Lucescu Kadıköy'de kalır mı?

Kovaladığımız Lucescu, zorla ve izinsiz olarak! tekrar Türkiye topraklarında....

Esas konuya geçmeden şu "kovalama" olayına değinmek istiyorum. Hani "Vefaspor'un bu sene de küme düştüğü" gerçeğine.

Bu, Ersun Yanal'ın Trabzonspor'dan gönderildiği pazarrtesi gecesi sonrasında, salı günü o müthiş Barcelona'yı duruduran Chelsea'nin başındaki Hiddink'i gördüğümde oluşturduğum yazı başlığıydı, ama yazılamadı.

Kovduklarımız.
Hiddink'i söyledim, nerde olduğunu... Chelsea'yi de siz biliyorsunuz zaten.
Futboldan anlamayan Löw Alman milli takımının başında...
Köylü Osieck de Löw'ün yardımcısı...
Adnanlardan daha az futbol bilgisine sahip Gerets, Marsilya'nın başında Olympique Lyon efsanesini yıkmakla meşgul... Sene sonu Chelsea ya da Bayern Munich'e giderse kimse şaşırmasın.
Takım çalıştırmamış Del Bosque'nin İspanya'sı bizi iki maçta da yenip gitti...
Vefasızlığımızın örnekleri...

Onlar gidip başarılara koşturuyorlar, gönderenlerse hala göndermeye devam ediyor...
Son olarak da, geçen sene küme düşmeye oynayan Trabzonspor'u şampiyonluk yarışına soktu diye Ersun Yanal'ı gönderdiler. Bahanede ne: "Trabzon insanını anlayamadı. Trabzonu bilen Trabzonlu, şampiyonluk tatmış biri ile çalışacağız". Hani kaba tabirle "sana bu şampiyonluğu yedirmeyiz Ersun". Aday da Şenol Güneş. Hani Fenerbahçe'ye yenildiler diye gönderdikleri Şenol. Skorcu zihniyet. Son dakikada finali kaçıran Chelsea ve Hiddink büyüklüğünden bir şey kaybetti mi?

Barcelona'daki Guardijola kaç yaşında, ne kadar tecrübesi var. Ama biz, bugün yorumları için ağzının içine bakılan, taklit edilen Rıdvan'a ne yaptık. Hem teknik direktörlük tecrübesi varken, o zamanki 2. lig şimdiki BankAsya 1. ligin'de Vanspor'u şampiyon yapmışken...

Bu zihniyetten dolayı, Türkiye'deki futbol felsefesini değiştiren Mustafa Denizli'yi Türkiye'de bir takım çalıştımak varken İranlara yolladık. Bu yüzden, şimdi geri gelsin diye çırpınılan, Dünya üçüncüsü takımın teknik direktörü Şenol Güneş'i Uzakdoğulara gönderdik... Neyse bu da başka bir yazı konusu aslında...

Ersun'un kaderi bu... Şişirilen egosundan kendini bile göremeyen Fatih Terim de kovdurtmuştu onu, sen finallere gidemezsin diye. Aynı, ağlayarak giden Lucescu'yu kovdurttuğu gibi. Lucescu'nun giderken bıraktığı Galatasaray ve Fatih Terim'in bıraktığı Galatasaray'ı boş zamanınınzda internetten karşılaştırırsınız...(Bir yazı da Fatih Terim için yazmalı aslında)

İşte o ağlayarak kovulan Lucescu UEFA kupasını almaya geliyor Kadköy'e... Alır mı bilemem. Ama kalır mı, o konuda daha fazla yoruma sahibim.

Önce kendi düşüncemi söyliyeyim, kalmalı...
Aziz Yıldırım Şampiyon teknik direktörleri sever, Dede öyle gelmedi mi?
Galatasaray ve Beşiktaş'ın şampiyomlar ligi performansları tarih sayfalarında. Yeni bir sayfa da Shaktar için açıldı.
Fenerbahçe futbolcusu soğuk hocayı sevmez. Daum ve Dedenin sıkıntıları bu. Onlar profesyonellik bekliyor, oyuncular babalık. Zico ağabeyden sonra Lucescu'dan da iyi baba olur. Maç sonrası, üzerindeki paltoyu oyundan çıkan futbolcusunun omuzlarına koyan Lucescu görüntüsünü hatırlayın.
Türkiye'yi tanıyor. Dede ile kaybedilen zamanı hepimiz biliyoruz. Deniz'i, Ali Bilgin'i sezon biterken gördü. Can'ı hala göremiyor. Beşiktaş adam gibi oynayıp golleri sıralasaydı, Gökhan Gönül tercihini irdeliyorduk şimdi.
Bizi tanıyor. Tecrübe kazandı, neyi söyleyip neyi söyleyemeceğini biliyor artık. Bir "Atlar...é sözü ıkmaz artık.
Belki de en önemlisi, Mustafa Denizli'yi Beşiktaş'ın başına getiren arzu: "Üç büyük takımı da şampiyon yapmak".

Geçmişte söyledikleri, çok bilmiş yorumcuların düşünceleri... Aziz Yıldırım'ın kulak tıkaması gereken şeyler. Herkesin isyemeyip tek O'nun sahip çıktığı 4 senelik Daum Fenerbahçesi ortada. Aynı şekilde Lucescu'ya da sahip çıkıp "efsaneyi geri döndürebilir".