Kürtlere göre AKP "the end" mi?

28 Aralık 2011 günü Roboski’de 34 yoksul ve masum Kürt köylünün katledilmesi sanırım 2002’den beri Türkiye siyasi yaşamının gelmiş - geçmiş en güçlü iktidarlarından olan AKP için özellikle Kürt illerinde bu kadim ve güçlü vizyonun, o çökmez, yıkılmaz sanılan kudret duvarında çatlamalar, çökmeler meydana getirdiğini ve bunun artık herkesin kabul ettiği bir realite olduğunu bilmeyen yok gibi.

Roboskiden sonra güç ve iktidar erkinde ortaya çıkan ölüm sessizliğinin sonradan büyük bir girdaba dönüşüp bu sessizliğe gömülenleri içine çekip yutacağını o günlerde kestirmek kuşkusuz çok imkânsız ve zor bir şey değildi.

Hâlihazırda AKP iktidarının Roboski faciası ile başlayıp, BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması adına harcanan yoğun mesai ile en doruk noktaya çıkarak, ardından gerek Başbakan’ın ve gerekse onun gücünden nemalanmak isteyen demode politikacıların söylem ve demeçleri ile çığırından çıkan bu süreç  artık denilebilir ki Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde iktidar partisi için sonun başlangıcının ilk sinyali gibi görünüyor, yani eski Amerika filmlerinde film bittikten sonra ekrana düşen: “THE END” yani “son”  yazısını anımsatıyor.

Dokunulmazlıklar ile iyice alevlenen Kürt meselesi  iktidar partidsinde belikli bir telaşa yol açmış durumda öyle olmalı ki; başbakan bu mevzu ekseninde  kendi partisi içindeki Kürt vekil ve bir kısım belediye başkanları ile istişare toplantıları yapıp hem Roboski ve hem de dokunulmazlıklar konusunda yükselen aykırı sesleri bastırmak adına gösterdiği çabanın kamuoyuna yansıması ve özellikle partisinin Diyarbakır il başkanı Halit Advan’ın: ”şayet BDP’lilerin dokunulmazlıkları kaldırılırsa bunun mağdur duruma düşecek BDP’ye yarayacağını ve dindar Kürtlerin bu partiye doğru kayabileceği…” yönündeki demeci ile söz ettiğimiz telaş ve panik havasının oranı hakkında bize sanırım yeterli ip ucu veriyor ki Diyarbakır il başkanının bu demecinden sonra sonra deyim yerinde ise APK’de adeta kıyamet koptu ve Halit Avdan başbakanın hışmına uğrayıp görevden el çektirildi.

Görünen o ki Başbakan Habur sonrasından itibaren Kürt sorununa dair kullanmaya başladığı sert söylem ve duruşundan asla vazgeçmeyecek gibi.

Ne tuhaftır ki bir yandan darbecileri, karanlık dönemleri yargılayıp işlenmiş cinayetlerin hesabını sormak adına komisyonlar kuran, mahkemelerin kapılarını açan iktidar partisi nedense  Kürt meselesi ve Kürtler adına aynı hoşgörü ve esnekliği gösterme cesaretini kendinde bulamıyor, aynı güçlü refleksi ortaya koyamıyor.

Ama bilinmelidir ki  AKP iktidarı Roboski mevzusunu aydınlığa kavuşturmadıkça ve özellikle Kürt sorununda MHP’nin değirmenine su taşıdıkça kendi kendini yiyip bitirecek ve görünen o ki Kürtler nezdinde giderek kan kaybetmeye devam edecek gibi, bizden söylemesi.