Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '09

 
Kategori
Tarih
 

Lefkoşa surları

Lefkoşa Bizans döneminin sonlarına doğru bir kent olarak önem kazanmaya başlamıştır. Bu dönemde şehri çevreleyen surlar yoktu. Şehrin çevresinde kule veya kaleler vardı.
Lefkoşa çevresinde surlar ilk kez Lusignan döneminde yapılmıştır. Lusignanlar başkent yaptıkları Lefkoşa şehrini, Mağusa’yı ellerinde bulunduran Cenevizlilere karşı savunmak ve korumak amacı ile şehrin çevresine surlar inşa etmişlerdir.
Lusignan Dönemi’nde kenti çevreleyen surlar 14.yy’da yaptırılmıştır. Lüzinyan kralı II. Peter döneminde 1376’da surların yapımına başlandı. Kentteki birçok binayı taşlarını kullanmak için yıktılar. Ve Surları on ayda bitirdiler. Lusignan kralları James ve Janus dönemlerinde de surlara eklemeler yapılmıştır.
Rivayete göre kentin içinden geçen Pedias Irmağı’nın yatağı surların çevresi boyunca suyla dolu bir hendek oluşturacak şekilde değiştirildi.
Lusignan surları 4 ¾ mil uzunluğundaydı. Lusignan Dönemi’ndeki surların beş kapısı bulunuyordu. Bunlar Girne, Mağusa, Baf, Limasol ve Larnaka şehirleri ile bağlantıyı sağlamak amacıyla yapılmışlardı.
Lusignan Dönemi Lefkoşa surları kapıları:
1.) Trakhonas Kapısı: Bugünkü Girne kapısı’nın hemen yakınında bulunuyordu. O dönemde Girne’ye giden yol üzerinde bulunuyordu.

2.) St. Andrew Kapısı: Değirmenlik’e Karpaz’a giden yol üzerindeki kapıydı.

3.) Çarşı Kapısı: İtalyan kaynaklarında Porto del Sotto olarak geçmektedir.Mağusa ve Larnaka’ya bu kapıdan gidiliyordu.

4.) St. Paraskevi Kapısı: Muhtemelen kentin güneybatısındaki Ayia Paraskevi tepelerinden adını almış ve bu tepelerin bulunduğu bölgede idi. Limasol’a bu kapıdan gidiliyordu.
5.) St Dominic Kapısı: Adını muhtemelen Lusignan Kraliyet Şatosu içindeki St. Dominic manastırından almaktaydı. Baf, Soli ve Güzelyurt’a gitmek için bu yol kullanılmaktaydı.

Lusignan surları üzerindeki tüm kapılar birer kule biçiminde ve asma köprülü idi. Lusignan surlarının belli bir geometrisi yoktu. Böyle bir yapılaşma daha önceden var olan bir yerleşme yerinin mevcut şeklinin korunarak çevresinin sınırlandırılması ile oluştuğunun en büyük kanıtıdır.
Lusignan surlarının şeklini belirleyen yöre yaşantısının zaman içinde Lefkoşa’ya verdiği biçimlenme idi. Kapıların bulunduğu noktalar bölgesel yaşamın ihtiyaçlarındandı.
Kapılar merkezden diğer önemli kentlere ve yerleşim yerlerine giden yolar üzerinde bulunuyordu.
Venedikliler Lefkoşa’ya egemen olduktan sonra Lüzinyanlar ile aralarında görüş farklılıkları olduğundan dolayı Lüzinyanların tüm önemli yapılarını ya güçlendirmişler ya da yıkarak yeniden yapmışlardır. Lefkoşa surları tamamen yeniden yapılan bir yapıdır. Surların yeniden yapılması sırasında çevredeki pek çok binada yıkılarak taşları surların inşaatlarında kullanılmşıtır. Surlar Lüzinyan surlarından daha kalın ve daha yüksek duvarlı yapılmaktaydı. Bunun nedeni ateşli silahlardan olan topun savaşlarda kullanılmaya başlaması idi. Bu nedenle Venedikliler Lüzinyan surları ile savunma yapamayacaklarını görmüşler ve Lefkoşa’nın çevresine Osmanlı tehlikesine karşı şehri savunmak amacıyla yeni surlar inşa etme kararı almışlardır.
Lusignan surları 4 ¾ millik bir alanı çevrelemekteydi. Venedikliler daha dar bir alanı kolay savunabileceklerini düşündüklerinden şehrin çevresini 3 mil ile sınırlamışlardır. Venedikliler kentin içinden geçen Pedias deresinin (Kanlıdere) yolunu değiştirmişler ve hisarların çevresine gereğinde su ile doldurulmak üzere geniş ve derin bir hendek kazmışlardır. Askeri mühendis Giulio Savargnano kısa sürede inşa edlebilecek ve askeri güçle savunulabilecek yeni surları 1567’de inşa ettirdi.

Surlarala çevrili Lefkoşa kentine girişi sağlamak amacıyla Venedikliler üç giriş kapısı yapmışlardır:

1 – Porta Del Proveditore ( Girne Kapısı)
( Kuzeyde)
Surların yapımında büyük emeği olan Venedikli Proveditore ( askeri vali ) Francesco Barbaro’nun adından dolayı bu isim verilmiştir. Kapı Girne’ye giden yol üzerinde olduğundan Girne Kapısı diye adlandırılmıştır.
2 – Porta Gıulıana ( Mağusa Kapısı)
( Doğuda)
Surları inşa ettiren askeri mühendis Giulio Savargnano ‘dan adını alan kapıdır. Mağusa , Karpaz, Larnaka ve Limasol’a giden yol üzerinde bulunmaktadır. Bugün kapıya Mağusa kapısı adı da verilmektedir.


