- Kategori
- Blog
Kuşlar blogdan haber getirdi...

Arada bir geliyorlar bana... Ablama sorsanız "hiç gitmiyorlar aslında ama". O yok ya yanımda, kimse bunu bilmiyor (!)
Gelirler tabii! Getirtmesinler.
Neymiş efendim! Okunmasa da olurmuş yazılarım. Okunmazsa ne olurmuş? Bakın da şimdi şu densizliğe! Ne demek "okunmazsa ne olurmuş". Sayfaya süs olsun diye değil, okunsun diye yazıyoruz... Di mi ama?
Gözlerimi devire devire, bir kaşım da havada bir bakıyorum... Hmmm! Çok korkutucu olmuşumdur mutlaka. Bir yandan da kulağımı çekiiippp, vurmak için tahta arıyorum çevremde (!).
Gülmeye başlıyorlar hainler. Çok komik gözüküyormuşum. Kızgın görünmeye çalışıyormuşum ama, tam tersine "sevimli" oluyormuşum.
Hemen en kısa zamanda "ayna karşısında "çok kızgın görünebilme talimleri" yapmalıyım.
Nereden çıktı bu "okunmasa ne olurmuş konusu"? Internete girebilmek, girsem bile MB sayfasını açabilmek için verdiğim mücadeleden. Onlar, "yazma ve okunma virüsü bulaşmamışlar" anlayamazlar tabii ki bu "iflah olmaz durumu".
Hiiiçç... Ama hiç aldırmıyorum "anlayamazların (!) tepkilerine. Burada (malüm kültür şehri St. Petersburg) o müze senin, bu katedral benim gezmekten ilk fırsat bulduğum zamanda... Önce Google'un Türkçe sayfasını açıyorum... Oradan "madamex" yazıp, kendi sayfamdan giriş yapıyorum. Çünkü "sık kullanılanlar"dan giremiyorum bir türlü. Açılmıyor inatla MB sayfası. Ben de bilgisayarı böyle kandırıyorum (!).
Yazabilirsem yazımı yazıyorum, okuyabildiğim kadar "sizlerin yazdıklarını" okuyorum.
Bu arada çok beğendiğim yazılar, düşüncemi aktarmak istediğim bloglar olduğunda... Yorum sayfasını açmak bir işkence. Açsam da yazdıklarım gitmiyor. Ya bilgisayar kilitleniyor, ya da gitmiş gibi gözüküyor... Ama gitmiyor sanırım. Çünkü daha sonra "yine binbir eziyet" açtığımda yorumlarıma rastlayamıyorum o sayfalarda. Oysa ben o yorumları, nasıl zor yazıyorum bir bilseniz.
Yazı yazdığımda da, belli bir süre sonra "gelen yorumlarıma ve tabii okunma oranıma" da bakıyorum. Daha doğrusu bakabilmek için, yine aynı mücadeleleri vermem gerekiyor. Ve tabii bu arada kendi kendime konuşuyor(muş)um farkında olmadan.
Neden kendi kendime... Çünkü muhatabım bilgisayar. Eh işte, o da cevap veremediğindeeenn... Ne oluyor? Ben orada öööyle "kendi kendime konuşuyormuş gibi" gözüküyorum. En kısa zamanda bunun konuşan bir modelini araştırmalıyım.
Yokmuş... Başıma dikilip, yazdıklarıma bakınca... Yine gülmeye başladılar nedense. "Yok" müjdesini (!) verdiler hemen. Var olmasına varmış da, daha bizler için olanı çıkmamış. Deneme aşamasındaymış. Bekleriz ne yapalım.
Bu yazıyı yazma nedenim; Buralarda sizleri unutmadım, yazılarınızı okuyorum... Yazabilirsem, yorum da yazıyorum. Ve elimden geldiğince buraları, yani "uzakları" anlatmaya çalışıyorum.
Bu arada İzmir toplantınızdan da haberim yok sanmayın (!). Çok eğlenmişsiniz çookkk... Kuşlar söyledi:)))