bir okulda tüm kademelere yönelik bir eğitim hizmeti sunan okulun açılması mümkün değil. Açılacağı düşünülen köy okulları denilince akla okul öncesi ve ilkokullar gelmektedir. Okul öncesi ve ilkokul dışındaki bir okulun köy okullarına açılabilmesi zaten mümkün de değil. Okul öncesi ve ilkokul çağı çocuklar için açılacak okullardan köy ilkokulları sistemi yıllar boyunca ülkemizde uygulandı. Köy ilkokulları birleştirilmiş sınıflı okullar şeklinde ve tek derslikli olarak açılmak zorunda. Her sınıftaki öğrenci sayısının yetersiz olması eğitim sisteminde birleştirilmiş sınıflı eğitim kavramının doğmasına neden olmuştur. Birleştirilmiş sınıflı okul uygulamasına ilişkin sistem artık üniversitelerde bile öğretilmekten çıkmış durumda. Birleştirilmiş sınıflı okul uygulamasından haberdar olmayan teorisyenlerimiz öğretmen adaylarına kağıt üzerinde birleştirilmiş sınıfı öğretemedikleri için öğretmenler ancak böyle bir ortamla karşı karşıya geldikten sonra acemi nalbant misali deneme-yanılmalarla bu işe aşina olabiliyorlar.

Birleştirilmiş sınıflı eğitim uygulamasının faydalarına ilişkin uzun yazılı dokümanlar bulmak mümkün. Bununla birlikte uzun uygulama tarihimiz boyunca bu alanda yetkin öğretmen yetiştirilememesinin bir sonucu olarak birleştirilmiş sınıf uygulaması ülkemizde kanayan bir yaraya dönüşmüştür. Bu kanayan yaraya yatılı bölge okulları ve taşımalı eğitim sisteminin geliştirilmesi ile çare bulunmaya çalışılmıştır. Birleştirilmiş sınıflı okullara yetkin öğretmen bulunamaması nedeniyle bu gibi okullar çoğu zaman yılda üç-beş defa değişen ücretli veya vekil öğretmenlerin eline kalmıştır. Yetkin öğretmen elinden geçmeksizin ilkokulun belirli bir sınıfına kadar birleştirilmiş sınıflı okullarda öğrenim gören öğrenci daha büyük bir okula gittiği zaman devasa eğitim-öğretim eksikleri ile bulunduğu okullara uyum sağlamakta zorluk yaşar hale gelirler. Bu öğrencilerin eğitim-öğretim eksiklerinin giderilmesi genelde mümkün olmaz. Bu nedenle aslında birleştirilmiş sınıflı okullarda yapılan eğitim öğretim faaliyetleri yoklukla malül bir durumdadır denilse yanlış olmaz.

Birleştirilmiş sınıflı okulların bulunduğu köy/mahalle türü yerleşim yerleri genelde ulaşım imkanları da oldukça zor olan yerlerde bulunur. Böyle bir yere atanan öğretmen burayı genelde benimsemez. Ulaşım imkanlarının geliştiği günümüzde çoğu öğretmen tuttukları servislerle şehir merkezlerinde ikamet edip görev icabı birkaç yıl bu tür ulaşımı güç yerlere gidip gelerek adeta çile doldururlar. Bu nedenle bu tür yerlerde görev yapan öğretmenlerin köylü ile etkin bir iletişim kurabildiğini söylemek zordur. Öğretmen servisle veya bir araçla geldiği okuldaki görevini bitirir bitirmez okuldan ayrılır. Okulun bulunduğu köy/mahalle sakinleri ile etkileşimi minimum düzeyde olur. Zaten bugün çoğu vatandaş sahip olduğu imkanlarla dünyanın her yeriyle etkileşim imkanı bulabilmektedir. Bu imkana sahip olamayan kişilerin ise zaten böyle bir imkansızlık içinde daha temel ihtiyaçlarına odaklanma nedeniyle ilgi çabalarını daha uzağa çevirmeye de güç/zaman/ihtiyaç duyamaz halde yaşamlarını sürdürmektedirler.

Köy okullarının açılmasının en büyük faydası belki atanma sırası bekleyen devasa atanamayan öğretmen grubuna faydası olacak denebilir. Bunun dışında bir ekonomik, sosyal, eğitsel faydanın ortaya çıkacağı iddiası tarihi, sosyal ve eğitsel gerçekliklerle örtüşmemektedir.

Açılacak köy okullarının sayısı her yerleşim yeri için onları ve hatta yüzleri bulabilme ihtimali söz konusudur. Bu kadar dağınık kurumda etkin bir yönlendirme, işbirliği, koordinasyon yapılabilmesi mümkün değildir. Bu güne kadar yapılamamış bu işlemin bugün yapılabilir halde olduğu iddiası eğitim sisteminin gerçekliklerinden haberdar olunmadığı anlamına gelmektedir. Her bir okulun ihtiyaçlarının karşılanması, işlevsel halde tutulması önemli bir sorundur. Doğu ve güneydoğu bölgesi başta olmak üzere kırsaldaki okullar hemen her yıl yeniden bakım ve onarım ihtiyacı gösterir. Kapı, pencere, tuvalet ve diğer alanları okulların tatile girmesi ile birlikte kullanılamaz hale gelir. Bir sonraki yılbaşında göreve gelen öğretmen kurumu tekrar hayata geçirmek için büyük çabalar harcar. Çoğu zaman bu çabalar boş kalır.

Açılan her bir okulun bakımı, temizliği, işler halde tutulması ayrı bir çalışmayı ve çalışanı gerektirmektedir. Bu kişilerin olmadığı her okulda işler öğretmenlere düşmektedir. Bu tür okulların yönetimi ise ayrı bir sorundur. Sistemde bir okul olarak tanımlanan her kurum bakanlık tarafından bir birim olarak görülmekte ve her okuldan istenen işleyiş düzeni her bir birimden aynı şekilde istenmektedir. Çoğu zaman kağıt üzerinde bir işleyiş söz konusudur ve bu durumdan hiç kimsenin haberi olmaz. Böylesi okullarda görev yapan yöneticilere müdür yetkili öğretmen ismi verilmekte olup hem müdür, hem öğretmen hem hizmetli hem memurluk görevini yürütmek zorunda kalan bu kişilere yönelik bir denetim ve rehberlik sürecinin de işlemesinde önemli sorunlar ve güçlükler söz konusudur.

Bakanlığı yöneten sayın yetkililerin uygulamaya yönelik emir ve kararları almadan önce uygulamaya yönelik yaşanabilecek muhtemel fayda ve zararın analizini doğru bir şekilde yapması ülkenin zaten sınırlı olan kaynaklarının daha fazla heba edilmemesi adına büyük bir önem arz etmektedir. Bunun için de yönetişim kavramının sözde ve yazıda kalmaması gerçek anlamıyla uygulamaya geçirilmesi gerekiyor. Bu gerçekleştirilebilirse devasa insan gücüne sahip eğitim sistemi bu potansiyelini hareket geçirilebilir. Ülkemiz bu güce ve tarihi tecrübeye sahiptir. Yeter ki bundan yararlanma yolu doğru bir şekilde keşfedilebilsin.

 

                                                                                   Ali Hikmet Demir

                                                                              ahdemir35@gmail.com                                          

 
Toplam blog
: 147
: 1198
Kayıt tarihi
: 26.09.08
 
 

Öğretmen olarak başladığım meslek hayatıma yönetim ve denetim konusunda aldığım yeni eğitimler sonr..