Kültürel Yaşam Alanları: Kitabevleri

Kimi zaman gündelik hayatın sıkıcı rutininden, yaşadığımız şehrin boğucu gürültüsü ve stresinden bizi bir süreliğine alıkoyacak mekânları arar gözlerimiz. Kâh akşamları iş çıkışında, kâh da uzun süren bir alışverişin, bir ev ziyaretinin sonunda dolu dolu geçen bir günün yorgunluğunu sessiz bir kitap evinde, kitapların arasında atmak isteriz.

Kitaplar, konusu ne olursa olsun okuyanları başka dünyalara götüren ve derin düşüncelere sevk eden değerli kültür hazineleri olmaktadır. Okuduğumuz her kitapta kendimizi, bir anda başka bir yazarın hayal dünyasında buluruz. Ve kitap ne kadar uzun olursa olsun, zaman da ne kadar çabuk geçerse geçsin; o hayal dünyasından ayrılmayı hiç istemeyiz.

Kalabalık kitap raflarının arasında geçen dakikaların belki de en güzel yanı, ne aradığını tam olarak bilmeden yapılan yolculuklardan ibaret olmasıdır. Kimimiz kitap alma gibi bir düşüncesi olmasa bile, yolumuzun üstündeki bir kitapçıda soluklanıp, raflardaki yerini henüz alan yeni eserler hakkında bilgi sahibi olmak isteriz. Bazen de kalabalık raflarda sevdiğimiz bir yazarın yeni çıkan eserini arar gözlerimiz. İstediğimiz bir kitabı rafından alır, kitap evlerinin okumaya ayrılan ‘yaşam alanları’nda kitabımızla birlikte sihirli bir yolculuğa çıkarız.

Okuma alışkanlığının neredeyse hiç olmadığı toplumumuzda yine de kitaplar, kültürel yönden bizi daha değerli kılan, uzun yaşam yolculuğunda birikimlerimize birikim katan eserler olmaktadır. Ve kitap evleri de, fırtınalarla dolu bir günün ardından biraz demir atmayı isteyeceğimiz yaşam limanları haline gelir bazen.

Ne zaman alıp başımı bir yerlere gitsem, en sonunda bir yerlerde soluklanasım gelir. Sokaklarında sudan bahanelerle kavgaların, darpların, ölümlerin hiç eksik olmadığı kalabalık hanemde başka dünyalardan hikâyeler, olaylar ve anılarla çevrili odamdan bazen dışarıya hiç adımımı atmak istemem.