Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '21

 
Kategori
Bilim
 

KÜÇÜK ŞEYLER YUMAĞI

KÜÇÜK ŞEYLER ve ETKİLERİ
 
KAVRAMSIZ ALGILAR KÖR, ALGISIZ KAVRAMLAR BOŞTUR
İmmanuel Kant
 
KURGU – KULEŞOV ETKİSİ
 
https://www.sinematek.org/sinebilgi/sinebilgi-kurgu/79-knedir.html
 
“Kuleşov etkisi” (Kuleshov Effect) adı verilen bu deneyde önce yüzünde hiçbir ifade olmayan bir adam yakın plan çekildi, ardından ise bir tas çorba, küçük bir kız çocuğu ve bir tabut görüntülendi. Bu 4 görüntüden daha sonra şu şekilde üç kısa film oluşturuldu:
 
film: Adam - çorba - adam
film: Adam - kız çocuğunun tabutu - adam
film: Adam - kadın - adam
 
Bu üç kısa film, üç farklı denek grubuna seyrettirildi. Birinci filmi, yani yüzünde bir ifade olmayan adam, ardından çorba kâsesi ve tekrar adamın yüzünü seyreden gruba adamın yüzünde nasıl bir ifade olduğu soruldu. Grubun çoğunluğu bu soruyu “açlık” şeklinde cevaplandırdı. Aynı soruya ikinci filmi seyredenler “üzüntü” üçüncü filmi seyredenler ise “sevgi” şeklinde cevap verdi. Seyirciler, adamın çekimiyle birlikte gösterilen görüntü arasında psikolojik olarak bir bağlantı kurup farklı anlamlar çıkarmaya çalışmışlardı. Çünkü seçilen ve ardarda sıralanan görüntüler izleyicinin mesajınızı nasıl algılayacağını etkiler. Çekimler filmde öyle bir biçimde peş peşe getirilir ki, izleyiciler gerçekte görmedikleri bir şeyi görmüş gibi olurlar.
 
GREV(Sergei Eisenstein) Filminin final sahneleri
(Dikkat, hayvanlara şiddet görüntüleri içerir)
 
https://www.youtube.com/watch?v=QcWWXAP0Ue8
 
GRUP NORMUNUN OLUŞMASI
Muzaffer Şerif
 
http://psikolojimaster.blogspot.com/2016/02/sosyal-psikoloji-deneyleri-sherif-grup.html
 
Daha sonra denekler birkaç kişilik gruplar halinde bir odaya alınıp belirledikleri standartları yüksek sesle söylemeleri istenmiştir. Ve burada ilginç bir durum oluşmuştur, grup üyeleri kişisel standartlarını bırakıp grup standardı oluşturmuşlardır.
 
Muzaffer Sherif bu deneyden şunu çıkarmıştır. Fiziksel belirsizlik ortamında, bireyler içsel bir kıyas noktası geliştirir. Bir grupla birlikte olduklarında ise, diğerlerinin ölçü noktasını referans alır.
 
ÇAPA ETKİSİ (Davranışsal İktisat)
 
http://www.acikbilim.com/2015/08/dosyalar/davranissal-ekonomi-2-yeme-capaya-gelmeyin.html
 
Tüketim kararlarımızı manüpile eden iki başlıca etkiden birincisi çapa etkisidir (ing. anchor effect).
Çapa etkisi genel bir zaafımız, doğuştan gelen bir kusurumuzdur.
Kabaca ifade edecek olursak, bir önceki eylemde algıladığımız, etkileşime girdiğimiz veya öğrendiğimiz bir sayının gelecekteki kararlarımızı etkilemesidir.
 
KURAM-DENEY-YORUM (Bilim Felsefesi)
 
http://www.flsfdergisi.com/sayi2/29-43.pdf
 
Aslına bakılırsa, bir araştırmacı ya da bilim adamının araştırmasını yaparken veya soruşturmasını yürütürken her zaman peşin hüküm, kavram ve varsayımlarla yüklü olduğunu hiç aklından çıkarmaması gerekir, çünkü bunlar bilimde kaçınılmaz olarak kılavuzluklarına muhtaç olduğumuz şeylerdir.
 
