Kumandanız elinizde

İki yıldır düzenli olarak spor merkezine gidiyorum. Genelde üye olanların yaş ortalaması 35-40 yaş arası ve tahmin ettiğiniz üzere kilolu ve erkek. Bayanlar da var ancak fite girme konusunda erkekler daha bir cesur ve atak. Bir de galiba biz erkekler de, bu yaşlarda anoz mu ne geçiriyorsak bir an önce göbeğimizden kurtulmak, vücudumuza kas eklemek, saç ektirmek, arabamızı değiştirmek ya da yeni bir bayan arkadaş edinmek gibi elimizden kayıp giden gençliğimizi bırakmamacasına garip bir çırpınış içine gireriz. 

Ancak spor merkezinde bir gördüğüm adamı 3. kez zor görüyorum. Genellikle bu tür üyelik yapan yerler, en uygun fiyatı “yıllık” yapıyorlar. Spor merkezinin 700 üye sayısı var ama gelenler ancak %10 nu geçmiyor. İnsanlar o kadar para ödüyor yıllık üye oluyor ancak hiç gelmeyen bile var. 

Gerçekten durum bu kadar vahim; çünkü bizler alışkanlıkları olan canlılarız. Artık fazla düşünmek istemiyoruz. Otomatik pilotta gidiyoruz. Ve alışkanlıklarımız hop hadi değişi vermiyor. 

Adam oturmuş yemiş, 110 kilo olmuş. Mecburiyetten doktora gidiyor ya da tv de öğreniyor ki obez olmuş. Bir hışımla “ben bu kiloları veririm” diye diyete ya da spora başlıyor. Ancak diyet zor, spor zor, oysa yemek, içmek, abur cubur yemek, tv karşısında hareketsiz oturmak kolay. 

Kötü alışkanlıklar çabuk kazanılır ve vazgeçilmesi çok zordur. İyi alışkanlıklar ise edinmek çok zor bırakmak da bir o kadar kolaydır. Bunun anlamı iyi alışkanlıklar edinirken güçlü bir irade gerekliliğidir. Edinmek istediğimiz alışkanlık hayatımıza olumlu etki yapma gücü ne kadar fazlaysa alışkanlığı edinmek o kadar uzun sürüyor. Bu nedenle söz konusu ”alışkanlıklarımızı değiştirmek” olduğunda “21 gün kuralını” aklımızdan çıkarmamalıyız. 

Karar verdin. Zayıflayacaksın ve spor merkezine üye olacaksın. Durun, yıllık üye olmayın! Mümkünse en düşük zamanlı üye olun. Paranızı yakmayın! Spor yapmak alışkanlıkların en güzeli ama vazgeçilmesi en kolay alışkanlığıdır. Üstelik bıraktığında verdiğin kiloların iki katını alırsınız. 

Çocuğunu ya da kendini piyano kursu aldırmak istiyorsun. Bir dakika düşünün. O kadar para vererek eve piyano almayın! 21 gün devam edin bakalım. Gerçekten bir heves mi, piyano en yüksek disiplin isteyen müzik aletlerin başında gelir. Bu disiplinle çalışmaya hazır mısınız? 

Evlenmeden önce ya da çocuk yapmadan önce durun. Çok düşünün; çünkü hayatının geri kalan hiçbir alışkanlığı aynı olmayacak. Ve 21 gün içinde yeni bir hayata kavuşacaksınız. Tüm bencilliklerinizden sıyrılmanız gerek. Baba olmak ya da anne olmak dünyanın en zor mesleği bence; tabi gerçekten çocuğuna “doğru alışkanlıkları” kazandırabilmek için onlarla ilgilenebiliyorsanız… 

Hayatımızda neyi değiştirmek istiyorsak ilk önce “düşünüyoruz”. Sonra eğer bu düşündüğümüzü “eyleme” dönüştürerek “21 gün” boyunca yapmaya devam edersek “alışkanlığımız” oluyor. Bu alışkanlıkları da bir insan bedenine koyduğumuz zaman ne ortaya çıkıyor? “Davranışlarımız”. Davranışlarımız ise hepimizin birbirimizden farklı olan “değerlerimizi “ ortaya çıkartıyor. Değerlerimiz “karakterimizi”, karakterimiz de “kaderimizi”… 

Hani çok bunaldığınızda; “hiçbir şeye müdahale edemiyorum, sanki hayatımın kumandası bende değil” dediğiniz zamanlar oluyor ya. 

Kaybettiğinizi sandığınız, kumandanız cebinizde! 

Pardon, az önce ne düşünmüştünüz? 

Şerif Soner Kaptanoğulları 22 Ekim Cuma Saat 16 

Kaynak: Başarmak Sizin Elinizde Wolf J. Rinke