Kusura bakmazsın artık!

Uzunköprü yollarındayım, radyom açık, sıcakların ne kadar devam edeceğini düşünürken telefonum çaldı...

Arayan Sema Şener...

“ Aliciğim nasılsın?”

“ İyiyim Semoş sen nasılsın?”

“ İyiyim ben de... Ömer’in yanından geliyorum...”

“ Silivri’de misin?”

“ Yoo... Ömer hastanede ya oğlum!”

“ Hastanede mi?”

“ Evet...”

“ Ne oldu ki?”

“ Kalp krizi geçirdi ya!”

Öyle kaldım bir süre...

“ Ne zaman?”

“ Ameliyat oluyor bugün... Kalbe giden damarlardan üçü tıkalıymış”

&&&

Taşkın ağabeyi aradım sonra... Hastanede Ömer ağabeyin yanındaymış... Ona sordum olanı biteni, anlattı sağ olsun...

Akşamüzeri ameliyattan çıktığını, iyi olduğunu öğrendim, sevindim...

&&&

Eskiden olsa insanlar benim için; dost, arkadaş canlısı derlerdi belki ama son yıllarda çok az kişi ile görüşüyorum... O da planlı değil...

Tesadüfî karşılaşmalar, ayaküstü yarenlik, zaman varsa bir iki kadeh bir şey...

Dostluk, arkadaşlık üzerine atıp tutarken şöyle bir benzetme yapıyorum;

Gemi batmış, şansınız yaver gidip kurtulmuş, filikadasınız...

Filika küçük, taş çatlasa on kişi alıyor... Denizde yüzlerce kişi var... Hepsini birden kurtarmaya çalışsanız; dalgaların arasında siz de kaybolacaksınız?

Ne yaparsınız?

Aslında soru zor... İçinizde, onlarla beraber ben de... Diye başlayan cümleler kuranlar olacaktır... Saygı duyarım ama inan(a)mam... Can tatlı çünkü...

Hem işin kulpu da hazır... Sizin filikada onların denizde olması kader değilse ne?

Geminin batması kader değil de ne?

Neyse, denizde olanları tanıyorsanız; sevginizin, samimiyetinizin ölçüsüne göre filikaya alır, kurtarırsınız değil mi?

Hepsi on kişi...

Geride kalanlar için üzülmekten başka yapabileceğiniz bir şey var mı?

Yok!

Hoş kurtardıklarınızın içinde Benjamin Guggenheim gibi bir adam varsa, yerini hiç tanımadığı bir kadına verirse ( bakınız Ertuğrul Özkök’ün 18 Ağustostaki yazısı) ona bir şey diyemem...

&&&

Nasıl diyor Livaneli şarkısında;

“ Çığlık çığlığa yarı geceler kardeşin duymaz eloğlu duyar...”

Ömer ağabey benim küçük filikadaki adamlardan birisin lakin düzen böyle demek!

Kardeşin duymadı be ağabey...

Kusura bakmazsın artık!