Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '18

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Kurbağacığın Feryadı

Kurbağacığın Feryadı
 

Canlıların Doğal Yaşam Alanlarına ve Çevreye Saygı


          Merhaba öncelikle size kendimi tanıtayım. Ben kendisi ve çevresindeki arkadaşları adına sesini duyurmaya çalışan kurbağacık. Başka çarem kalmadı artık gazete, televizyon Allah ne verdiyse kapı kapı gezip derdimi anlatacağım. Belki sesimizi duyanlar olur da birisi bu gidişata dur der.

          Efendim malum bahar geldi arkası yaz. Kaç haftadır “Kuş, çiçek, börtü böcek yaşasın bahar” diyen mangalını kapıyor geliyor bizim derenin kenarına pikniğe. “E gelsinler ne var bunda?” dediğinizi duyar gibiyim. Tabi ki gelsinler efendim bizler misafiri çok severiz. Başımızın üzerinde yerleri var fakat adabıyla, usulüyle gelmiyorlar ki. Derdimiz o. Bugün pazar tatil günüydü ya yine cümbür cemaat sabahın köründe kapıya dayandılar. Baştan bizim karıncalar, kurbağa arkadaşlar, biraderim dere, muhterem komşularımız ağaçlar, ağaçların saygıdeğer kiracıları kuşlar, sincaplar, börtü böcek (Üzüntüden isimlerini saymayı unuttuğum bütün arkadaşlarımın affına sığınıyorum) velhasıl tüm çevre halkı geldiklerine çok sevindik. İki insan yüzü görürüz iki kahkaha duyarız keyfimiz yerine gelir dedik. Ama nerdeeee? Hevesimizi kursağımızda bıraktılar. 

          Sabah tam kahvaltıdan kalktık şöyle bir kendime geleyim derken iki çift gözle dere kenarında karşı karşıya geldik . Bir baktım dereye bol köpüklü suyu döküverdi. “Hey arkadaşım dereye ve buradaki canlılara o su zararlı öldürecekmisin bizi?” demeye kalmadan bir baktım arkadaşı geldi o daha beterini yaptı. Almış eline bir poşet çöpü dereye sallayıverdi. Poşet açılınca bir kısmı suyla aktı gitti ama durgun olan taraftakiler kaldı. Artıklar, naylonlar neler çıkmadı ki içinden. Ki akıp gitse ne olacak naylonların kaç yılda yok olduğunu öğretmiyorlar mı bunlara? Fesupanallah dedim vrak vrak öttüm dilimizi de bilmiyorlar ki nefesimi boşa harcadım. 

          Aradan bir zaman geçti baktım çocukları salıvermişler güzel güzel oynuyorlardı sonra ellerine birşey verdiler ağızlarında çıtlatıp tükürüyorlar dereye. Suyun yüzü oldu mu envai çeşit kabuk ya sabır dedim. Ardından bayağı kalabalık oldular ellerinde birer dilim karpuz, yiyen kabuğu fırlatıyor çevreye. Dereye, meydana nereye gelirse. Hatta kabuğun biri benim ufaklığın kafaya tam isabetti de neyseki çevik bir hareketle zıplayıp yakalayıverdim. Allahtan bir dönem kalecilik yapmıştım da işime yaradı. Neyse konumuz bu değil afedersiniz. Her yer oldu karpuz kabuğu. Yahu ayıp değil mi? Burada yaşayanlara ev sahiplerine yazık değil mi? Ne var çöpünüzü bir yere toplayıp giderken çöpe atsanız doğa hepimizin. Ama çocuklara mana bulmadım. Yetişkinler alacak dizinin dibine bak evladım böyle böyle diyecek örnek olacak. 

