- Kategori
- Bebek - Çocuk
Kürtaj

Anne,babası izin vermeseydi eğer, bu dünya tatlısı da aramızda olmayacaktı. Farkında mısınız? bilmem
Bugün hassas bir konuda fikirlerimi, duygularımı, önce insan, sonra erkek gözüyle " kürtaj" konusuna bakışımı paylaşıcam izin verirsen seninle, güzel okuyucum.
Önce vicdani yönüyle konuya girmek istiyorum: Ana rahmine düştüğü andan itibaren, 1 günlük bile olsa, cenin can taşır benim gözümde. Tıp otoriteleri bir ceninin tam teşekkülü bir canlıya dönüşmesi için, gereken süreyi 3 ay olarak ifade etse de, ben bu konuda çok daha katı olduğumu belirtmek zorundayım.
Çünkü söz konusu olan can, söz konusu olan insan... Üstelik o canın can olabilmesi, yaşayabilmesi için söz hakkı da yok ne yazık ki. Sistem gereği, kaderi sizin iki dudağınızın arasında. "Ol" derseniz oluyor bebecik; "Öl" derseniz ölüyor malesef.
İnsana armağan edilen ve en temel hakkı olan şey yaşama hakkı oysa. Hiçkimsenin, doğacak bebeğin ana babasının bile, anne ya da çocuğun yaşamsal bir tehlikesi yoksa eğer; gebeliği sonlandırma hakkı olduğuna inanmıyorum.
Ha masum bir insanı sorgusuz, sualsiz cadde ortasında üzerine kurşun yağdırarak öldürmüşsün. Ha kaderi sana bağlı bir çocuğun yaşamına bile isteye son vermişsin. İkisi de tam anlamıyla cinayet benim gözümde. Ve ben bir cinayetten yana olmayı ne insani bulurum. Ne zerrece taraftar olurum bu vebali sonsuz olan yanlışa.
Bazıları cehaletten, bazıları bilinçli olarak yanlış yönlendirilmekten, bazıları "çocuğun kendi özgürlüklerini sınırlayacağı" gibi insafsızca bencilliğinden bazılarıysa ana babalığa henüz hazır olmadığı düşüncesiyle kürtaj yolunu, yöntemini uygun bulabiliyor kendi yaşamları için.
Ben insanların "çocuk istememe" düşüncesine, tercihine %100 saygılıyım. Çocuğun olmaması için eşler, çiftler her türlü doğal ya da ilaç destekli korunma tedbiri alabilirler elbette; kendi dilediklerince.
Ama benim bildiğim, en iyi korunma yönteminde bile başarı oranı %98. Hiçbir korunma yöntemi % 100 başarı vadetmiyor tıbbın bunca olağanüstü gelişmişliğine rağmen. Ve de uygulanan korunma yöntemlerinin bazılarının sağlık üzerinde olumsuz etkileri ve bazı yöntemlerin korunma uygulaması sonlandığı andan itibaren gebelik ihtimalini çok daha yükselttiği bilimsel açıdan da ispatlanmış durumda ne yazık ki.
Bu konuda öncelikli söz hakkı psikolojik, duygusal ve sağlık yönünden elbette ki kadınlarda. Kadınlarımızda. Ama bir erkek de olsam, ben, önce insanım. Ve yıllardır üzerinde düşünerek çok net bir karara vardığım, vicdani sorumluluğu çok üst düzeyde bir konuda, "kürtaj" konusunda düşüncelerimi kamuoyuyla paylaşmaya karar verdim.
Meselenin manevi ve dini yönüne hiç değinmiycem. Çünkü dini konularda hekesin kendi sorumluluğuna sahip olduğuna ve herkesin kendi hesabını kendi adına sonuna kadar vereceğine inananlardanım.
Ancak, yaratıcı tarafından ona bahşedilmiş en kutsal hak olan, doğum ve insan neslinin devamı görev ve şerefinden hangi kadın? hangi anne adayı? neden kaçar? Bunu anlamakta bir insan ve bir erkek olarak çok ciddi bir idrak sorunum var.
Üstelik, anne olan bir kadınla olmayan bir kadın arasında gözlemlediğim duygusal farklılıklar bu kadar bariz bir şekilde gözümün önündeyken... Ve binlerce kadının sırf anne olmak için katlandıkları ezayı, cefayı bu kadar net görürken algılarken, anne ya da baba adayının, kendinden, kanından, canından olan bir canlıdan - sağlık gerekçesi hariç- vazgeçmesini fazlasıyla insafsız, fazlasıyla bencil, insanlık ötesi vicdansız bulmaktayım.
Dediğim gibi " çocuk sahibi olmama" fikri, tercihi, kararı ayrı bir şey; dünyaya gelecek bir canı; kendi içinde boğmak, sonlandırmak ayrı bir şey. Bu durumu felsefi olarak da vicdani olarak da kabul etmem mümkün değil. En azından kendi iç dünyamda.