Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '20

 
Kategori
Psikoloji
 

Madalyonun İçi

Gülseren Budayıcıoğlu ... Kitapları ve kitaplarından aktarılan gerçek yaşam öykülerini konu alan televizyon dizileri ile şu sıralar popüler bir psiyatr uzmanı,yazar.

Sağlık sorunlarım nedeniyle kitap okumakta zorlandığım için kızımın önerisi ile telefondan sesli olarak dinliyorum okumak istediğim kitapları...Budayıcıoğlu'nun "Camdaki kız" ı bitirdikten sonra "Madalyonun İçi"ne başladım, bitirmek üzereyim.

Toplumun her kesiminden insanların, değişik konulardaki psikolojik rahatsızlıklarını gerçek hasta profillerinin ağızlarından birebir yansıtıldığı öyküleri dinlerken ve ekranda "KIRMIZI ODA" "MASUMLAR APARTMANI" dizileri ile izlerken insanın bedensel sağlığından da daha büyük öneme sahip olduğunu keşfediyorum ruh sağlığımızın...

Ispanak yapraklarını sabunlayarak yıkayan, kirli çamaşırlarını boş daireye yığan Safiye'nin ,ölmüş annesinin  hayat kadını; kendisinin de mevlüt okuyan  biri olduğunu anlatan zavallı Meliha'nın  yaşamları gibi hem ilginç  hem hüzünlü öyküleri izlerken,dinlerken zaman zaman kendimizden de esintileri hissediyoruz.... 

Erkek çocuk olarak doğmadığı için "yok sayılan" bir çocuk formatında büyüyen , çok zengin bir ailenin kızı olmasına karşılık sevgiden yana yoksul mu yoksul Alya'nın anlattıklarından, yakın çevrenizden benzerlikler tespit edip hüznün doruklarında hissediyorsunuz kendinizi... Çok zekidir Alya ,Okul birincisi olarak diplomasını aldığı gün, tüm yaşanmışlıkların bomba olup patladığı gündür aynı zamanda . O gün hastaneye yatırılır zavallı kız.... 

Babasından sürekli dayak yiyerek büyüyen bankacı Ahmet'in neden çok sevdiği karısı ve oğluna aynı şiddeti uyguladığının cevabı ise Ahmet'in çocukluğundadır... Babası kendisine yardımcı olan ağabeyini hep metheder, sevgisinin tümünü ona verir, Ahmet'in payına düşense dayaktır... 

Çok bilinen, replik gibi bir söz vardır; psikolog veya psikiyatr  söz konusu olduğunda "ÇOCUKLUĞUNA İNELİM" cümlesi ... Gerçekten de gelen hasta veya danışmanın sorununun nedenine ulaşmak çözüm bulmak için  bu soru sorulur. Şaka yollu olarak da insanlar sohbetlerinde aynı cümleyi söylerler birbirlerine ...

Bütün olay çocuklukta ... Uzmanlar öyle söylüyor . İnsanın ilk üç yılının tüm yaşamına yön veren bir karakter şekillenme süreci olduğunda hemfikirler.

Üç yaştan sonra da rötuşlar vuruluyor insan ruhuna,hiç çıkmamacasına...

Hep söylerim; bizim kuşak, iki nesil arasında ezilen, iki ateş arasında kalmış  talihsiz insanlardan oluşuyor. Bizim kızlar her ne kadar " her kuşağın kendine özgü sorunları var"  deseler de... Bizler teknolojinin "t"si bile yokken yetiştik , çocuklarımızı  "yapay zekâ" çağına yetiştirdik...

Aradaki uçurum o kadar büyük ki hiç bir nesil, bu denli farklılığa uyum sağlamak durumunda kalmadı...

Bu farklılığa uyum sağlamaya çalışırken çocukları yetiştirdik,yetiştirmeye çalıştık... Kendimiz el yordamı ile yolumuzu bulmaya çalışırken elbette bir dolu hata da yaptık..

En çok da savaş sonrası bir neslin çocukları olarak disiplinli, varlığı/yokluğu bilen insanlar olarak yetişmemiz ve bu nedenle  de"ben görmedim çocuğum görsün,ben yaşamadım çocuğum yaşasın"zihniyeti ile  büyütmemiz , büyük hataydı...

Eğitim psikolojisi okuyan eğitimciler olarak bizler ve eğitimin önemini bilen sağduyu sahibi bilinçli veliler olarak, olabildiğince çevre etkisinden uzak, doğru öngörülerle yetiştirdik çocuklarımızı..

 Bizler hiç mi hata yapmadık elbette yaptık...  Ama...Kendisine istediği ayakkabıyı almadı diye dükkanda annesini merdivenden yuvarlayan kızda mı yoksa onu yetiştiren annede mi hata diye düşününce, hatalarımızın, "devede kulak"  olduğu çıkarımını görüyorum... 

Akıl sağlığını korumanın bu denli zor olduğu bir dönemi yaşarken , "aile" denilen kurumun insan yaşamında ne yüce bir dağ olduğunu anlamak için derin bir gözlem yapmaya gerek yok sanırım...

İnsan yaşamına,insan yüreğine dokunan ;  hüzün,dram,sorgulama,umut,umutsuzluk,sevgisizlik,tutku düzeyinde sevgi , arayış yumağı bu öyküleri okumanızı/dinlemenizi öneririm...   

 

 

 

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..