Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '08

 
Kategori
Tiyatro
 

Mahşer-i Rumeli!... Hisarı Cümbüş!...

Mahşer-i Rumeli!... Hisarı Cümbüş!...
 

İşte mahşer-i cümbüş'ün muhteşem altılısı...


Mahşer-i Cümbüş, 2001 yılı Mayıs ayında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü öğrencileri tarafından kuruldu. Aynı yıl Eylül ayında Ankara Tenedos kafede “ Tiyatro Sporu ” gösterilerine başladı. 2003 yılının Ağustos ayında İstanbul’a taşınarak faaliyetlerini İstanbul’da sürdürdü.

Mahşer-i Cümbüş kurulduğu günden bu yana Ankara ve İstanbul başta olmak üzere bir çok ilde gösteriler sergiledi ve festivallere katıldı. Türkiye’de Modern Doğaçlama Tiyatro'nun öncüsü olan Mahşer-i Cümbüş, Doğaçlama Tiyatronun gösteri biçimlerinden biri olan “Tiyatro Sporu”nu Türkiye’de ilk defa seyirci ile buluşturdu. Ekip bugüne kadar 300'ün üzerinde “Tiyatro Sporu” , 100'ün üzerinde "Beyin fırtınası" gösterisi yaptı. 12 Uluslararası Tiyatro Festivalinde Türkiye'yi temsil etti.
Kuruluşunun 5. Yılında kendi sahnesi "Mahşer-i Cümbüş Hayalhanesi"ni açtı.

"Oyun" ışıksız, kostümsüz, yalnızca yardımcı aksesuvar ve giysi parçaları kullanarak, vurgulanır.

Oyunculuk tekniği spontan düşünme ve canlandırma, yanılsamayı kırma, kara mizah ve ironiye dayanır.

Seyirciyle kurulan ilişkide, seyircinin aktif katılımı esastır.

Bütün gösteriler seyirciyle birlikte yaşanan bir sürecin yaratılması ve bunun tekrarlanamaz olması açısından her iki taraf için de önemli birer deneyimdir.

Onları televizyonda keşfettiğim günden beri izliyorum. “Anında görüntü show” hem bana çok ilginç gelmişti hem de hepsinin oyun yeteneklerine hayran olmuştum. Şovları alışılmışın dışında yani bildiğimiz tiyatro oyunları gibi önceden ezberlenip, prova edilip de oynanan türden değil de canlı olarak yayınlanan ve anında doğaçlama yapılan oyunlardı. Bunun ne kadar zor bir iş olduğu seyrederken anlaşılıyor ve gerçek sanatçı işte böyle olur diye düşünüyor insan. Her hafta seyrettikçe hayranlığım, takdirlerim, beğenim artıyordu. Gençlerin altısı da muhteşem yeteneklerdi. Sunuculuğunu ve yapımcılığını üstlenen Osmantan Erkır da çok iyi idare ediyordu oyunları. Rumeli Hisarı'nda çıkacaklarını öğrendiğimde havalara uçtum. Sahnede izlemek farklı olacaktı hem de özlediğim, en çok sevdiğim mekan olan Hisar’da.

Hemen organizasyonu yaptım (Özlem -beenmaya, Bülent Göncü, Yeşim Koç ve Sevgi’yi arayarak geleceklerini netleştirdim) Biletix’den vukuatlı bilet alışımı gerçekleştirdim. Oyun günü geldiğinde her zamanki heyecanımla Özlem’le Kadıköy’de buluşarak yola çıktık ve neredeyse kıtı kıtına yetiştik. Vee Yeşim, Bülent, Sevgi’yle birleşip girdik oyunu izlemeye.

Rumeli Hisarı tarihi yapısından olsa gerek en keyif aldığım mekandır. İki senedir Hisar’da etkinlik yapılmadığından hasretle bekler olmuştum. Çok beğendiğim bu genç yetenekler birazdan Hisar’da bu muhteşem mekanda sahne alacaklardı. Aydın Kahya ve Deep Sound Orkestrası yerini almıştı. Osman Tan Erkır çıkarak Mahşer-i Cümbüş’ü anons ederek çağırdı sahneye. Pırıl pırıl, cıvıl cıvıl altı genç Yiğit Arı, Özlem Türay, Burak Satıbol, Dilek Çelebi, Ayhan Taş, Ayça Işıldar) koşarak geldiler. Onları ekranda izlemişken birden sahnede canlı görmek (en ön sıradan) hepimizi keyiflendirdi haliyle….

