Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '15

 
Kategori
Tarih
 

M. Kemal'in, Milli Mücadeleden sonra "Yeni bir devlet" kurmasını...

M. Kemal'in, Milli Mücadeleden sonra "Yeni bir devlet" kurmasını...
 

Ülkeyi işgalden kurtardı...Yeni bir devlet kurdu...Cumhurbaşkanı oldu...Ama, yine de kendisine suikast düzenlenerek öldürülmek istendi...


...VE ÜLKENİN  ÇAĞDAŞ YÖNDE DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMÜNÜ İSTEMEYENLERİN BAŞVURDUĞU ENGELLEMELER....

Milli Mücadeleden sonra, M. Kemal'in "yeni bir devlet" kurmasını istemeyenleri iki gruba ayırmak gerekir...

Birinci grupta yer alanlar, ülke düşmandan kurtulduktan sonra Osmanlı Devleti'nin "bir şekilde" devamından yana olanlar; diğer grupta yer alanlar ise, devletin, işgalci devletlerin birinin koruyuculuğu altına girmek isteyenlerdir...

Birinci grupta yer alanlar M. Kemal'in önderliğindeki Milli Mücadeleyi şartlı olarak desteklemekte; ikinci grupta yer alanlar ise, Milli Mücadelenin başarısından kuşkulu olanlardır...

Şimdi, M. Kemal'in, yeni bir devlet kurmasını önlemeye yönelik plan ve komplolara bakalım...

1- Milli Mücadeleyi yürütmek için kurulan BMM'ni, ülke işgalden kurtulduktan sonra kapatmak...

23 Nisan 1920'de açılan BMM'de, ülkenin işgalden kurtarılmasından sonra Osmanlı Devleti'nin devamından yana olan milletvekillerinin isteği ile 5 Eylül 1920'de, Nisab-ı Müzakere Kanunu(Görüşme Çoğunluğu Yasası) kabul edildi. Bu kanunun 1. Maddesi aynen şöyleydi(1) :

"Büyük Millet Meclisi,, Hilafet ve Saltanatın, Vatan ve Milletin istislas ve istiklalinden(kurtarılması ve bağımsızlığından) ibaret olan gayesinin husulüne kadar... inikat eder(toplanır)".

Bu maddenin açık anlamı, Halife ve Saltanat kurtarıldıktan sonra BMM'nin görevinin biteceği ve kapanacağıdır...Bu kadarla da kalınmamış, anayasal niteliğindeki bu yasanın yukarıdaki 1.Maddesi, 1921 Anayasası'nda da yer almıştır.

M. Kemal, Osmanlı Hükümeti'ni kuşkulandırmamak için de, Sadrazam Tevfik Paşa'ya bir telgraf çekerek, 1876 Osmanlı Anayasası'nın, 1921 Anayasası'na aykırı olmayan hükümlerinin  yürürlükte  kaldığını bildirmiştir.

2- M. Kemalin "milletvekili olmasını" engellemek...

1 Kasım 1922'de Saltanatın kaldırılması, eski düzende yaşamak isteyenlerin sert tepkisi ile karşılandı... Meclis içinde ve dışında M. Kemal'e karşı açık bir cephe oluştu... Özellikle, İstanbul'daki tutucu basın bu konuda geniş ve etkili yayınlar yaptı...

M. Kemal'i devre dışı bırakmak için, 2 Aralık 1922'de, Osmanlı'nın devamından yana olan 3 milletvekili(x) BMM'ne "Seçim Kanunu"nun değiştirilmesiyle ilgili bir önerge verdiler... Bu önergeye göre, milletvekili olabilmenin şartları şöyleydi :

"Türkiye'nin bugünkü sınırları içindeki yerlerin birinde doğmak veya seçim bölgesi içinde sürekli oturmak gerekir. Göç edenler ise, belirli bir yerde beş yıl sürekli olarak oturduktan sonra milletvekili seçilebilir".

Bu yasa önergesi de, özellikle M. Kemal'in milletvekili olmasını engellemek için verilmişti. Çünkü, M. Kemal, subay çıktıktan sonra aldığı görevler nedeniyle, oradan buraya dolaşmış durmuş; cepheden cepheye koşarak savaşmış... Hiçbir yerde 5 yıl sürekli olarak kalmak imkanı olmamıştı ki?

