Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '15

 
Kategori
Tarih
 

Kurtuluş Savaşı Kahramanı, Lozan'ın Mimarı İnönü

Kurtuluş Savaşı Kahramanı, Lozan'ın Mimarı İnönü
 

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranların başında geleni ve Kurtuluş Savaşı Kahramanı, Lozan’ın Mimarı İsmet İnönü

İsmet İnönü’ye “kahpe” diyen Tülay Babuşçu, yeniden milletvekili seçilmeyi, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Cumhuriyet’i kuranların başında gelen İnönü’ye hakarette görüyor.

Cumhuriyetin "reklam arası" olduğu tweeti ile büyük tepki çeken AK Parti Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşçu bu kez İsmet İnönü'ye kahpe diyen bir mesajı takipçileriyle paylaştı. Tepkiler üzerine bu twiti 1 saat sonra silen Babuşçu, TBMM kürsüsünden özür diledi A+ A-.26.02.2015

Bu Cumhuriyet, Kurtuluş Savaşı kahramanlarının üstün çabalarıyla kurulmuş; kendilerinden sonra gelen kuşaklara emanet edilmiştir. Ne yazık ki Cumhuriyet’in kıymetini bilmeyenler, tarih bilincinden yoksunlar, İnönü gibi bir Kurtuluş Savaşı kahramana, Lozan’ın mimarına, milletvekilliği zırhına bürünerek  “kahpe” diyecek kadar kendinden geçmiştir.

Twitter’ da ‘başkan RTE’ isimli kullanıcının ‘Bizans Dostu Kahpe İsmet İnönü’ yazılan bu başlığın altına ise şu ifadelere yer verildi: "Lozan Barış Antlaşası madde 129: Türk hükümetince Anzak (Arıburnu) bölgesindeki toprak parçaları İngiliz İmparatorluğuna bırakılacaktır... Evet, uğruna 253 bin şehit verdiğimiz Arıburnu İsmet İnönü tarafından İngiltere toprağı haline getirilmiştir. Gelibolu Arıburnu sahilinde Türk devleti asker bulunduramaz, hiçbir şey inşa edemez. İnanmayan Geziciler, ulusalcılar, CHP ’liler Lozan Antlaşmasının 129. maddesini okusun da Lozan’ın başarı mı yoksa hezimet mi olduğunu öğrensin. Cumhuriyetin lider sultası Lozan’da; Suriye, Mısır, Irak, Filistin, Kudüs, Yemen, Cezayir, Libya, 12 Adalar ve Balkanları verip geldi."

Bunları diyenlerin bu ülkenin kurtuluşunda, Cumhuriyet’in kuruluşunda en küçük katkıları yoktur; çünkü onlar daha dünyada yoklardı. Bunlar, hazıra konmuşlar; ama Cumhuriyeti ve Cumhuriyet kahramanlarını da yermekten geri kalmamaktadırlar.

. Cumhuriyetin lider sultası Lozan’da; Suriye, Mısır, Irak, Filistin, Kudüs, Yemen, Cezayir, Libya, 12 Adalar ve Balkanları verip geldi diyenler, Musul Elçiliğini, Süleyman Şah Türbesini IŞİD’ teslim etmişlerdir. Bunlar, İnönü’nün yerinde olsalardı; Sevr Antlaşması’nın kararlarına boyun eğerek Ankara çevresindeki bir avuç toprak parçasıyla yetinip çıkarlarına bakarlardı.

Osmanlı  Dönemi’nin fo­toğ­ra­fı şöy­le:

Ka­nu­ni dö­ne­min­de­ki dev­let, 300 yıl ge­ri­de kal­mış. Kaç za­man­dır ya­rı sö­mür­ge ha­lin­de, güç­süz bir dev­let söz ko­nu­su. İda­ri, eko­no­mik, ma­li ve hu­ku­ki ka­pi­tü­las­yon­lar sü­rü­yor. Halk yurt­taş de­ğil, pa­di­şa­hın ku­lu. İl­kel bir ta­rım top­lu­mu, if­las et­miş bir ma­li­ye. Bü­yük bir dış borç, ya­rı ölü bir eko­no­mi. Cı­lız, kü­çük bir sa­na­yi. Ağır sa­na­yi ne­re­dey­se sı­fır. Ki­şi ba­şı­na dü­şen mil­li ge­lir, sa­de­ce 4 li­ra. Pen­ce­re ca­mı bi­le it­hal edi­lir du­rum­da. Şe­ker de it­hal edi­li­yor. Ana­do­lu buğ­da­yı İs­tan­bu­l’­a ta­şı­na­ma­dı­ğı için, buğ­day Rus­ya­’dan alı­nı­yor. Ül­ke­de 40 bin kö­ye kar­şı­lık ebe sa­yı­sı 200 ka­dar… 0-2 yaş gru­bu ço­cuk­lar­da ölüm ora­nı yüz­de 60. Bü­tün im­pa­ra­tor­luk­ta sa­de­ce 158 or­ta­okul ve li­se, bir ta­ne de med­re­se uzan­tı­sı bir üni­ver­si­te var. Anado­lu,  çağ­dı­şı il­kel med­re­se­le­rin elin­de. Tüm li­se­ler­de oku­yan kız öğ­ren­ci sa­yı­sı 230  (Turgut  Özakman,.Sözcü,30Eylül2013