Her oyunda Osman Tan Erkır’ın yanında bir konuk oyuncu oluyor. Anında Görüntü Show’un Hisar sahnesindeki konuk oyuncusu kim olacaktı? Özlem bana bu oyuncuyu çok merak ettiğini ve mutlaka önemli birini seçeceklerini söyledi. Osman Tan anonsu yapıyor merakla bekliyoruz kim geldi dersiniz? Duyunca kulaklarımıza inanamayıp coşkuyla alkışladığımız bu sanatçı Haluk Bilginer’di. Özlem’in Bilginer’i görünce söylediği söz şu oldu: “Bu akşam seçtikleri konukla bu oyun katmerli oldu”. Veee perde…

1.tur: Cıbırca uzman turu. Seyircilerin buluşlarıyla ilginç bir uzmanlık dalı seçilir. Oyuncular kesinlikle önceden ne seçileceğini bilmediklerinden tamamıyla doğaçlama oynamaktalar. Bu uzman Türkçe bilmemekte Cıbırca (tamamiyle uydurma ve çok komik) konuşmaktadır. Uzman, tercüman ve soru soran kişi arasında geçen diyalogda uzmanlık dalı seyirciye Cıbırca anlatılır.

2.tur: Nesne turu. Seyircilerin getirdiği ilginç nesnelerden bir tanesi (bazen iki nesne de olabiliyor) yine seyircilerin oylamasıyla seçiliyor. Bu seçilen nesne (örneğin Hisar’da seçilen nesneler araba egzosu ve büyük bir lolipop şekerdi) oyuncular tarafından diledikleri şekle sokulup bir iki cümleyle ifade ettiklerinde kahkahadan kırılıyordu ortalık.

3.tur: Dublaj turu. Genellikle üç kişi olan film sahnesine anında dublaj yapmak kolay olmasa gerek ama onlar bunu o kadar güzel başarıyorlar ki…

4.tur: Yazar turu. İzleyicilere sorularak alınan hayali bir roman ismine anında roman yazılır. Romanı yazan oyuncu okurken diğerleri de canlandırır.

5. Bölüm: Osmantan, Haluk Bilginer’in bir filminde söylediği “İçim ürperiyor ya evde yoksan” adlı şarkısını hazırlamış seyircilere dinletmek için. Ama Bilginer, Osmantan’ın “abi senin sesin de güzel” demesini duyar duymaz fırladı sahneye. Sweat Dreams, arkasından da İtalyanca Ra Sorento (yazılışı yanlış olabilir) adlı şarkıları bir söyledi ki akıllara zarar, böyle bir performans olamaz. Böyle güzel sesi olan, şarkıları bu denli ustaca yorumlayan bir kişi bunu meslek olarak da yapmalı diye düşündüm. Ama o tiyatro ve sinemaya ağırlık vermiş. Bence keşke arada konserler de verse iyi olur çünkü müthiş bir performansı var. Bu arada Bilginer de oyunculara sürekli övgüler yağdırdı ve hep onu gülerken gördüm, kahkahaları çınlattı Hisar’ı…

Bu oyunun birkaç özelliği vardı. Fox Tv’de birinci yılını doldurmaları, 50.oyun olması ve televizyondan canlı olarak yayınlanması. http://www.canlidizi.com/ a girdiğimde oyunu tekrar izledim. İlk bölümde kendimi izleyiciler arasında kahkahadan kırılırken gördüm. Oyuna bilet aldıktan sonra da beni çok şaşırtan bir gerçeği öğrenmekle inanılmaz büyük bir mutluluk yaşadım. Oyunculardan Yiğit Arı (en uzunları, turuncu gömlekli) benim çok sevdiğim, evlilik dönemimde ailecek görüştüğüm yoğun çalışmamdan ötürü uzun zamandır görüşmediğim arkadaşımın oğlu değil mi? Küçüklüğünü bildiğim için koskoca adam olunca tanıyamamıştım ama kanım pek kaynamıştı meğer sebebi buymuş…Oyun arasında, O'nu izlemeye gelen canım arkadaşım annesi ile kucaklaşıp, özlem giderdik. Oyun sonunda da Yiğit ve oyun arkadaşları ile fotoğraflar çekildik. Çocukluğunu bildiğim bu gençle yıllar sonra karşılaşıp böyle başarılara imza attığını görünce kendi oğlummuş gibi gurur duydum. 

“Oynarken oynatmak” düsturları olmuş, bunu hissediyorsunuz izlerken. Televizyonda da öyle başarılı oldular ki cumartesi akşamları 23.45’te başlayan programları 21.30’a alındı. Şiddetle izlemenizi öneriyorum ve canlı olarak sahnede seyretmenizi. Arkadaşlarım ve ben iyi ki gelmişiz dedik. Onların programları örnek alınarak benzer programlar yapılmaya başlandı. Kutluyorum tüm oyuncuları ve onları televizyona kazandırarak bize tanıştıran Osmantan Erkır’ı. Önünüz açık çocuklar, başarınız da tartışılmaz “Kim tutar sizi”, dilerim zirve mekanınız olur hep…

Sevgilerimle…

 
Toplam blog
: 203
: 2037
Kayıt tarihi
: 23.10.06
 
 

İnsanların yapmaktan mutlu oldukları hobileri vardır. Benim de en severek yaptığım, hayatımda yen..