Özetlersek, Koyré’ye göre, kuramdan önce gelen bir deney sözkonusu değildir, yani, bilimde duyu deneyine dayanmak öncelikli değildir; başka deyişle, bilim kuramsal bir iştir, olgu toplama ve deney,kuramdan sonradır. Buna göre, gözlem ve deneyin yapısını kuram belirler. Dolayısıyla kuramdan bağımsız olgu yoktur; olgular hep belli bir kuramın olgularıdır; kuramın dili olgunun anlamlı olmasını sağlar; yani, olgu kendisini belirleyen o kuramda anlamlı olur.
 
Yeni paradigmaya geçiş tamamlandıktan sonra, ilgili meslek çevresi çalışma alanlarına, yöntemlerine ve amaçlarına yepyeni bir açıdan bakmaya başlayacaktır. Paradigma değişikliğiyle bilimin yeniden yönlendirilişi, görsel alandaki gestalt değişimine, yani algılama kalıplarındaki değişime benzetilir. Burada eskisiyle aynı olan bir veri topluluğuyla çok farklı ilişkiler kurulur, bunlar yeni sisteme yerleştirilirler ve yepyeni bir çerçeveye oturtulurlar. Sonuç olarak yeni paradigmaya geçiş bilimsel bir devrimdir.
 
Kuhn, paradigmalar değiştiğinde dünyanın da onlarla birlikte değiştiğini öne sürer. Yeni paradigmanın yönlendirdiği bilim adamları sadece yeni araçlar benimsemekle kalmazlar, yeni ve farklı yerlere de bakmaya başlarlar. Ayrıca devrimler esnasında, bilim adamları bildikleri araçlarla daha önce bakmış oldukları yerlere tekrar baktıklarında, yeni ve farklı şeyler görürler. Bilim adamları sanki başka bir gezegene gitmiştir; bilinen nesneler burada artık farklı bir ışıkta görünürler ve bilinmeyen bazı başka nesnelerle bir arada dururlar. İşte paradigma değişikliği bilimadamlarının araştırmayla bağlanmış olduğu dünyayı farklı şekilde görmelerine neden olur. Devrimden önce bilim adamının dünyasında ördek sayılan nesneler şimdi tavşan olmuşlardır. Bu, görsel bir kalıptan diğerine geçmenin iyi bir örneğidir. İşte bilimde kuramdan bağımsız gözlem olamaz savı bu demeye gelir.
 
Dolayısıyla, Kuhn’a göre, duyu deneyimi değişmez ve tarafsız değildir. Sadece gözleme dayalı tarafsızbir bilim dili yaratma çabaları da artık hayaldir. Her kuram kendi olgularını belirler ve bilim adamının tabiata sorduğu sorular paradigmaya dayalı sorulardır ve alınacak yanıtlar da paradigmaya bağlıdır.Paradigmaların oluşturucuları olan kuramlar, ilgili gözlemin ne olduğunu belirleyip bilim adamının içinde çalıştığı dünyayı tanımlarlar. Görüldüğü üzere, bilimsel ya da deneysel açıdan tarafsız bir dil ya da kavramlardizgesi mümkün değildir; bilim adamının ilgilendiği olguların seçimi ve yorumlanmaları, bir bütün olarak kurama veya paradigmaya dayanarak yapılır.
 
Bilimsel kuramlar dünyaya bakmanın yollarıdır ve kabul görmüş kuramlar kanı ve beklentilerimizi etkiler; dolayısıyla deneyimlerimiz de bundan etkilenir.Bilimsel çalışma için araştırmacıya, hangi verileri toplayacağını ve bunları nasıl yorumlayacağını gösteren kabul edilmiş kuramlar öbeğine ihtiyaç vardır.
 
