Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '09

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Krizin bedelini ödemeyeceğiz!

Krizin bedelini ödemeyeceğiz!
 

15 Şubat Kadıköy:Krizin bedelini ödemeyeceğiz!


Kesk, Disk , Türk-İş Birlikte yaptıkları ortak basın açıklamasında krize karşı ortak mücadele için çağrı yaptılar. İktidarın ekonomik önlemleri zamanında almayarak ülkemizde yerel seçimlere gidilirken krizin etkisinin daha yıkıcı, can yakıcı boyutlara gelmesindeki payı görmezden gelinemez. Hala IMF ile "koşullarda anlaşamadık" propagandası yaparak seçmene naylon kuyruğu dik tuttuklarına dair söylemlerle popülizm yapan bakan anlaşamadıkları maddeyi ne yazık ki açıklayamadı kamuoyuna .Ne gariptir ki IMF yetkilileri de malum ikinci maddenin ne olduğunu bilmiyorlar! Anlaşılan daha önceki blog ve yorumlarda söz ettiğim gibi yerel seçim sonrasına kadar durumu idare edecekler. Tam bu noktada bedelin daha ağır olacağına dair kuşkular çoğalıyor. Krizin faturasını çalışan emekçilerin, işsizlerin, köylünün ödememesi için 15 Şubat'ta Kadıköy'de ses vermaya çağıran bildiri;

KRİZİN BEDELİNİ ÖDEMEYECEĞİZ; İŞSİZLİĞE VE YOKSULLUĞA KARŞI BİRLEŞİK MÜCADELE!"

2008 küresel krizi tüm dünyada ağır ekonomik ve toplumsal sorunlar yaratarak derinleşmektedir. Sermayeyi kurtarma programları için trilyonlarca dolar ayrılırken, emekçilere dönük kamu hizmetlerini daraltma önlemleri yaygınlaşmaktadır. Asgari ücretten bile düşük ücretler, mesailerin ödenmemesi, iş güvenliği standartlarının ihlâl edilmesi, ücretli tatil izninin ihlâli, yarım ücretli çalıştırma gibi uygulamalar kural haline dönüşmekte, sermaye, iktidarlar ve uluslararası mali kurumlar, bu saldırıları krizden çıkış yolu olarak savunmaktadır.

Halbuki krizin etkilediği gelişmiş ülkelerin çoğunda, kamu müdahalesiyle istihdamı artırma, işçi çıkarmalara karşı tedbir alma biçimindeki politikalar tartışılmaya başlanmıştır.

Dünya Bankası son tahminlerinde, gelişmekte olan ülkelerdeki yoksulların sayısına 400milyon kişi daha eklemiştir.

Kriz bir işsizlik krizine dönüşmektedir.

İşsizlerle birlikte, çalışan yoksulların sayısı artmaktadır.

Küresel krizin yanında AKP iktidarının izlediği ekonomik politikalar, emekçi sınıfların çalışma ve yaşam koşullarının daha da kötüleşmesini beraberinde getirmektedir.

Krizin Türkiye’de emekçileri teğet geçmediği gün gibi ortadadır.

Ülkemizde krizin etkisi, gün geçtikçe artan yaygın ve kitlesel işten çıkarmalarla en çarpıcı biçimde yaşanmaktadır.

Resmi işsizlik oranı her geçen gün artmakta, kayıtdışı işsizliğin hesabı bile yapılamamaktadır.

Denizli, Bursa, Kocaeli, Gaziantep gibi ucuz emeğe dayalı ihracat merkezlerindeki faaliyetler durma noktasına gelirken, işten çıkarmalarda metal ve tekstil işkolları başı çekmekte, işsizlik, alt ve yan sektörlerde giderek yaygınlaşmaktadır. Hizmetler alanında bankacılık, medya gibi sektörlerden başlayan işten çıkarmalar, turizm, inşaat gibi sektörlerde yaygınlaşarak sürmektedir.

Emekçilerin reel ücretleri ve özellikle asgari ücretin gerçek karşılığı sürekli erimektedir.

Krizin alevleri bazı sektörleri yalarken, tarım sektörü çoktan yanmaya başlamıştır. Krizin tarımdaki gerçek etkisinin yaz aylarından itibaren daha çarpıcı bir biçimde ortaya çıkması beklenmektedir.

Bu nedenle, ekonomide 2008 Temmuz-Eylül aylarında gözlenen yaklaşık sıfır büyümenin, 2009’da daha da daralacağı açıktır.

İşsizlik krizine dönüşen kriz, aynı zamanda bir demokratikleşme krizine dönüşmektedir.

Çalışanları yoksullaştırmakla kalmayan kriz, onların eşit, barışçıl ve demokratik bir ülkede yaşama zeminini de tahrip etmektedir. Krizi daha az yara ile atlatabilmek, emekçilerin karar alma mekanizmalarına doğrudan katılımı, toplumsal alanın demokratikleştirilmesi, sorunların çözümünde diyaloğun esas alınmasıyla mümkün olacaktır.

Krizin etkilerini son iki yıldır dalga dalga yaşamaya başlayan emekçiler, çalışma, örgütlenme, iş güvencesi haklarını ve ücretlerini korumak için giderek daha da yaygınlaşan bir eylemlilik içine girmektedir. Grevler, işgaller, mitingler, basın açıklamaları, yürüyüşler ile yaygınlaşan bu direnme eğilimi, emek hareketinde belirgin bir canlanmaya işaret etmektedir.

Her gün ülkemizin bir yerinde, kurumlarımızın alt birimleri il ya da bölgesel bazda omuz omuza yürüyüşler mitingler gerçekleştirmektedir. Bıçak kemiğe dayanmıştır.

ETUC üyesi üç emek örgütü TÜRK İŞ – DİSK – KESK olarak; bu tespitlerden hareketle diğer emek ve meslek örgütleri ile güçlerimizi birleştirerek krize ve krizin yarattığı sonuçlara yönelik EMEK CEPHESİ’nin sesini ve mücadelesini yükseltmeye kararlıyız.

Acil çalışma ve mücadele programı olarak;

1- Krizin yol açtığı işten çıkarmalara, işyerlerinin kapatılmasına, işsizliğe, pahalılığa ve yapılan zamlara karşı örgütlerimizin verdiği mücadele ortaklaştırılacak ve dayanışma yükseltilecektir.

2- Örgütsüz halk kesimlerinin mücadelesine destek olunacak, onları yalnız bırakmayan bir anlayışla, sorunlarının çözümü için kamuoyu oluşturulacaktır.

3- Yapılan zamlara sessiz kalınmayacak, etkili bir muhalefet ile zamların geri alınması için mücadele verilecektir.

4- İllerde ve bölgelerde kurumlarımızın planladıkları etkinlikler birleştirilecek, yerel birimlerimizin ortak etkinliklerine merkezi destek verilecektir.

Örgütlerimizin etkin katılımı, emek ve meslek örgütlerinin aktif desteği ile 15 Şubat 2009 Pazar günü İstanbul Kadıköy’de “KRİZİN BEDELİNİ ÖDEMEYECEĞİZ; İŞSİZLİĞE VE YOKSULLUĞA KARŞI BİRLEŞİK MÜCADELE! EMEK VE DEMOKRASİ Mitingi” gerçekleştirilecektir.

İşçileri, emekçileri, işsizleri,

Ayın sonunu getiremeyen emeklileri,

Tencere kaynatmakta zorlanan ev kadınlarını,

Geleceği karartılan gençlerimizi, kadınlarımızı,

Yok edilmek istenen çiftçilerimizi ve tarım emekçilerini,

İşsizliğe, yoksulluğa, pahalılığa karşı

OMUZ OMUZA İSTANBUL’a,

KADIKÖY MEYDANI’NA davet ediyoruz.

KRİZİN BEDELİNİ ÖDEMEYECEĞİZ!

HAYDİ TÜRKİYE!

YAŞADIKLARIMIZ KADER DEĞİL

YAŞANASI BİR ÜLKE MÜMKÜN!

TÜRK-İŞ – DİSK - KESK

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..