Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '08

 
Kategori
Tarih
 

Kürt sorunu ve Musul meselesi

Kürt sorunu, Musul meselesi ile ilişkilendirilebilir mi?

Bence ilişkilendirilebilir.

Aktütün baskını ile ilgili olarak yazdığım ilk bloğumda, bu baskının dolayısıyla Kürt sorunun altında yatan gerçek nedeni ABD ile ilişkilendirmiş ve bunu da, ABD'nin desteği ile kurulması düşünülen Büyük Kürdistan Devleti için söylenen sözlerle kanıtlamaya çalışmıştım.

Şimdi biraz daha geriye gidip Kürt sorununu, Lozan'da tartşılan Musul meselesi ile ilişkilendirmeye çalışacağım.

Lozan Konferansı'nda, İngilizlerin Musul'a yönelik istekleri karşısında, Türk tarafı, Musul ve çevresinde kurulacak bir Kürt Devleti'ne, güvenlik açısından karşı olduğunu açıkça dile getiremiyordu.

Yalnızca Türk-Kürt kardeşliğini öne sürüyor ve Kürtlerle Türklerin ayrılmaz birlikteliğine değinerek Musul'un bizde kalması gerektiğini savunuyordu. İngiltere ise, bunun tam aksini söylüyor; Türk ve Kürtlerin ayrı ırklardan geldiğini ileri sürüyordu.

Oysaki, sorun sosyolojik olmaktan öte tamamen bir güvenlik sorunu idi. Nedeni de şuydu:

Türkiye'de, Kürtler'in de yaşadığı topraklar, Kürtler'in çoğunlukta bulunduğu Musul Vilayeti (Musul+Kerkük+Süleymaniye = Bugünkü Kuzey Irak), Türkiye'den koparıldığı takdirde tam bir güvenlikten yoksun kalabilirdi. Çünkü, Musul Irak'a bırakıldığı takdirde, İngiltere'nin, ilerde Musul'daki Kürtlere özerklik verilmesini istemesi halinde Türkiye'deki Kürtler için de aynı istekler ortaya sürülebilirdi.

Bu konudaki ilk bloğumda da belirttiğimi gibi, Amerika'nın isteği ile Sevr Antlaşması'na bu isteği kolaylaştıracak maddeler konmuştu. (Bu maddeleri, çok daha önceleri yazdığım bir blogda açıklamıştım. Sayfama bu konuda yazdığım bütün blogları önerdim.)

Lozan Konferansı süreci içinde, Büyük Millet Meclisi'nde de hararetli tartışmalar yapılıyor ve pek çok milletvekili, Kürdistan tehlikesine değinerek, ne olursa olsun Musul'un elde edilmesi konusunda Hükümeti sıkıştırıyorlardı. (Zamanı gelince, Musul'un elde edilmesi konusunda kaçan fırsatları konu eden bir blog da yazabilirim)

Meclis'te, bu konuda yapılan tartışmalarda, bazı milletvekilleri, "Kürdistancılar'ın, Ermeniler ile birleşerek ülkeyi arkadan vurabileceklerini" de ileri sürüyorlardı.

Sevgili Blog arkadaşlarım, Musul konusunda 2000 yılında yazdığım bir kitapta, yukarıdaki saptama ile ilgili olarak olarak şu dipnotu yazmıştım :

"Lozan sürecinde Meclis'te konuşulanlar doğru çıkmıştır. 1980'li yıllarda Kuzey Irak ve ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgesinde yaşanan PKK kaynaklı bölücü faaliyetler, daha sonra -kısa bir durgunluk döneminin ardından- Ermenistan bölgesine de kaydırılmış ve PKK-Ermeni işbirliği ile aynı hareketler Doğu Anadolu'da görülmüştür. Ayrıca bugün Kuzey Irak'ta % 90 oranında oluşumunu tamamlamış bir Kürt Devleti (Güney Kürdistan) tanınmak için Saddam Hüseyin'in ölmesi ya da iktidardan uzaklaştırılmasını beklemektadir. Musul kazanılmış olsaydı, bunlar olur muydu acaba?"

Sekiz yıl önce yaptığım bu değerlendirmeden, Körfez Savaşı'nın asıl nedeninin de ne olduğu anlaşılmıyor mu?

Görüldüğü gibi, Musul'un elden çıkmasının, ülkenin başına bir Kürdistan tehlikesini çıkarabileceği, günümüze göre 86 yıl öncesinden belliydi ve son 30 yıldır da bu tehlikenin ortadan kaldırılması için can verip kan akıtıyoruz; ama gelinen nokta da gözler önünde.

Sonuç: "Sebeb-sonuç ilişkisi", diğer bilim dallarında olduğu gibi tarihi ve siyasi olaylar için de geçerlidir. Günümüzde meydana gelen siyasi ve tarihsel olayları, hemen duygusallığa kapılarak, gerçek nedeninden uzak tutmak doğru değildir.

Sık sık söylediğim bir hususu tekrar tekrarlamak istiyorum: "Günümüzü iyi anlayabilmek için geçmişi bilmemiz; geleceğe yönelik doğru önerilerde bulunmak ve gerçekçi planlar yapabilmek için de günümüzü iyi anlamak gerekir" diye düşünüyorum.

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..