Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '12

 
Kategori
Mizah
 

Kürtaj'da sakınca ne? (Kısım II)

Kürtaj'da sakınca ne? (Kısım II)
 

Kıraathanedeki arkadaşlarımız gündemdeki en önemli madde olan “Kürtaj” meselesini tartışmaya oturdular bile. Şimdilik meseleyi iki grup halinde kendi aralarında tartışıyorlardı. Daha sonra kıraathanenin dip köşesindeki büyük masanın çevresine toplandılar ve  esas münazara başladı. Hadi bakalım biz de masaya yanaşalım; görelim bakalım neler söylerler:

Hakkı Bey : “Hoş geldiniz arkadaşlar... Şimdi artık … Nerede kalmıştık. Haa.. Kürtaj meselesinde.. Biliyorsunuz arkadaşlar bu gibi meselelerde vatandaş olarak devlete, millete yardımcı olmak üzere; buradaki  hazurun önünde meseleyi ilimsel olarak tartışacağız ve sonuçlar; hükümete  kahveci Ahmet tarafından bizzat tellenecektir. İnşallah onlar da bizim söylediklerimizi kaale alırlar ve gidişatı düzenlerler.

Recai : “Abi itiraz ediyorum. Biz burada meseleyi ilmi değil, bilimsel olarak tartışıyoruz. İlim artık Üniversitede fakat bilim her yerde… Onun için bilimsel olarak tartışmayı öneriyorum…”

Hakkı :  “Hadi ordan deli oğlan ; ilim ne, bilim ne; her ikisi de aynı değil mi?”

Recai : “Aynı olur mu abi..?”

Hazırun: “Tamam . Yetişir.. Kapat çeneni artık…”

Abdulkadir : “Nerede kalmıştık? Galiba en son bir arkadaş, bütün prezervatiflerin yasaklanmasını ve prezervatif fabrikalarının top atmasını önermişti. Böylece erkekler korunmaktan vazgeçecekler ve daha bol bol çocuğa sahip olabilecektik. Ama oradan zırıltı yapan bir arkadaşımız; böyle bir karar alamıyacağımızı; aldığımız takdirde bütün prezervatif fabrikalarının aleyhimize dava açacaklarını ve eczanelerin elindeki milyonlarca prezervatifin de ellerinde kalacaklarından; üstelik onların da dava açacağını söyleyerek bizi ikaz etmişti.. Şimdi bu noktadan ilerleyelim.. Başka başka öneriler..? “

Abdulrezzak : “Aslında işe belki de kadınlardan başlamalıyız. Böylesi daha bilimsel olur. Sözgelimi kadınların kullandığı “Doğum kontrol hapları…” Hepsi baş belası.. Neredeyse milletin zürriyetini kurutacak be… Doğum artış hızımız %8’den %5 ‘e düşmüş.. Bu gidişle sonumuz felaket. Gelecek yıl %3, ondan sonra yüzde sıfır… Sonra da Rusya’dan adam getirt, fabrikalarında çalıştırmak için… Doğum kontrol haplarının sonuçlarını görüyor musunuz… Bence yasaklanmalı. Maazallah.. Maaazaallah.. Zürriyetimizi kurutuyor…"

Rıfkı : “ Peki, ya kadınların kullandığı o zımbırtıya; spiral midir, nedir… O kızıl kurda ne demeli… Yolları tıkıyor arkadaşlar. Bazen de takılıyor.. Neyse, o meselenin başka yönü…Bence yasaklanmaya oradan başlanmalı. O da çok zararlı bir alet. Ve çoğalmamızı önlüyor. Çoğalmamız lazım. Bu memleket daha 250 milyon kişiyi rahat rahat besler… Yeter ki yememize dikkat edelim. Bazıları biraz fazla yiyor, arkadaşlar. Yalan mı?"

