- Kategori
- Kültürler
Kozan'da kız isteme ve düğünler
Kozan'da Kız İsteme ve Düğünler
Kozan’ımızın yetiştirdiği, değerli insan , sosyal antropolog Ahmet Köse’nin Kozan’da “Kız isteme ve düğünler” le ilgili yapmış olduğu çalışmayı sizlere sunuyoruz.
Bilindiği gibi insan yaşamının başlıca üç önemli geçiş dönemi vardır. Bunlar sırasıyla doğum, evlenme ve ölümdür. İşte bu geçiş dönemlerine kümeleme gelenek görenekler o bölgenin kültürünü oluşturur.
Kozan ve çevresinde bir düğün bir hanenin hemen hemen yıllık gelirine mal olur. Düğünler yapıldıkları mevsim ise genellikle sonbahar ve buğday hasat mevsimi sonudur. Evlenme çağı genel olarak 18/25 yaş arasıdır. Sıcak iklimin etkisiyle kız çocuklarının daha çabuk geliştiğini ve bunun için de kız çocuklarının daha küçük yaşta evlendiğini görürüz. Evlenme çağına gelen gençler eskiden olduğu gibi anne babanın veya kendi istekleriyle seçmektedirler. Genç erkek, yaşantısını birleştirebileceği kişiyi bulduktan sonra durumu ailesi sezmemişse doğrudan doğruya annesine veya arkadaşları aracılığıyla annesine bildirir. Annesi ise çocuğunun bu isteğini olumlu karşılarsa kız tarafı üzerinde etkili olabilecek birkaç kişiyle birlikte kız görmeye gidilir. Kız beğenirse başka bir gün yakın akrabalardan bir kaç kişi kızı istemeye giderler.
Kız ailesi kızlarını vermek isterlerse aramızda bir danışalım derler ve düğüncülere ikramda bulunurlar. (Eğer kızın gönlü var ise, çayı ve kahveyi kendisi getirir, yok ise annesi veya kız kardeşlerinden birisine yaptırır bu işi.) Ayrıca, eğer kızın gönlü var ise damat adayına bir daha çay içer misin diye sorarlar, gönlü yok ise sorulmaz. Başka bir gün aynı düğüncüler bir daha giderler, tekliflerini tekrar ederler. Teklifleri kabul edilirse en kısa zamanda söz kesilir.
Söz kesmeden kıza alınacak eşyalar liste halinde düğüncülere verilir. Söz kesilince “şirinlik” denilen ağız tadı (lokum veya tatlı) yenir. Orada bulunanların huzurunda istek listesi “yedi hacet” okunur. Kız ailelerinin bazıları başlık almazlar. Zaten başlık geleneği şehir merkezinde hemen hemen yok olmuştur. Başlık yerine bu yedi hacetin alınmasında ısrar ederler. Yedi hacet, yeni evlenenleri mali yönden büyük sıkıntıya sokar. Normal gelirli aileler bile bunun yüzünden sıkıntıya uğrarlar. Yedi hacet, yeni evlenenleri mali yönden gerçektende büyük sıkıntı içerisine sokar.
Yedi hacet şunlardır; Mobilya takımı, tuvalet takımı, hamam takımı, manto, gelinlik, çay ve kahve takımı, sandık ve ziynet eşyası (bilezik,küpe,beşi birlik ) vb. Söz kesmede nişan gününe kadar nişan hediyeleri alınır. Oğlan evinin kız için aldığı nişan hediyeleri şunlardır; Elbiselikler, tuvalet takımı, mendil, çorap, iç çamaşırı, terlik, ayakkabı, çeşitli ziynet eşyalarıdır.
Nişan, aileler arasında veya eş dost arasında oyun oynanarak yapılır. Kız evi de karşılık olarak oğlan evine hediyeler alır. Nişandan sonra gidip gelmeler iki taraf ailesinin anlayışına bağlıdır. Bazı aileler nişanlıları hiç göstermezler (özellikle kırsal kesimde) bazı aileler ise oğlanın kız evine gelmesine izin verirler. Oğlan bu gidişlerinde hediyesiz gidemez.
Düğünler, yazımızın başında da belirttiğimiz gibi en fazla sonbahar mevsiminde Pazar ve Perşembe günleri yapılır. Şehirde ise en fazla Pazar ve Perşembe günleri yapılsa da haftanın diğer günlerinde de yapılır. Düğüne iki taraf da kendi tanıdıklarını çağırırlar.
Düğün okuyucu düğüne çağırdığı kişilere köylerde (havlu,bardak, çorap vs.) Şehirde ise (davetiye, bardak, elbiselik, havlu vb.) gönderir. Düğüne çağrılan kimselerde bu çağrıyı değerlendirmek için kendi bütçesine göre kına gecesi veya gerdekten sonra duvak günü denen kırkım denen hediyelerini verirler. Bu hediyeler mutfak takımı, ziynet eşyası, para, giyim eşyası vb... Düğün günü kararlaştırıldıktan sonra kız ve oğlan evinin yakınları elbise kesimi için şehre inerler ve eksik neler kalmışsa bütçelerine göre alırlar. Nikah düğünden önce yapılır. Resmi nikahtan başka imam nikah da yapılır.
