- Kategori
- Haber
Lale devri
Hasan Pulur ustamızın ellerine sağlık. Ne güzel yazmış keyifle okudum. İnsanı alıp zamandan zamana savuruyor. Her zaman merak ettiğim düşünceler geldi aklıma birdenbire. Herşeyin tepetaklak olduğunu, bütün değerlerin değiştiğini her zaman yazıyorum. Üçkağıtçılık, hortumculuk, vurgunculuk ve düzenbazlık baştacı olmuş gidiyor. İnsanın bir tepeye çıkıp ''el-insafff'' veya ''bre amaann''diye bağırası geliyor. Sanırsın ki bir yiğit elinde kılıcı, altında sütbeyaz atı dörtnala koşup yetişecekte herşey bitecek. Yok tabi böyle şeyler artık sadece rüyalarda oluyor. Öyle bir yiğit bu zamanda çıksa meydana, kirli ve loş köşelerine tünemiş olanlar bıyıkaltı gülümserler enayiye bak diye.
Acaba Osmanlı zamanında nasıldı bu işler. Bildiğim kadarıyla şehzadeler eğitim için taaa Amasya'ya gönderilirmiş. Şimdiki gibi son model arabalarda yok. Zavallı şehzadelerin hiçmi canı yoktu, at üstünde orada burada çadır kurup mola vererek giderlermiş. Diyemediler mi acaba''ya baba koskoca padişahsın ne işim var benim amasya ilinde''diye. Ya maliye işlerine bakan sadrazam kendi zevkine evlatlarının işine göre mi mısır fiyatlarını ayarlardı? O zamanda herkes tarımla uğraşırdı sanırım. Breh breh sadrazamın yedi kuşak sülalesi ihya olurdu galiba. Kültür ve sanat işlerinin başında duran sadrazam her gösteride uyursa padişah ne yapardı?Şimdi o zamanlar her şey zaten onlarınmış demeyin.
Lale devri gibi bir devir bizimki. Devlet erkanı zevk-i sefa içinde, halk .....
Her yere lale dikiyor belediyeler, neden acaba?