Recai : “Bırak şimdi gevezeliği; sen de hemen lafı başka yönlere çekiyorsun. Ne demek yemek? Kim yiyormuş… İnsanlar yemeden yaşarlar mı be… İnsanlar yerler, ondan sonra, karınları doyunca,  akıllarına başka bir şey gelir… Hadi bakalım onu yapmaya çalışırlar. Fakat arkadaşlar, böyle hep ayıp oluyor, herkesin önünde tartışmak… Her ayıp yorgan altında be…Öyle olmalı.  Öyle ulu orta tartışılmaz ki. Bir arkadaşımız, ne diyor oradan… Ayıp ayıp , diyor. Evet , ayıp, tabii… bizim zamanımızda böyle şeyler hazırun önünde tartışımazdı. Şimdi rezilliğin bini bir para… Yok , “Kürtaj meselesi” imiş ; yok  “sezeryanla doğummuş…” Bunlar kahvede tartışılacak meseleler mi? Bunlar ancak, üniversitede ilimsel olarak tartışılır ve ilahiyat alimleri ne diyorsa o olur. Bence sizin kafanız ermez… Ulemaya sormalı. Doğrusu budur arkadaşlar…!”

Abdulrezzak : “Arkadaşlar diyorum ki, bu mesele biraz da kadınların meselesi, bir de onlara sorsak diyorum… Çünkü tecavüze uğrayan onlar; on tane çocuk doğuran onlar; kuma olarak gelen onlar; istenmeyen gebeliklere maruz kalan onlar… Onları da kırathaneye çağırıp bir görüşsek ne olur?

Hakkı Bey : “ Abdulrezzak Bey doğru söylüyor. Onlara da danışmalı…”

Recai : “Bırak Allasen Hakkı bey bu kahvede ne zamandan beri kadınların adı var. Bütün meseleleri biz tartışırız; biz karar veririz… Öyle uzun etekle, kısa  akılla olmaz… kadınların aklı bu işe ermez. Onlar doğurmayı bilirler; anne olmayı bilirler… Gerisini biz biliriz. Allah , erkek milletini niye yaratmış… Dünyayı ve Türkiye’yi idare etsin diye… Şimdi burada isyan mı çıkarıyorsun.. Vazgeç böyle yollardan Allasen… Eski köyde yeni adetler çıkarma. Bir de kadınlar konuşmaya, bu işlere karışmaya başlarlarsa dünyanın çivisi çıkar. Anladın mı? Aklını başına devşir… Yoksa isyana teşvikten seni içeri atarlar..”

Abdulkadir : “Bu kahvede de meseleler ilmi olarak tartışılmaya başlandı; onun için ufak ufak kırmak gerekir… desenize burada da madem ki “kadının adı yok..” ; yoksa bu işin de sonu yok… biz erkek milleti zaten her şeyi boşu boşuna tartışırız … Sonra bir çuval inciri .ok ederiz. Hadi bana eyvallah. Ama sonuçtan haberdar ederseniz memnun olurum.. Bir şey çıkmaz ya… Hadi hadi yine gündemi değiştirdiniz…Helal olsun. Peki, şu Uludere meselesi ne oldu ha. Yine gargaraya getirdiniz. Hadi cevap  verin bakalım…”

Hakkı Bey :” Şurada aklı başında bir tek adam vardı. O da Kıraathaneyi terk ederek politikacı olmaya karar verdi. Haydi hayırlısı . Bundan böyle ne söylerseniz söyleyin artık durumu kalbi kırık kadınlara anlatamazsınız. Ne yapacaklar yani, “Kürtaj” yaptırdıkları için tutup bir de içeri mi atacaklar. Yasak… Neyi yasaklıyorsun? Aslında erkeklerin hatasını… Ama sonunda çekin kim? Kadınlar… Bir de içeri atalım da çektikleri kademeli olsun. Ben tartışmamızı buruda sonlandırıyorum. Arkadaşlar mesele muallaktadır. Haydi herkese iyi akşamlar.

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..