- Kategori
- Bebek - Çocuk
Küçük kız

Sabah saat 07.30
Sokaktayım
Küçük bir kız çocuğu.
Henüz 6 yaşında ya var, ya yok.
-Ayağında yırtıkmı yırtık bir ayakkabı.
-Saçları keçeleşmiş, kir içerisinde.
-Yüzü, gözü çamurlu.
-Üzerindeki elbise sökük değil, yırtılmış, paranparça bir vaziyette.
-Elleri soğuktan çatlamış.
-Aç olduğu belli.
-Gece boyunca hiç uyumamış.
-Uykusuzluktan gözleri küçülmüş..
Ahşaptan yapılmış bir el arabası.
-Üzerinde çöplerden toplanmış artıklar.
-Gazeteler, çimento torbaları, pet şişeler v.s.
-Düzgün bir şekilde istiflenmiş.
-Bir buçuk insan boyunda yüksekliği.
-Küçük kız el arabasını çekiyor.
-Asfalt yolda, arabaların arasında, ışıklardan geçmeye çalışıyor.
-Can hıraş koşturuyor.
-Yorgun ve bitkin küçük kız çocuğu.
Sabah sabah.
-İçim acıdı.
-Yüreğim sızladı.
-Beynimde feci bir şimşek çaktı.
-Tüylerim diken diken oldu.
-Ruhumdan bir şeyler koptu gitti.
-Gözlerim doldu.
-Gözlerimden hafif hafif yaş boşanacaktı, kendimi topladım.
-İnsan olduğumdan utandım.
2008 yılının Türkiye’sinden ve Antalya’sından, acı bir manzaradır bahsettiğim.
-Beyefendiler türbanla meşgul.
-Beyefendiler için türban öncelikli mevzuu.
-Beyefendiler illede türbanı diline dolayacak.
-Beyefendiler türbansız yapamıyor.
Sabahın köründe, Türkiye’nin Antalya’sında, küçük bir kız çocuğu, sokaklardan topladığı ile yaşam mücadelesi veriyor.
Efendiler; Sorunumuz türbanmı?