Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '08

 
Kategori
Eğitim
 

Laik ve demokratik eğitimde dinin yeri

Laik ve demokratik eğitimde dinin yeri
 

BAŞLARKEN

Eğitim, insanın yeteneklerini geliştiren ve toplumun kalkınıp gelişmesini sağlayan ve dolayısıyla insana daha iyi yaşam koşullarını veren çalışmaların başında eğitim gelir. Bu nedenle de, toplumların gelişmişliği eğitim seviyeleri ile ölçülür.

Bu vesile ile de, artık yaza yaza kalemimizin mürekkebi tükenmiş(ya da klavyemizin tuşları silinmiş) bir konuyu, bir başka bakış açısıyla sizlerle paylaşmak istedim.

LAİK VE DEMOKRATİK EĞİTİM NASIL OLMALIDIR?

Gelişmiş toplumlarda bilgi edinme ve bilgiye ulaşmanın iki temel yolu;akıl ve bilimdir. Temeli, inanç ve duygulara değil akla, deney ve gözlem yoluyla üretilen bilimsel verilere dayanır.

Bu nedenle bilgi edinme ve bilgiye ulaşma, diğer bir deyişle öğretim ve öğrenim(en geniş anlamıyla eğitim), değişimin gerektirdiği uyuma ve kendini yenilemeye yatkın bir yapıdadır. Bu yapı, öğretim ve öğrenimin laik olma yolunu açar.

Acaba bireylere, devletin kurumları ve öğreticileri aracılığı ile, yani resmi kanalla "din" öğretimi yaptırmak devletin görevi mi olmalıdır? Tarihsel süreçte, teokratik ve otoriter devletlerin, bireyleri ve dolayısıyla toplumu denetim altında tutmak için "din'i" bir araç olarak kullandıkları bilinmektedir.

Fakat, laik ve çağdaş bir devlet yapısı içinde, "dinle" ilgili düzenleme ve faaliyetler kamusal alanın, yani devletin müdahale alanının dışına çıkarılmıştır. "Çünkü devlet örgütü, öbür dünya işlerini(ahiret) düzenlemek için değil, yaşanılan gerçek dünya işlerini düzenlemek, toplumu bu dünyadaki sorunlarına çözüm getirmek amacıyla kurulmuştur".

Ayrıca laik devlet, toplumdaki tüm inançlara ve inançsızlara eşit uzaklıkta olmalı ya da tarfsız kalmalıdır. "Eğer devlet, din öğretimi yaptırıyorsa, ister istemez dinsel yorumlar da yapmak zorunda kalacaktır".

Demokrasi tarihi, bireysel alanın genişlemesi, kamusal alanın daralması biçiminde gelişmiş ve gelişmektedir. Laik bir devlette, din ve vicdan özgürlüğü, bireysel kapsamdadır. Din öğretiminin kamusal alana aktarılması, temel hak ve özgürlükleri zedeler.

Dinsel alanın, devlet tarafından düzenlenmesini, ister istemez çeşitli inanç sahipleri ve inançsızlar arasında, devletin dinler karşısındaki tarafsızlığının dolayısıyla laik olma niteliğinin sorgulanmasına yol açar.

Türkiye'de, genel anlamda "din eğitimi", bir devlet görevi olarak kaldığı sürece, "dini eğitim" ve "laik eğitim" tartışmaları da hiç bitmeyecektir.

Her siyasi iktidar, bu duyarlı konu ile oynamaya ve kendisine kazanım sağlamaya devam edecektir. Her iktidat partisi, kendi görüşünü, resmi devlet görüşü olarak topluma dayatmaya çalışacak ve her değişen iktidar, bu dengeleri kendi lehine bozmak için gayret gösterecektir.

Her inanç grubu, kendi din öğretimini(daha dar anlamda dini bilgileri vermeyi), devletten bağımsız
olarak, kendi olanakları ile yapsa acaba nasıl olur? Bu şekil bir öğrenim, daha laik ve daha demokratik olmaz mı acaba? Ne dersiniz?


cdenizkent
 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..