SOFTWARE ESTIMATION
 
https://www.idconline.com/technical_references/pdfs/information_technology/Software_Estimation_Techniques.pdf
 
DELPHİ TEKNİĞİ
 
http://www.chemuturi.com/Delphi%20Technique%20for%20software%20estimation.pdf
 
Convergence of estimates and finalization
 
Once we collate the estimates, we can decide how to converge these estimates. Now the convergence is achieved in two ways –
 
1. An average is derived using either the arithmetical average or statistical Mode from the opinions offered by the experts
2. The extreme estimates (the highest figure estimate and the lowest figure estimate) are interchanged – that is –
a. The highest estimate is given to the expert who gave the lowest figure estimate
b. The lowest estimate is given to the expert who gave the highest figure estimate
3. They are requested to review the estimate and give their opinion on it and if necessary to revise their original estimate
4. This may bring about convergence between the extremes. The an average estimate can be derived using either the arithmetical average or statistical Mode from the opinions offered by the experts
 
Now this estimate (after achieving the convergence or deriving the average) would be made use of for our purposes
 
KARL POPPER (Tekrar Bilim Felsefesi)
 
http://kisi.deu.edu.tr/selim.sanlisoy/popper_gazi1.pdf
 
4.Bilimde eleştirel tartışmanın önemi, bilim insanları arasında fikir rekabetinden kaynaklanır. Farklı fikirler arasındaki tartışma bazen bir senteze yol açarken, bazen de her fikrin kendi içinde yenilenmesine, eleştiriler ışığında yeniden gözden geçirilmesine yardımcı olur. Bu anlamda eleştirel tartışma, bilimsel bilgi üretim sürecininsine qua non’u dur.
 
Bu önerme ile hem T. Kuhn hem de P. Feyerabend’in savunduğu, “paradigmaların birbirleriyle tartışamayacağı, tartışmanın bu anlamda yararsız olacağı” görüşü kastedilmektedir. Bu bilim felsefecilerine göre “gerçek tartışma”, aynı çerçeveyi benimsemiş, aynı kavramları kullanan ve aynı algılamalara sahip kişiler arasında yapılabilir (paradigma içi tartışma); aksine paradigmalar-arası tartışmalar ise, ortak paydaları olmaması nedeniyle yapılamaz.
 
https://yasinramazan.wordpress.com/2010/02/20/karl-popper%E2%80%99in-bilim-felsefesi-ve-siyaset-kurami/
 
Ona göre bilim, yöntem olarak yanlışlama’yı kullanır.
Eğer bir kuram yanlışlanabilir ise, bilimseldir. En iyi kuram “zamana bağlı olarak yanlışlanabilir, çürütülebilir olan kuramdır” demiştir Karl Popper.
 
YÖNTEME HAYIR (Paul Feyerabend, Bilim Felsefesi)
 
https://birazondanbirazbundanblog.wordpress.com/2016/02/16/yonteme-hayir-kitap-incelemesi/
 
Feyerabend, ilerlemenin sağlanması için (yöntembilimsel) kuralların çiğnenmesi gerektiğini belirtir: ‘Ne Olsa Uyar!’. Ancak yazar amacını, belli bir kurallar kümesini (kuram ve gözlem/deney ikilisinin yerine) benzeri bir kümeyle değiştirmek olmadığını; niyetinin daha çok okuyucuların en aşikarı da dahil olmak üzere tüm yöntembilimcilerin sınırları olduğuna ikna etmek olduğunun altını çizer. Bu kapsamda, tek tipleşmenin bilimin eleştirel gücünü zayıflatırken, kuramların çoğalması bilim için yararlıdır. Tek tipleşme bireyin özgür gelişimini de tehlikeye atar.
 
Kayıt tarihi
: 29.04.21
 
 

Bilgisayar Mühendisi, Sistem Çözümleyici. Ekonomi, Siyaset, felsefe, psikoloji, sosyoloji, tarih,..