Düğünlerde esas eğlence kına gecesinde yapılır. Çalgılar çalınır, türküler söylenir. Kınayı oğlan evi alır. Kına çalgı ile kız evine gönderilir. Kına ile birlikte çerez yollanır. Kına tepsiye konur ve etrafına mumlar yakılır. Gelin bu mumları söndürür. Kınayı kocası ölmemiş tüm kadınlar hazırlar.
Gelinin avucuna bir miktar para konarak sarılır. Sabahleyin gelinin eli bir öksüze açtırılarak çıkan para öksüze verilir. Gelinin ayakkabısının içine para konur. Bir öksüze çıkarttırılarak sevindirilir. Kına gecesi gelini ağlatmak adettir. Bu sebeple gelini ağlatmak için kına gecesinde kına türküleri söylenir.
Kozan ve çevresinde söylenen türkülerden bir örneği aşağıda okuyabilirsiniz
Kozan'da kına gecelerinde söylenen kına türküsü
(Ağıt)
Kız anası, kız anası
Başında mumlar yanası
Kız kınayı yaktırmıyor
Hani bunun öz anası.
Tuz torbası tuzsuz kalsın
Anam evi ıssız kalsın
İşte bende gidiyorum
Anacığım kızsız kalsın.
Çattılar ocak taşını
Vurdular düğün aşını
Çağırın gelsin kardeşini
Vursun kemerin kaşını.
Şu görünen ekin mola,
Ekin değil buçak imiş
Kız anadan ayrılması
Yalan değil gerçek imiş.
Gideyim elinizden
Kurtulayım dilinizden
Yeşil başlı ördek olsam,
Su içmem gönlünüzden.
Baba ekinin bitti mi
Kardeş ekmeğin arttı mı
İşte koyup gidiyorum
El kızı keyfin yetti mi.
Dağdan indim düze ben
Diken oldum göze ben
İşte ben gidiyorum
Daha ben gelmem size ben
Kız anası kız anası
Başında mumlar yanası,
İşte geldim gidiyorum
İki gözün kör olası.
Kozan ve çevresinde genç kız yedi yaşında başlar çeyizini dizmeye. Her genç kızın bir çeyiz sandığı ve bohçası bulunması adettir. Çeyiz işlemine başlayınca ilk önce bir bohça işler. Çeyize bununla başlanırsa kızın çeyizinin çok olacağına inanılır. Çeyiz gelin getirmeden bir veya iki gün önce evine getirilir. Eşyalar yerleştirilir. Çeyiz getirme genellikle kamyonla yapılır. Davulcular ve diğer çalgıcılar da kamyona biner ve bir kişi de bayrağı elinden hiç bırakmaz. Şehrin içerisinde bir müddet davul zurna ile çeyiz dolaştırıldıktan sonra oğlan evine getirilir.
Gelin yüzü ve kıyafeti köylerde sadedir. Gelin yüzüne bir tül örtülür ve başına gelinlik tacı konur. Yüzüne kırmızı duvak örtülür. Gelin götürmek dağ köylerde özellikle atla yapılır. Şehir merkezinde ise taksi ve kamyonlarla yapılır. Gelin etrafında kendi tarafından iki tane yenge bulunur. Gelin yolu herkes tarafından kesilebilir. Düğün sahibi yada düğünü idare eden kişi tarafından yolunu kesenlere para (şehir merkezinde) köylerde ise mendil, çorap, havlu vb.. hediyeler verilir.
Gelin evinden ayrılırken geline ve annesine ağlamak için türküler söylenir. Gelin oğlan evinin önüne geldiği zaman kapıdan içeri girmeden önce, leblebi, şeker karıştırarak gelinin başına serpilir. Bazen de bunların içine buğday da karıştırılır ki o yıl buğday ürününün bol olacağına inanılır. Yalnızca eşlerin mutlu yaşamaları önemli değil gelin ile kaynananın da anlaşması önemlidir.
Gelin eline yeşil bardak üzerinde yağ ve bal verir. Gelin bunu kapıdan girerken boynunun yetiştiği yer yapıştırır ki, gelin ve kaynananın arasının yağ- bal gibi tatlı olacağına inanılır. Gelinin arkasına su atılır ki aydınlık (iyilik) olacağına inanılır. Gelin önceden hazırlanmış olan odasına getirilir. Ertesi günü (duvak günü) gelin yüzü kıbleye karşı oturtulur, mevlit okutulup şerbet içilir. Herkes gelini ve çeyizi görmeye gelir. Hediyelerini verir, düğün de böylece sona erer.