Bu, maksatlı önerge üzerine, önergenin verildiği gün, M. Kemal, BMM'nde yaptığı konuşmada şunları söylemiştir(2):

"Ne yazık ki, doğum yerim, bugünkü sınırlar dışında kalmış bulunuyor. Ayrıca, herhangi bir seçim bölgesinde beş yıl sürekli olarak oturamadım... Eğer beş yıl sürekli olarak bir seçim bölgesinde oturmadıysam, bu vatana yaptığım görevler dolayısıyladır... Eğer, önergedeki şartı elde etmeye çalışsaydım İstanbul'u kazandırmaktan ibaret olan Arıburnu ve Anafartalar'daki savunmayı yapmamaklığım gerekirdi. Eğer ben, bir yerde beş yıl oturmak zorunda kalsaydım Bitlis ve Muş'u aldıktan sonra Diyarbakır yönüne ilerleyen düşmanın karşısına çıkmamaklığım gerekirdi...."

M. Kemal, bu konuda yaptığı konuşma bu minval üzerine devam eder gider... Ama bu uzun konuşmasının, bence en önemli ve etkili olan yanı, M. Kemal'in milletvekili  olmasını engelleyen önergeyi verenlerin yüzlerini kızartan ve başlarını öne eğdiren şu cümlesidir :

"Eğer düşmanlar emellerinde tüm olarak başarı kazansalardı, TANRI SAKLASIN BU ÖNERGEYE İMZA KOYMUŞ EFENDİLERİN BİLE YURTLARI SINIR DIŞINDA KALABİLİRDİ"(Büyük harflerle vurgulama bana aittir.cd.)

3. Ve nihayet M. Kemal'in hayatına son vermek...

Milli Mücadele sırasında, M. Kemal'in hayatına kastetmek kimsenin aklından geçmemişti... Çünkü, Osmanlı'nın devamını isteyenler de, Milli Mücadelenin başarıya ulaşmasını istiyorlardı... Ancak, sıra ile, önce Saltanatın kaldırılması, sonra Cumhuriyet'in kurulması ve nihayet Halifeliğin lağv edilmesi ve arkasından da, devrim niteliğindeki çağdaş değişim ve dönüşümlerin sıra sıra gerçekleşmesi, eski düzenden yana olanları rahatsız etti...

Bu değişim ve dönüşümü engellemek için denenen siyasal yollar yetersiz kalınca en son çareye başvurmakta duraklamadılar. M. Kemal'in, 1926 Haziran ayında, İzmir'e yapacağı bir geziden yararlanarak kendisine bir suikast planı hazırladılar...

Suikast planı, gerçekleşmedi ama, "Türkiye Cumhuriyeti, Takrir-i Sükun Kanunu ile girdiği süreci İzmir suikastı davası ile tamamladı: Bu tarihten itibaren ülkede açık bir muhalefet kalmadı ve Mahmut Goloğlu'nun deyimi ile 'Tek Partili Cumhuriyet' kurulmuş oldu".(3)

KISSADAN HİSSE...

Mustafa Kemal, ülkeyi işgalden kurtardı; yeni bir devlet kurdu;  Cumhurbaşkanı oldu; ülkeyi çağdaş yönde değiştirdi, dönüştürdü ve geliştirdi... Ama yine de, kendisine suikast düzenlendi ve öldürülmek istendi...

Şu anda Türkiye, dış yönlendirmeler ile büyük bir kıskaç içine alınmıştır... Bir yandan, 32 yıldır canımız alan, kanımızı emen ve ekonomik kaynaklarımızı tüketen bir PKK belası ile mücadele etmekte; bir yandan, uluslararası bazı "üst akıllardan" emir alan yasadışı terör örgütleri ile uğraşmakta; bir yandan da, devletin yönetim kadrolarına sızmış "paralel devlet" denen "sakalsız bir imamın" çetesini içinden atmaya çalışmaktadır...

Bu mücadelenin başını da, Cumhurbaşkanı Erdoğan çekmektedir...

 

cdenizkent

25 Ağustos 2015

 

-------------------   :

(1) Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Tarih Açısından Türk devriminin Temelleri ve Gelişimi, İstanbul: 1988, s.58

(x) Belki, aramızda, torunları ya da akrabaları vardır düşüncesiyle, bu üç milletvekilinin adlarını vermiyorum.

(2) M. Kemal Atatürk, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Ankara: 1989, ss.298-299

(3) Cemil Koçak, "Siyasal Tarih(1923-1950)", Sina Akşin,Türkiye Tarihi-4(1908-1980), İstanbul; 1989, s.104

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..