- Kategori
- Kişisel Gelişim
Kronik Çocuk
“ Örümcek ağına yakalanmış, üstüne öldürücü olmayan bir zehir püskürtülmüş ve ardından da kat kat ipek iplikle sarmalanmış bir çekirge düşünün; taze kalması için hayatta tutuluyor ama çırpınmaması ve kaçmaması için sımsıkı bağlanmış. Çekirge hala hayatta ama öz benliğine benzer hiçbir yanı kalmamış. İşte bu hareketsiz hale getirilme, uyuşturulma durumu, kronik çocuğun durumunu çok iyi betimliyor. Oysaki bu kronik çocuk dünya çapında, normal olarak gelişmiş bir yetişkin sanılıyor”...
Jed Mckenna’nın Aydınlanma Savaşı adlı kitabından bir alıntı yaparak başlamak istedim yazılarıma. Kitabı ilk elime aldığımda tamamını okuyabilecek kadar güçlü hissetmiyordum kendimi. Çok ağır geleceğini ve sıkılıp bir kenara koyacağımı düşünmüştüm. Ama yanılmışım.Kitabın bu bölümünü okuduğumda çok ilgimi çekmişti okuduklarım. Aslında burada anlatılan tarzda bir insan tanımıştım hayatımda. Sanırım bu yüzdende dikkatle okudum kitabı…
Bir insan düşünün ki hayatta her zaman birileri tarafından yönlendirilmiş.Yapmaya çalıştığı her şeyde önüne engeller konulmuş belki de düşündükleri değiştirilerek yapılmış.Yani kişiliğinin oluşmasına asla izin verilmemiş. O insana verilmesi gereken her şeyi altın tepside sunarsanız, bir süre sonra elindekilerin kıymetini bilmez hale gelir. Mutlu olmak ister ama başkalarının mutlu olabileceği her şeyi önemsiz bir şeymiş gibi savurup atabilir. Çünkü mücadele edip kazanmayı bilmez.. Çocuğunuzun mutlu olmasını isteyerek ona istediği her şeyi verip onu doyumsuz hale getirmeyin Hiçbir anne baba çocuğunun kötülüğünü istemez ama uygulanan yanlış yetiştirme politikası birey oluşumuna yanlış etki yapabilir.Ona küçük şeylerle mutlu olmayı, mutluluğun hiç ummadığı zamanda karşısına çıkabileceğini ve onu kaybettiğinde o sıradan ve içinden çıkmaya çalıştığı hayatın içine tekrar düşeceğini öğretmezseniz içinde bulunduğu konumu korur. İnsanlara saygı duymanın farklı bir olgunluk olduğunu, kimsenin kendisini yüksekten görmemesi gerektiğini, bütün insanların eşit olduğunu, kişilere verilecek olan değerin karakterle biçilmesi gerektiği asla öğretilmemişse düzgün bir insan yetiştirilmemiş demektir.
Bu insan küçük yaşlardan itibaren bu yaşamın içerisinde olduğu için çevresinde olup bitenlerin hepsini normalmiş gibi düşünür. Çünkü başka bir yaşam görmemiştir ve olması gerekeni bilmiyordur.Yargılamaz, yargılatmaz. Bu onun suçu değildir tabii ki. Onu yetiştiren ebeveynlerinin yanlışıdır.İnsanlar mücadele etmeyi, zorluklarla tek başına başa çıkmayı öğrenmelidir. Hata yapa yapa yapmamayı öğrenecektir.Ben merkezli bir insan yetiştirdiğiniz için çocuk bir süre sonra bencil bir insan olarak karşımıza çıkar. Karşısındaki insanların değer yargılarını ve duygularını önemsemeden sadece kendi bildiği doğrularla yaşar. Yaşamak için yaşar. Gün merkezli yaşar belki de. Bu günüde eğlenceyle sorunlardan uzaklaşarak kurtardık mantığıyla. Çünkü hayatı çok karmaşıktır ve ne yapması gerektiğini bilemez. Bu hayattan kurtulmanın yolu yoktur. Eli kolu ailesi tarafından bağlanmıştır belki de. Yapılacak hiçbir şey kalmamıştır. Boyun eğmek daha kolayına gelir. Mutlu olduğunu düşündüğü hayatın içine tekrar girer ama aslında bunlardan kaçmak için bir şeylere sığınmıştır. Ne yapacağını bilemeyecek halde olduğu için düzgün karar vermesi beklenemez aslında. İlişkilerinde yada sosyal hayatında bu insan kendi kararlarını veremez hale gelir ve hayatını ailesinin yargılarıyla değerlendirdiği için doğruları görmeyerek yanlış kararlar alır.
Kişilik gelişimi küçük yaşlarda oluşur. Bir çocuğun sorumluluk sahibi olup kendisine ve çevresindekilere faydalı olmasını istiyorsanız kendi ayakları üstünde durmasına izin vermelisiniz. Aldığı kararlara saygı duymalı ona güvendiğinizi her zaman belli etmelisiniz
Peki bu insan ileriki yaşlarında ne yapacak? Tabii ki hayatı boyunca ailesinin gözüne girebilmek için mücadele edip kendisini kanıtlamaya, birey olarak onu kabul etmelerini sağlamaya çalışacaktır. Ama ne yaparsa yapsın her zaman ebeveynleri tarafından küçük bir çocuk muamelesi görecektir…2009