- Kategori
- Ekonomi - Finans
Maaşlar bankaya yatacak, kayıtdışı azalacak mış!..

Sevimli (!) Maliye Bakanımız gözlerinin içi dolar dolar (USD) gülerek şu önemli açıklamayı yapmış;
“Maaşlar bankaya yatacak, kayıt dışı azalacak.”
… !!!!
Sizleri bilmem ama ben bir meslek mensubu olarak bu açıklamaya çok güldüm.
Pek çok firma zaten çalışanların maaşlarını bankaya yatırıyor ama hangi maaşları?
Sorun da burada…
Çünkü özel sektörde pek çok firma, çalışanların maaşlarını asgari ücretten veya biraz yükseğinden ya da net maaşını brüt maaş olarak gösteriyor.
Asıl önemli sorun ise sigortasız çalıştırmadır.
Siz bakmayın işe alınacak kişinin; “başlamadan önce Sosyal Sigortalar Kurumu’na bildirilmesi zorunludur “ diyen kanunlara…
Önce sizi 3 ay deneme süresi için alırlar. (Yasal deneme süresi 2 veya 4 aydır ve sigortalı çalıştırılması zorunluluğu vardır) Sonra birkaç ay daha oyalarlar ve sigortanızı bir gün sonra başlayacakmış gibi düzenlerler, bordronuzu da asgari ücretten!..
Diyelim ki sigortanızı hemen başlattılar; Bir şey farketmez. Aynı şekilde yine asgari ücret veya biraz daha yüksekten, ya da net maaşınız brüt olarak gösterilir!..
Maaş ödemelerine gelince; Firma çalışanın bordrodaki maaşını bankaya yatırır, kalan kısmını elden makbuz ile açıktan öder. İmzalı makbuzu da ne olur ne olmaz diyerek “küçük kasa!” sında saklar…
Açıktan ödenen maaşlar kasadan resmen çıkamaz. Hal böyle olunca da meslek tabiriyle “kasalar şişer”. Bunun anlamı; “kasada mevcut olan para aslında mevcut değildir” demektir!..
Ne yapılır?
Bir şekilde bu ödemeler bir yerlere veya kişilere o da olmadı ortaklar cari hesabına borç olarak kaydedilir…
Peki, bunun sonu ne olacak diye sorabilirsiniz?
Öyle ya bu açık ödemeler artarak çoğalacaktır. Çoğalınca da borç kaydettiğiniz kişi, kurum veya ortakların cari hesabı da şişecektir. İşin kötüsü ödemeler ortak hesabına yapıldıysa ortak, işletmeden borç para almış durumuna düşecektir…
Daha sonra bu hesaplar bir şekilde kapatılacaktır…
Nasıl kapatılır?..
Onu biz bilemeyiz …
Ama Maliye Bakanımız meslekten olduğu için usullerini çok iyi bilir. Tereciye tere satmayalım, saygısızlık olur…
Gelelim işin çalışanlar boyutuna;
İşsizliğin % 20’ lere (resmi açıklamalar % 11) ulaştığı günümüzde iş aslanın midesindedir. Bu nedenle işi bulduğunuz anda ona dört elle sarılmak zorundasınız. Bunun için de işveren ne derse boyun eğersiniz. Nereye imza atmanızı söylerse oraya atarsınız imzanızı…
Yani maaşınızı eksik gösterir sesinizi çıkartamazsınız. Sigortanızı geç öder geleceğinizden, emekliliğinizden çalar, karşı çıkamazsınız. Aksi takdirde kendinizi kapının önünde bulursunuz!..
Biraz cesareti olan gider, iş mahkemesinde dava açar.
Ama nereye kadar?..
Hangisini dava edeceksiniz?..
Ve ne kadar bekleyeceksiniz?..
Sonuçta 4857 Sayılı İş Kanunu ‘da sanılanın aksine çalışanlara değil işverene hizmet etmektedir.
Süreli, süresiz sözleşmeler hikâyedir.
Sözleşmeler işverenin isteğine göre düzenlenmektedir. Çoğu yerlerde de düzenlenmemektedir.
Sonuçta da sevimli (!) Maliye Bakanı çıkar; “Maaşlar bankadan ödenecek, kayıtdışı azalacak der (!)”
…!!!!!
İstihdamda kayıt dışılığı bu dediğiniz önlemez sayın bakan! Cezaların artırılması da.
Peki ya ne önler?
Bazılarını biz önerelim, kalanını siz bulursunuz:
Asgari ücretten vergiyi kaldırın!
Çalışanların gelir vergisi oranlarını düşürün!
SSK primleri çok yüksek, bazı işyerlerinde % 40’ ları buluyor! Dünyada rekor Türkiye’de.
SSK primlerini indirin!
SSK’ a borcu olan; Kit’lerden, belediyelerden ve tüm sektörlerden, bu borçları yaptırım gücünüzü kullanarak tahsil edin!
Denetimleri sıklaştırın!
***
Siz cezaları artırırsınız, işveren de çözümünü… Olan ise yine çalışana olur!..
Tülay Hergünlü
SMMM