3 – Porta Domenico ( Baf Kapısı )
( Güneybatıda )
Adını Venediklilerin surları yaparken yıktıkları St. Domenic manastırından almıştır. Baf’a giden yol buradan geçtiğinden bu adı almıştır.

Kentin çevresi yaklaşık 1/3 oranında kısaltılmış ve sur çemberi St. Sophia Kadetrali’ni aşağı yukarı merkez alan bir daireye oturtmuştur. En önemlisi dairenin üzerinde eşit aralıklarla belirlenen tam 11 yerde ok temrenine benzeyen üçgen şekli ve geniş alanı ile top savunmasına uygun olan alçak burçlar ( tabya ) inşa edilmiştir.
Lusignan surlarında görülen kulelerin yerini Venedik surlarında burçlar almıştır.
Burçların orjinal İtalyanca isimleri surların yapımında maddi katkısı bulunan Venedikli komutan ve yöneticilerle Lefkoşa’nın zengin ve soylu İtalyan ailelerinin soyadları verilmiştir. Türkçe isimleri ise çoğunlukla kişi isimleri değilde bir olayı bir durumu yansıtan isimlerdir.
Bunlar:
Barbaro – Musalla burcu
Loredano – Cevizli Burcu ( Derviş)
Flatro – Söğütlü Burcu ( Sibeli Şevketli )
Caraffa – Altun Burcu
Podocataro – Sazlı Burcu
Constanza – Bayraktar Burcu
D’avila – Karaismail Burcu
Tripoli – Değirmen Burcu
Roccas – Kaytazağa Burcu
Mula – Zahra Burcu
Qurini – Cephane Burcu

Osmanlılar Lefkoşa surlarının kapıları üzerinde değişiklikler yapmışlardır. Girne Kapısı üzerine II. Sultan Mahmut döneminde 1821’de kubbeli dört köşe bir bekçi odası ilave edilmiştir. Mağusa Kapısı’nın iç kısmına da çeşme yapmışlardır. Bu değişiklikler kapılar üzerindede belirtilmiş ve kapılara II. Sultan Mahmut’un tuğrası ile Osmanlıca kitabe konmuştur.
Lusignan ve Venedik dönemi’nde kapıların kullanımı, şehre giriş ve çıkışla ilgili herhangi bir kaynak yoktur. Osmanlılar Dönemi’nde İngiliz dönemi’nin başına dek surların kapıları sabah ezanı ile açılır ve akşam ezanı ile kapatılırdı. Acil durumlarda şehrin güvenliği ile ilgilenen kişinin yazılı izni ile açılırdı.
Kent kapılarının geceleri açılması Baf kapısının yanındaki geçitin açıldığı 1879’a dek sürmüştür.
Venedik surlarının yaşadığı en büyük değişim şehir hayatına araç trafiğinin girmesi ile gerçekleşmiştir. 1931 yılında Girne kapısının iki yanına geçitler açılmıştır. Lefkoşa’da araç trafiği başladığından itibaren üç kapıya ilaveten surlar da dokuz araç geçidi ve birkaç yaya tüneli açılmıştır.
Surlariçi Lefkoşa’sının ölçülmüş olarak tam ortası Belediye Pazarı yanındaki Kuyumcular Sokağı’ndadır. G. Hykle isimli bir Kanadalı Lefkoşa kenti surlarının ortasını bulmak için bir araştırma yapmıştır. Ve araştırması sonucu surların ortasını bulduğu yere bir demir levha asmıştır. Levhadaki yazının Türkçesi şöyledir: “ Kuyumcular Sokağı’nda 49 numarada bulunan bu işareti okurken suriçi eski Lefkoşa’sının ortasında durmaktasınız. Bu noktadan, dairevi hisarlar üzerindeki onbir burçdan herbirinin ucuna olan uzaklık tam yarım mil veya 804 metredir. G. Hykle 1987”
Bugün Girne Kapısı Turizm Enformasyon bürosu , Mağusa Kapısı’da sanat galerisi olarak kullanılmaktadır.
1910’lu yılların başından itibaren Lefkoşa surlar içine sığmamış ve surlar dışında da mahalleler ortaya çıkmıştır. Bugün Lefkoşa surlar dışında epey genişlemiş durumdadır.
1500 ‘lü yıllardan beri ayakta duran Lefkoşa surları , surlariçi binaları, konakları, tarihi dokusu ve eserleriyle önemli bir kültür mirasıdır.

Yurdagül Akcansoy

Kaynakça
GÜRKAN, Haşmet, Dünkü ve Bugünkü Lefkoşa, Galeri Kültür Yayınları, II.Baskı, 1996

BERGİL, Suat, Doğu Akdeniz’de Bir Uygarlık Gemisi, Galeri Kültür Yayınları, 1996

ERHAN, Hasan, İzdüşümler, Kıbrıslı Gazetesi

KESHİSHİAN, Kevork K., Nicosia Capıtal of Then and Now, The
Moufflon Book and Art Center, 1990

 
Toplam blog
: 7
: 2268
Kayıt tarihi
: 11.03.09
 
 

Okumayı sever... İyi müzik sever, gezer... Tarihçi... ..