- Kategori
- Blog yazarları tartışıyor!
Kültür bu... Anlayış bu... Hamurları bu... Bunlar değişirler mi?

Ne bekliyorduk? Yüzümüze bakarak en afilisinden yana gülücükler mi atacaktı başbakan? Pek tabiki en pişkin tarafından kürsülerin önünde biriken kalabalıklara, o siyasetçi edasıyla ileri demokrasi nutukları atacaktı. Gürül gürül konuşup, faili meçhullerden girip, Ape Musa’nın, Orhan Miroğlu’nun adlarını anacaktı. Şiwan Perver’e övgüler dizerek demokrasi oyununun nasıl oynanması gerektiğinden demler vuracaktı. Göğsü kabararak… Rahatsızlık hissetmeden… Keyfince… Ve gün gelip, devran döndüğünde, kara ile ak koyunun renkleri bir bir ortalık yerlere dökülecekti. Tıpkı... Tıpkı öğrencilerin Dolmabahçe’de kendisini protesto ettikleri gün gibi... Daha öncelerinin tıpkısının aynısı… Vatandaşa “Ananı da al git” diyerek, en vecizhane halk kültüründen! örnekler sunup, aslında bu günlerin çanak hallerine dair kilometre taşları döşüyordu çok Sayın Başbakanımız. “İleri demokrasi” söylemi, Başbakanın önderliğinde, yılların has devlet kültürü ile yoğrulmuşların, biat kültürünü kendisine rehber etmiş kadroların elinde bir martaval halini almayacağını sanmak en zarifinden yana saflık olurdu. AKP neden ama neden bana bir türlü güven veren bir hale dönüşemiyor? Yoksa, benim önyargılarım mı bu durumun bir müsebbibidir? Hayır… Böyle olmadığını biliyorum…Biliyorum zira her dem bünyesindeki aslan vatan evlatlarını yakınen tanımaktayım. Zihnimin belasını Allah versin ki elimde değil. Bir türlü elimde olmuyor her devrin iktidarına yamanıp, koltuk kapanların kimler olduğunu yıllar geçse de bilmek… Elimde olmayacaktır önyargı diyemediğim bu düşüncelerime inanmak. Yani demem o ki Başbakan çok demokrasi sevdalısı olduğundan değil… Çok veya az bilmem ama, öyle veya böyle İnsan Hakları kavramlarına fazlaca rağbet edecek bir adam olmadığındandır ki o pragmatist kültürünü her olay sonrasında bir şekilde çevresine yansıtması. Alkış toplayacak, büyüklenmeler yaşayacak, böbürlenecek ve en nihayetinde… Gerçekler direngendir dostlar… O gerçekler bir bir suratımıza en sert şamar halinde inecektir. Bilesiniz…
Başbakan’ın Allahı var…“İleri Demokrasi” lafını Allah söyletiyor Başbakan’a. Toplumların gidişatı demokrasi kültürüne endeksli olduğundan Sayın Başbakan’da bu hadisede halay başını çekme eylemini kimseye bırakmayacaktır. Lakin bu hususta muhaliflerinde pek fazlaca bir ilerleme göremiyoruz. Başbakan yalancıktan da olsa, kandırıkçıklık da yapsa… Bunun bile bir gelişme olduğunu tabiki kabul ediyorum. Amma ve lakin… Gardımızı da almak lazım gelmektedir. Hani her şey bir yana da o gardı nasıl alacağımı da bilmemekteyim vallahi… İki ara bir dereye sıkışmak bu olsa gerek. Manzara ortadayken ve benzer örnekleri hayli halliceyken şimdi kalkıp şu seçim arefesine girdiğimiz günlerde AKP denen parti ve başındaki Sayın Başbakan’a övgüler dizmek evla mıdır? Bir de ortalık yerlere salkım saçak dökülmüş olan Wikileaks denen sitedeki iddialar çıkmışsa… Ben işin o tarafında değilim. Hukukun temel prensibinden yana şaşma eğilimi şahsımda olmaz. “İddiayı eden ispat ile yükümlüdür” amentüsünü, daha ilk hukuk dersimizde, derse giren hocamızın nakarat halinde söylediğini düşünürsem… Öyle bir söylemişki hoca, aradan geçen yirmi yılın sonunda bile hukukta unutamadığım yegâne tümce oldu. O halde… Wikileaks hadisesini değerlendirmeyi fırsat bulursam bir başka yazımın konusu yapayım ama biz şu başbakanın “İleri demokrasi” nakaratından hareketle, Dolmabahçe saldırısına bir göz atalım.
Demokratik tepki ve gösteri hareketleri hadisesinin temel bir insan hakkı olduğunu bilmekteyiz. O halde… Kabataş’da toplanıp Başbakan’ı protestoya yönelen öğrencilere kullanılan şiddetin İnsan Hakları ile olan bağıntısını Sayın Başbakan’ın anlatmasını çok ama çok istemekteyim. O gür sesi ile… O afili vücut dili ile… Şu şiddet hadisesinin İnsan Hakları bağıntısını şov yapar gibi bir anlatsın…Ne söyleyeceğini çok merak etmekteyim. Sahi… Polisin jopu, sıktığı biber gazı, göstericileri yerlerde tekme tokat karışık sürükleyişleri, protesto amacı ile gelenlerin kente sokulmayışları ve saireler… Hangi İleri Demokrasi söyleminin içine sıkıştırılmaktadır? Başbakan İleri Demokrasi derken pardonda yani, neye vurgu yapmak istemiştir? Bu manzaralardan sonra Başbakan halkın karşısına çıkıp o bahsini dilinden düşürmediği İleri Demokrasi kavramını nasıl zırva olmaktan çıkaracaktır? Merak etmekteyim her bir sorumun yanıtını.
Bu gibi durumları, yani efendim, Başbakanları protesto etmek gibi bir eylem biçiminin aslında karşılığıdır muhterem polislerin uygulamış olduğu şiddet. Öyle her önüne gelen Başbakan protestosuna yönelirse, memleket hali nicolur? Değil mi?!!!!!
Daha iki sene önceki 1 Mayıs hadisesinde yaşanan şiddet eylemlerinin zerresini unutmadık ve derken Tekel Direnişi sürecinde işçilere uygulanan şiddet yüreğimizi dağlamıştı.
Şu kırklı yaşlarımızda öğreniyoruz ki, bu memleketin yönetenleri muhalefete tahammülsüz. Bu sadece AKP ve uzantıları ile ilgili bir hadisede değil. Her dönemde vatandaş, devletin şevkatli kollarında bol miktarda okşanmıştır. AKP’nin diğerlerinden sözüm ona farkı “İleri Demokrasi” nakarataydı. Öğrencide ülkesinin Başbakan’ını protesto edemeyecekse, Başbakan’ı çatır çatır eleştiremeyecekse… Bir kalem geçelim şu İleri demokrasi safsatasını. Sizlerden demokrat falan olmaz. Biz de iki ara bir derede kalırız böyle…
Kültür bu… Anlayış bu… Hamurları bu…Bunlar değişirler mi? Değişirler ama biz elden ayaktan düşünce…
İki egemen gücün kıskacında kalan bizler için seçenek yaratmak her zamankinden pek tabi ki daha elzemdir. Akis halde daha çok biber gazları, daha çok tekme, tokat, jop ile okşanırız.