Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

05 Aralık '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kredi Kuyruğu

Kredi Kuyruğu
 

Bazı İnsanlar Soğuktan Değil, Parasızlıktan Donuyorlar.


Borç hastalığına çare umarcasına, Müslüman ülkemin insanlarının niceleri, derde derman gördükleri bankaların tüketici kredilerinden yararlanmak adına, banka önlerinde kuyruğa girmiş haldeler. İçersi o kadar kalabalık ki, insanlar soğuğa aldırmadan banka önünde bekleşiyorlar. Parasızlık soğuğundan bezmişler, bankaları battaniye bellemişler.
 
Banka önlerindeki kuyruklar bir dönem emekli maaşı alanların girdikleri kadar uzun bir kuyruk olmasa da, sabahın köründe sıra kapmak için gelinmese de, bir hayli dikkat çekici kuyruk göze çarpmaktaydı.Çoğu orta yaş üstü bu insanlar, hayat pahalılığına direnmek adına, soğuğa karşı metanetli duruyorlardı.
 
Malum ekonomik kriz yaşıyoruz. Amerikanın karın ağrısı sancısını biz çektiğimizden, ülkemizde de büyük bir ekonomik kabızlık yaşanıyor. Parası olanlar, gidişatı izleyip, gelecek güvencelerini temin altında bulundurmak için para harcamaz oldular. Parası az olanları durumu, her zamandan daha vahim. Borç batağında debelenmekten bir hal olan geniş kitle dar gelirli insanlarda, bankaların önünde hale oluşturur hallerine bürünüyorlar. 
 
Hayatları borçlanmakla, borçlarını ödemek gayretiyle geçiriyor bu vatandaşlar. Buldukları kadar yiyorlar, gerisi yok mu diyemiyorlar.
 
Krizin sıkıntıları kendilerini daha çok bürüyünce, hanelerinde hayıflanma sesleri yükselince, şaşırdılar; niceleri borçlarını hepten ödeyemez oldular. Alacaklıları, icra memurları kapıya dayanmaya başlayınca da, çareyi üç kuruş maaşlarını kefil gösterip, beş kuruş kredi almada buluyorlar. 
 
Bilhassa emekli vatandaşlar, kış mevsiminin kapıya dayanmasıyla ısınma telaşına da kapıldılar. Giderlerin çokluğuyla baş edemeyenler, tek çıkar yolun kredide olduğunu saptayıp, banka önlerine kuyruğa giriyorlar. 
 
Resmi tefeci olarak bilinen bankalarda, bu vatandaşlara sanki hibe dağıtıyorlarmış gibisine bir tavır takınarak, onları kuyruklarda saatlerce bekletmeye mahkûm bırakır oldular. Daha düne kadar tüketici kredilerini cazip kılıcı reklâmlarla, vatandaşı kredi çekmeye ikna etmeye çalışan bankalar, dul yetim maaşı alan 90 yaşında ninelere bile kredi vermeyi uygun görürken, kolaylığı fırsat bilen vatandaşın koşup gelmesiyle, günümüzde engel kurmaya başladılar.
 
Konuşmalarına tanık olduğum bir bankacıyla, kredi çekmek isteyen vatandaşın arasında geçen diyalog şöyle: 
“Yaşınız kaç?
"66"
"60 yaş üzerine kredi veremiyoruz."
"Niye?"
"Ölüm riski yüksek."
"Gençlerde ölüm riski yok mu?"
"Onlarda oran yüksek değil."
"Anladım, ama gençlerin çoğununda maaşı yok."
"Veremiyoruz beyfendi, lütfen meşgul etmeyin. Sıradaki!"
 
Anan kim, baban kim, ananın kızlık soyadı, soy ağacınızın kök genişliği, maşının kat sayısı, maaşından başka malın mülkün?” Daha pek çok manasız sorgulamayla insanın haysiyetiyle oynama durumları...
 
Bu suç vatandaşın değil, elbette. Banka ilgililerinin de değil, ülkede yaygınlaşan yarınlara güvensizliğin getirimi. Bankacı Türk halkına güvenmemekle, bir şekilde ülkenin geleceğine güvenmiyor ve önce kendini garantiye alıyor. 
 
Bu garantiye almayı zaten verdiği parayı sigortalayıp yapıyor. Vatandaşa üç bin lira kredi veriyorsa, vatandaş bu parayı beş bin küsur lira geri ödemeyi, imzasıyla taahhüt ediyor.
 
Üstelik bankalar vatandaşın maaşını kefil bilip, bir de geri ödemeyi garantiye alıyor, yaş yere yatmıyor yani; vatandaş da keyfinden banka eline bakmıyor. Ama bunu kimseler anlamıyor.
 
Sanki babalarının hayrına bağış yapacaklarmış gibi, verdikleri para gidecek de bir daha kasalarına geri dönmeyecekmiş gibi vatandaşı ayrıntılı sorgulamaktan geri durmuyorlar. 
 
Hele bazı memurların öyle ezici tavırlı bakışları var ki, parasızlık soğuğundan titremekte olan ihtiyaç sahibi vatandaşı bunaltıcı bir havaya sokuyorlar, adeta nefeslerini donduruyorlar. 
O anlarda kredi çekmek için bekleyen zorda kalmış bu insanlar ne oluyor biliyor musunuz? Ölmekten beter bir umutsuz ahvale dönüşüyorlar. 
 
Banka önünde kredi çekme kuyruğuna girmiş, 66 yaşındaki bir işçi emeklisi vatandaş, kendi durumunda olanların derdine dermen olurcasına, bir yerlerden aklında kalmış şu dizeleri dile getirdi: “İkindiye doğru yorgun bırakıp kendimi, bu küçük mezarın üstüne, bilmeyeceksiniz perişan, çaresiz, bunalmış halimi.”
 
 
Ayfer AYTAÇ
ayferaytac.com
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..