          Bir ara baktım karınca ahbaplar,  kuş kardeşler ver yansın ediyor dedim ne oluyor? Bir de baksam karınca yuvasının üzerine kurulacaklar diye yuvalarını bozup süpürüyorlar. Az öte git adam kimi kimin evinden kovuyorsun diyeceğim kavga çıkacak vrak vrak anlatayım dedim umursamadı. Gitti bu kez ağacın dallarını kesiyor ileriye gölgelik yapacak kuşları yerinden etmiş kuşlar yazık çığlık çığlık içim gitti. Otur İşte ağacın altına al sana gölge. Garibimin dallarına, kuşların mekanına ne ilişiyorsun? Öterim öterim elimden bir şey gelmez çıldıracağım.

          Sonra gözüm pos bıyıklı adama doğru kaydı koca kollarıyla mangalı söndüreceğim diye olan kömürü dereye boşaltmaz mı? Ölür müsün öldürür müsün? Az kalsın bizim yan komşunun yavruları göçük altında kalacaktı neyse fark edip kaçmışlar. Hadi canları kurtuldu. Ya dere? Ya onun canı? 

         Ardından bir gürültü bir ses Allahım kulakları sağır edecek bir uzattım kafayı almışlar tüfeği avlanıyorlar. Yazık tüm bölge halkının yüreği ağzına geldi onlar eğlenecek,  spor yapacak diye millet canından olacak.. Bu ne merhametsizlik? Bu ne vicdansızlık? Ah o sırada bizim tilkiler koşup yetişemedi ki onlar da tüfeklileri avlasın. Ama yoook onlar yaparken spor bizimkiler spor yapsa “Vahşi hayvanlar saldırdı

          Biliyorum şiştiniz bende öyle. Artık bir an önce gitsinler diye hepimiz dua ediyoruz. Misafir de ne kafir. Giderken yiyecek kabuklarını, Biten içecek kutularını da etrafta görünce bana fenalık geldi bizim mis gibi doğal yaşam alanımızı bildiğin çöplüğe çevirmediler mi? İllallah dedim. Bazıları istisna çok iyi misafirlerimiz de var ama genelde havalar açtı mı böyle. Bereket versin bir kaç abla geçerken çığlığı kopardı da tartışma büyüyordu neyse tırsıp son çöpleri topladılar. Tabi bu anlattıklarım kadar anlatmadıklarım var. Yani eksiği var fazlası yok. Başınızı ağrıtmamak için kısa kestim en önemli konulara değindim.

          Durum bundan ibaret şimdi dikkat çekmek için sesimizi duyurmak için kapı kapı gezeceğim. Halbuki bu güzelim doğa, çevre hepimizin. Ne olur sanki biraz dikkat etseler yol yordam bilseler hepimiz ağacıyla, suyuyla, insanıyla, hayvanıyla mutlu mesut yaşasak? Çok mu zor anlamıyorum ki. Sesimi duyanlara ve zaten öyle davrananlara selam olsun. Diğerleri mi? Baktım duymuyorlar mı? Anlamıyorlar mı? Hanıma da söyledim arkadaşlara da, pılımızı pırtımızı atıp bavula gideceğiz buralardan. Merhametsiz,  kıymet bilmeyen insanların olmadığı çok uzak diyarlara. Kim bilir belki orada huzur vardır göz göre göre de ömrümüzden çalmalarına izin veremeyiz ki. Kendi gelecek nesillerini düşünmeyen bizi mi düşünecek diye sormadan edemiyorum. Ben bir feryat edeyim de bir içimi dökeyim de olmazsa başımızın çaresine bakacağız artık. Haydi ben kaçtım. Bir kaç randevum daha var oralarda da anlatacağım. Siz de kalın sağlıcakla iyilikle, güzellikle, merhametle, dostlukla...

SİBEL YILMAZ

 

 

 
Toplam blog
: 145
: 716
Kayıt tarihi
: 22.02.18
 
 

1978 Bursa doğumlu. Kelimelerin Dansı ve Kırmızı Vosvos kitaplarının yazanı. Eşi ve kızları olmaz..