Atatürk’ün “Benim en büyük eserim” dediği. Cumhuriyet’in sabır taşını çatlatacak bir kararlılık, olağanüstü bir savaşım ruhu ve bilinciyle kurulduğunu en iyi ortaya koyan yapıt, Nutuk’tur. Bu büyük yapıta nasıl bakacağız? Cumhuriyet ’in Bilim ve Teknoloji ekinin ikinci sayfasında Atatürk’ün şu sözü yer alır:

“Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek değerler olduğunu ileri sürmek, aklın ve bilimin gelişimini yadsımak (inkâr etmek) olur... Benim Türk ulusu için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, benim manevi mirasçılarım olurlar.

Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra onun bilim ve akıl mirasının koruyucusu, kollayıcısıdır İnönü.

Mustafa Kemal,19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Cumhuriyet’in temellerini atar.

29 Ekim 1923 Türk ulusunun yeniden varoluşudur. Cumhuriyet devriminin mimarı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Onun en yakın arkadaşı, yardımcısı da İnönü’dür. Türkiye Cumhuriyeti’nin mimarı, Samsun’a çıkarak düş evreninde oluşturduğu Cumhuriyeti ilmik ilmik dokur. Yoluna çıkan engelleri; bilimin, askeri yeteneğinin ışığında eritir, yok eder.19 Mayıs 1919’da Samsun’da bir kıvılcım çakarak, karanlıkları yırtar; Anadolu’yu aydınlatır. Bu aydınlıkta uyanır; yürür düşman üstüne eriyle, kadınıyla, kızıyla Anadolu insanı. Tutsaklıktan kurtulmanın yollarını arar. Kurtuluşa, Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal’in izinden giderek ulaşacağına inanır; çünkü Mustafa Kemal’e güvenmektedir. O,tutsak bir ulusu, bağımsızlığına kavuşturmak için emperyalizme savaş açan ilk Doğulu liderdir. Emperyalizmin olduğu yerde; nemelazımcılık, kadercilik her şeye boyun eğiş vardır. .Sivas ve Erzurum Kongreleri’nin amacı, ulusu bu felsefeden kurtarmaktır. Mustafa Kemal, tutsaklığın Türk ulusunun yapısına aykırı olduğunun bilincindedir. Anadolu insanına ulus olma bilincini aşılamaya çalışır. (Osmanlı, imparatorluktur. Uluslar vardır. Bu uluslar, imparatorun uyruğudur.)

Türk toplumu, ulus olma bilincine Cumhuriyet’le erişir.Misak-ı Milli’yle bağımsız, çağdaş bir devletin sınırları çizilir. Bu sınırlar içinde yaşayan tüm toplumlar, Cumhuriyet’in bireyleri olarak yaşamlarını sürdürür; ülkenin kalkınıp gelişmesine katkıda bulunurlar. Her birey, yasalar karşısında eşit haklara erişir. Osmanlı’nın yıkılışıyla ağalık, şeyhlik tarihe karışır. Ağalık, şeyhliklerini sürdürmek isteyenlere de fırsat verilmez; çünkü Cumhuriyet, özgürlüğe, toplumsal uyanışa, değişime de yol açmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, dünyaya kapalı bir doğu ülkesini; cumhuriyete, aydınlanmaya, uygarlığa, çağdaşlaşmaya adım adım hazırlar.

