Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '13

 
Kategori
Siyaset
 

Kürt ırkçılığının son çırpınışları

Kürt ırkçılığının son çırpınışları
 

Amerika'nın "özgürlük savaşçısı"!


Kürt etnik ırkçıları, Türkiye Cumhuriyeti’nin diplomatik pasaportlarını kullanarak Amerika’da Amerikan hükümetinden yardım dileniyor.

Sadece bu bile Kürdistan hayalinin anlamsızlığını göstermek açısından önemli.

Öncelikle Amerikan hükümetiyle görüşmelerinin meşruiyeti, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından ve bu vatandaşlıktan kaynaklanan vekillik haklarından kaynaklanıyor. Yani hem Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyıp hem de kendilerini ayrı bir hükümet temsilcisi olarak göstermeleri BDPli siyasetçilerin ciddiyetlerine daha da kötüsü siyasi namuslarına gölge düşürüyor.

Şu aşamada Kürt kökenli yurttaşlarımızın, bu davranıştaki ahlâkî çelişkiyi görüp görmedikleri önemlidir.

Sürekli ezildiklerini, inkâr edildiklerini söyleyen Kürt etnik ırkçıları, bunu, Türk hukuk birliğinin kendilerine sağladığı ifade hürriyeti sayesinde yapıyorlar.

Kürt etnik siyaseti, ulusal bir temele dayanmadığını, yabancı güçlerin piyonu ve kuklası olduğunu son ABD seyahatinde gösterdi. Bunu da Seyit Rıza, Şeyh Sait gibi kuklaları benimsediğini söyleyerek yaptı. Yani kendine göre “şecaat arz ederken sirkatini söyledi…”

Kürt etnik ırkçılığı, şu anda Türk düşmanı, ümmetçi bir iktidarın, devlet otoritemizde yarattığı geçici zaaftan yararlanıyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin içinde bulunduğu bu geçici zaaf, Ortadoğu’da ulusal birliklerin Kürt etnik ırkçılığına karşı korunması noktasında da bir  zaaaf yaratıyor. Böylece İran’ın, Irak’ın ve Suriye’nin Kürt etnik terörü ile bölünmesi riskini beraberinde getiriyor. Eğer bugün gerçekten Türk bilincine sahip ulusal bir hükümetimiz olsa yapacağı ilk şey herhalde Kürt etnik ırkçılığı ile tehdit edilen ülkeler arasında etnik teröre karşı bir işbirliği başlatmak olurdu.

Türkiye’deki PKK yandaşı etnik ırkçılar, mevcut iktidarın Türk Milleti nazarında  ne kadar itibar kaybettiğinin farkında. Dolayısıyla bu iktidarın Türk adını  yok etmek için sınırlı bir zamanının kaldığını da biliyor.

Etnik ırkçılık, milletten aldığı yetkiyi, millete karşı istismar eden bir iktidarı yıpratmadan, yırtmadan kullanabilmek için de şimdilik terör kartını cebinde tutuyor. “Bir yıldır şehit haberi gelmiyor!” palavrasının aslı budur.

Etnik ırkçılar, kendileri ile aynı amaca sahip bir hükümeti bir daha bulamayacaklarının farkındalar.

Hal böyle olunca Türk Milleti’nin egemenlik hakkını başka  milletler nezdinde tartışmaya açmaya çalışıyorlar.

Bir egemenlik iddiasının tek yolu ve bedeli vardır: Kan!

Eğer Kürt etnik ırkçılığı, Kürt  kökenli yurttaşlarımızı topyekûn bir iç savaşa çekemez ve bu savaşı da kazanamazsa  bu topraklarda Türk millî egemenliğini paylaşamayacağını biliyor. Kürt kökenli Türklerin de tamamının kendisini desteklemediğini görüyor. Bundan dolayı da Amerikan himmetini dilenerek “el eliyle gerdeğe girmeye kalkıyor.

Kürt etnik ırkçılığı, Türk Milleti’nin egemenliğini yeniden ele aldığını görerek telâşlanıyor. Bir Kürt-Türk etnik iç savaşının ülkeyi kana boğacağını, üstelik de bunun, Kürt etnikçiliği  için geri dönüşsüz biçimde bir dışlanma ve yenilgi olacağını da biliyor.

Kürt etnik ırkçılığı zaten olmayan meşruiyetini, kendi vatandaşlık bağlılığını başka ülkelerin himmetine, insafına terk ederek iyice kaybediyor. Meşruiyetin kaynağının millet egemenliği ve rızası olduğunu  inkâr ederek başka milletlerden meşruiyet talep ediyor.

Bu, BDP başkanının bahsettiği hainler tarafından denendi ve  sadece  onların değil, yardım dilendikleri yabancı hamilerinin de yenilgisi ile sonuçlandı.

Bugün kazanacaklarını sanmalarının tek sebebi,  Türk düşmanlığının geçici  iktidarıdır. Oysa iktidarlar geçici, uluslar kalıcıdır.

Türk Ulusu demokrasi  suiistimali ile kapanan egemenlik yolunu kanı ve canı pahasına açmak tecrübesine ve iradesine sahiptir.  Tarih yazılıp bitmemiştir ve tarihi taşeronlar değil, uluslar yazar.

 
Toplam blog
: 153
: 503
Kayıt tarihi
: 11.02.11
 
 

Eczacıyım, memlekete meraklıyım.....