Kuzu kuzu me me!

Kuzu gibi olmak…

Kuzu gibi yapmak…

Kuzu kesilmek, kuzuya dönmek…

Analı kuzu, kınalı kuzu

Anaların körpe kuzusu…

     Aileden, çevreden ve okuldan başlayarak kuzu gibi bir nesil yetiştirmek ülkemizdeki eğitim sisteminin bir amacı gibidir. Eti senin, kemiği benim diyerek aileler çocuklarını kur-an kurslarına ve okullara gönderiyorlar…

Çocuklar doğaları gereği, hareketli, cıvıl cıvıl, tepkili, itirazcı, karşı koyucudurlar…

Kur-an Kursları ve eğitim sistemi çocukların bu doğal özelliklerini yok etmeyi amaçlıyor. Çocukları muma çeviriyorlar kısacası kuzu gibi yapıyorlar…

Kuzu gibi çocuk prototipi oluşturuluyor. Bu tip çocuklar, boyun eğen, sesini çıkarmayan, itiraz etmeyen, hakkını aramayan, otoriteye itaat eden çocuktur. Dayak yese bile sesini çıkarmayan, aç susuz kalsa da açlığını belli etmeyen, dur deyince duran, gel diyince gelen çocuklar bu prototipe uyuyor.

     Özellikle bu prototipe uyan çocuklarımız fiziksel , psikolojik ve cinsel yönden baskılara uğruyorlar. Basına, sosyal medyaya yansıyanlar olanların ancak on binde biridir…

Çocuklara kur-an kurslarında anlamını bilmedikleri ve hiçbir zamanda bilemeyecekleri semboller, kavramlar ve ritüeller zorla şiddetle baskıyla ezberletiliyor… Bu baskı ve zulüm karşısında çocuklar kuzuların sessizliği gibi sessizliğe gömülüyorlar… Böylece yapılan eğitim amacına ulaşmış oluyor…”Kuzu gibi oldu maşallah” deniliyor.

     Neticede etkin değil edilgen bir nesil yetiştirilmeye çalışılıyor. Kuzular büyünce koyun oluyor. Koyunlara da bir çoban gerekiyor. Çobanlar da keyfine göre koyunları güdüyor. Kavgasız, muhalefetsiz, itaate uygun bir sistem kuruluyor!

     Sevgili okurlarım bu yazı bir yarı fabl örneğidir… Hayvanlar âleminin hiçbir suçu yoktur. Bir suç varsa o da insanoğlunundur…

Bugün yaşadığımız ve yaşayacağımız sorunların temelinde; Kur-an Kurslarında ve okullarımızda “kuzu gibi öğrenci yetiştirmek” anlayışı vardır.

Kuzu kuzu me me…