Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '10

 
Kategori
Tiyatro
 

Kraliçe Lear Bursa'daydı.

Kraliçe Lear Bursa'daydı.
 

"Kraliçe Lear" Yıldız Kenter'in olağanüstü yorumuyla sunduğu, sanatın gücü, dostluk, gençlik, yaşlılık, kuşak çatışması, deliliğin sınırının hassaslığını gösteren Eugene Stickland’ın oyunu, Bursa Nilüfer Tiyatro festivali’ne ev sahipliği yapan Fethiye Kültür Merkezi’nde sahnelendi.

Oyunda ihtiyarlamakta olan bir kadın oyuncu, sadece kadınların rol alacağı Shakespeare’in ‘Kral Lear’inden ‘Kraliçe Lear’e dönüşen oyunda Lear rolünü üstlenir.

Oyunu ezberlemekte güçlük çeken Jane’e, bir aile dostunun kızı yardım etmek üzere gelir. Aslında Jane’e babası tarafından verilen ev hapsi cezasından kurtulma alternatifi bu iş.

İlk başlarda Heather zoraki yapıyor bu işi. Ama sorumluluk sahibi ve iyi yetişmiş bir kız olduğu için, görevinin gereklerini elinden geldiğince yapmaya çalışıyor.

Jane ile bir süre sonra sırdaş oluyorlar. İkisi de birbirlerine içlerini açıyor, sırdaşlık yapmaya başlıyorlar. Özlemlerinden, korkularından bahsediyorlar. Biri hayatının daha çok başında, diğeri sonlarına yaklaşmışken aralarında bir arkadaşlık gelişiyor.

Heather çok açık sözlü içinden geldiği gibi, her şeyi anlatıyor. Genç olmanın zorluklarından bahsediyor. Jane diğer büyükler gibi davranmıyor. Onu dinliyor. Ondan bir şeyler öğreniyor.

Jane’de genç kıza hayatla ilgili bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Heather’ın büyük düşleri ve beklentisi yok. Hayatı olduğu gibi kabul etmiş. İlk başlarda Jane’in anlattıklarına tepki gösterse de, onun sayesinde farklı bir bakış kazanıyor.

Jane bir süre sonra umudunu yitiriyor. Yaptığı şeyin çılgınca olduğunu, altından kalkamayacağı bir işe giriştiğini düşünmeye başlıyor. Her şey bittiğin de Heather devreye giriyor, jane’in hayata ve rolüne yeniden dönmesini sağlıyor.

Oyun aslında hem komedi unsurlarını hem de trajedi unsurlarını içinde taşıyor.

Kraliçe Lear üç karakterden oluşuyor. Yaşlı oyuncu Jane, liseli genç kız Heather ve Çellist.

Burada, Çellist/Çello’ya önemli bir iş düşüyor çünkü o yaşlı kadının bir anlamda ikinci kişiliği, iç sesi. Çelloyu Feride Berin Varol çaldı. Oyunun temposuna göre, Jane’in ruhsal durumuna göre çellonun da tınısı değişti. Jane bazen susturmaya çalıştı çellisti, bazen onun sesiyle sakinleşti.

Heather rolünü üstlenen Sedef Şahin’de çok hırslı ve istekliydi. Çok farklı bir ışığı vardı. Yıldız Kenter gibi bir oyuncu ile oynamak bir tiyatrocu için müthiş bir deneyim olsa da, onun oyunculuk gücü karşısında ezilmeden varolmak da çok güç olsa gerek. Sedef içtenliği, sempatisi, doğallığı ile enerjisini katarak oyuna kendini katmış. Gerçi Yıldız Kenter’in enerjisi de inkar edilemez. Sahnede amuda kalktı.

Yıldız Kenter, Jane rolünde tiyatro oyuncusu bu, tiyatro işte böyle bir şey dedirtti. Yıldız Kenter sahnede Jane’di, kraliçe Lear’di. Muhteşemdi. Yıldız Kenter’in yaptığı şey sadece tiyatro oyunculuğu değildi. Çok daha farklı şeyler vardı. Aşk vardı, akıl vardı, zeka vardı, bir insan olarak, kadın olarak taşıdığı sorumlulukların bilinci vardı.

O sahnede devleşen bir kraliçeydi. Oyun bittikten sonra, seyirciler ayakta o kadar uzun süre alkışladılar ki; Yıldız Kenter defalarca selamlamaya gelmek zorunda kaldı.

 
Toplam blog
: 72
: 3894
Kayıt tarihi
: 20.09.09
 
 

Evli bir çocuk annesiyim. Eğitim alanında çalışıyorum. Felsefe, sosyoloji, edebiyat alannda atöly..