Kutsal Kâse ve Çarmıhın Çivileri, İstanbul Çemberlitaş'ın Altında mı?

Topkapı Şifresi kitabımı yazdığım dönemde, İstanbul, Sultanahmet Meydanı, Çemberlitaş'ın, Yılanlıtaş ve eski Konstantin Meydanı olarak bilinen tarihi yerleri de incelemiş birçok şey bulmuştum.

Latin işgalinde yani Haçlı Seferlerinde yerle bir edilen bu muhteşem şehirden önemli ne varsa götürmüşlerdi ama bazılarını almamışlardı. Nedeni bilmediklerinden kaynaklanıyordu.

Çemberlitaş’tan söz edeceğim sizlere ve Hazreti İsa’dan!

Doğu Roma İmparatoru Konstantin, 330 yılında kendisine burasını başkent yapmış.

Çemberli taşı diktirtmiş.

Üzerine de kendi heykelini koydurtmuş.

İmparator’un annesi Helen;

(Ayasofya’da Gece Buluşması kitabımda uzun uzadıya söz etmiştim. Aslında her iki kitapta da birbirini tamamlayan yerler var)

Çok dindar biriymiş.

Kudüs’e gitmiş, orada muhafaza edilen Hazreti İsa’nın çarmıha gerildiğinde ellerine ve ayaklarına çakılan çivileri, haç parçasını getirmiş.

Hazreti İsa’nın son akşam yemeğinde kullandığı Kutsal Kâse ve Hazreti Musa’nın asasının da olduğu söyleniyormuş.

Bu emanetleri imparatorun heykelinin içine gizlemişler.

Heykel dile kolay tam 700 sene burada kalmış.

Kimilerine göre depremde, kimilerine göre de kuvvetli fırtınada yere düşmüş ve parçalanmış.

Bu defa, sütunun tepesine som altından bir haç yerleştirmişler.

Fakat heykelden çıkan kutsal emanetler var.

Bunları ne yapacaklar?

Bir karar vermişler.

Taşın altını kazıp bir hücre yapmışlar ve bu kutsal emanetleri burada saklamışlar.

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettiğinde haçı indirtmiş.

Kutsal emanetlere dokundurtmamış.

Kitaplarımı yazarken bu konuyla ilgili o kadar çok bilgi topladım ki!

Eğer doğruysa hala o kutsal emanetler orada duruyor.

Yâda asırlar onları yok etmeye yetti.

İstanbul denilince öyle bir defada tamam oldu denilemez.

Orası dünyanın göz bebeğidir.

Büyük hazinelerin saklı olduğu, muhteşem tarihin izleri elbette olacak.

Kutsanmış bir şehirdir orası.

Benim İstanbul’um dünyanın en gizemli şehridir.

Nazan Şara Şatana