”Ama ya Atatürk’ün ve İnönü’nün büyüklüğünü anlamayan vatan kardeşlerimiz? Onların anlamaması yetişmelerinden, telkinlerden kaynaklanıyor. Böyle yetiştiriliyorlar. Oysa tarihimizi bilseler, düşünseler, kafalarına yerleştirilen önyargıları, yanlış bilgileri aşabilseler onlar da bu büyüklüğü benimseyecek, Atatürk’ün Allah’ın bir lütfu olduğunu anlayacaklar” (Özakman,2010,s.9)

Cumhuriyet Devrimin öncüsü, mimarı, uygulayıcısı olan Mustafa Kemal Atatürk ve en yakın arkadaşı İnönü’dür. Başka devrimcilerle hiç karşılaştırılamayacak bir biçim ve ölçüde, yalnız kendi ulusunun değil, tüm uygar insanlığın kalıcı sevgi ve saygısını kazanan tek büyük kişilik olarak belirmiştir. Evet,20.yüzyıla damgasını vuran devlet ve siyaset adamı, hiç kuşkusuz Mustafa Kemal Atatürk’tür”(Ozankaya,1994,s.1).

Cumhuriyete giden yolu, Kurtuluş Savaşı’nı başlatarak, O açar. İnsanca yaşamak için yapılır; İnönüler, Sakaryalar, Dumlupınarlar...2.İnönü Zaferi sonrasında Mustafa Kemal Atatürk, İnönü’ye çektiği telgrafta İnönü’nün başarısını şu sözlerle belirtir:

“Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz, istilâ altındaki bedbaht topraklarımızla beraber bütün vatan, bugün en uzak noktalarına kadar zaferinizi kutluyor. düşmanın hırs-ı istilâsı azim ve hamiyetinizin yalçın kayalarına başını çarparak hurdahaş oldu.”

30 Ağustos 1922’de mezar olur düşmana Anadolu. Mehmetçik sel olur dokuz günde Afyon’dan İzmir’e akar.İzmir’e girişimiz, zaferin çabukluğu, geniş ve kesin neticeleri itibariyle bütün dünyada büyük hayret yaratan bir psikolojik ortama rastlar. Yunanlılar, bozgundan sonra Anadolu’dan çekilme koşuluyla ateşkes için İngilizler ’e başvururlar...3Ekim 1922’de Mudanya Konferansı başlar. Konferansta İngiltere’yi General Harrington, Fransa’yı General Charpy, İtalya’yı da General Mombelli, ediyordu. Ateşkes Sözleşmesini 11 Ekim 1922 sabahı saat 6’da imza ettik.(İsmet İnönü,Lozan Antlaşması,29-46)  

Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli de Lozan’da atılır.Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923 günü imza edilir. İmza törenleri uygar bir ölçüde ve Türkiye için onurlu bir biçimde düzenlenmiş, neticelenmiştir.(ade. s.67)

Ali Naci Karacan, antlaşmanın imza törenini ‘Lozan’ adlı yapıtında şöyle anlatmaktadır:

23 Temmuz sabahı Lozan Palas’ta uyananlar bir gece içinde otelin, barış şerefine gelin gibi donatıldığını görerek şaşakaldılar.Büyük girişten holün sonundaki pencerelere, koridorlara kadar her tarafa bayraklar asılmıştı. En göze çarpan köşelere dostluk belirtisi olarak kırmızı-beyaz bir Türk armasıyla mavili beyazlı bir Yunan arması takılmıştı.

Lozan’da İngilizler karsısında direnen, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yolunu açan İnönü’dür.Tarafsız İsviçre Federal Devletinin Başkanı Monsieur Hab’ın konuşması ile açılan Konferans’ta, Lord Curzon’dan sonra söz alan İsmet Paşa (İnönü), daha ilk andan itibaren yeni Türk Devletinin İstiklâl ve hâkimiyet davasını önemle belirtmiş, “çok ıstırap çektik, çok kan akıttık, bütün medenî milletler gibi hürriyet ve istiklâl istiyoruz”1 diyerek haykırmıştı.

Mustafa Kemal,28 Ekim 1923’te bazı arkadaşlarını (Fethi Bey, İsmet Paşa, Kazım Özalp Paşa, Halit Paşa, Kamalattın Sami Paşa, Fuat Bulca, Ruşen Eşref Anaydın...)yemeğe davet eder. Yemekte,”Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz !”der.29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in bayrağı dalgalanır. Tek başına, bağımsız bu gökyüzünde. Savaştan sonra,emperyalizmin kıskacından kurtulmuş, tam bağımsız bir devlet kurulur. Bu devlet, cumhuriyet ilkeleriyle gelişir, kalkınır, yücelir… Ya şimdi!

27.02.2015,Hüseyin Başdoğan

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..