Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

18 Nisan '15

 
Kategori
Anılar
 

Kuburun içinde raksetmek

Kuburun içinde raksetmek
 

google


6 ay sıvı feçesin içinde yaşadım. Gerçekten.

Bodrum katıydı. Evin bir köşesinden öbür çapraz köşesine bok nehirleri akardı. Çünkü 3 bina yukarıdaki bir gece klübü, kadınların attığı petlerle tıkanan tuvaletlerini açmak için, pompalardı habire vidanjör basıncını.

Popüler kültür ürünleri de başlangıçta bana feçes ve zehir gibi gelirdi.

Futbol, arabesk müzik, şu bu. Hep öyleydi.

Sora, fildişi kulemden sokağa düştüm.

Gırtlak boyu, popüler kültür kuburunun içinde kaldım. Hala da içindeyim.

Tek yolun yüksek doz alıp sağ kalmak olduğuna karar verdim. Ölseydim de gam yemezdim, ölmedm. Zehirlenmedim de ilginci. Zehiri damıttım.

Ara şerh: Buna bilinç-altı üzerinden, az doz alıp, bu nedenle taşra ve arabesk müzik hayranı ve bağımlısı olmuş olan yarım-aydınlar sayesinde varmış olabilirim.

Tüm bu süreçler boyunca ise, ruhumun karanlık ötesi bir karanlıkta olduğunu, karanlık dönemlerin insanı olduğumu, dolayısıyla da faşizm ve engizisyon dönemi aydını olduğumu biliyordum, bilinçli ve bilinçsiz olarak.

500 yıl öncesinde Bosch ve Bruegel vardı, 20. Yüzyıl’da Kafka ve Fassbinder vardı. Herkes aynı yollardan geçmişti. Eh, ben de geçecektim ve geçtim de zaten.

Sonuçta, 55 yaşımda kuburun içinde kendi raksını ahengini yakalamış biri oldum.

Ancaak:

Dekadans insanı değilim.

Proto-rönesans insanıyım.

Karanlıkta kendi ışığını beyninde taşıyan biriyim.

Çevresine ışık vermeye meraklı olmayan bir mum’um.

Beni ilgilendiren şey, insanları yok ederek, kendi varlık hacmimi yaratıp, orada kendi raksımı yapmaktı. Bilgiye ibadetimi gerçekleştirmekti. Sonra gerekirse, o mekana atom bombasını atar giderim.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara