- Kategori
- Felsefe
Mahur
Vakit gece yarısını çoktan geçti. Sıcak bir yaz gecesinde ılgıt ılgıt esmeye başlayan rüzgâr. Ağustos böcekleri ve rüzgârın seslendirdiği yapraklar bana eşlik etmekteler. Bahçede ben ve onlar bir aradayız.
Bunlarla birlikte gün boyunca beynimin içinde kimbilir kaç kez çalan "Mahur" artık inceden bir ıslık şeklinde kendini dışa vuruyor.
"Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
o mahur beste çalar müjgân'la ben ağlaşırız
gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
0 mahur beste çalar müjgân'la ben ağlaşırız."
O acı yel beraberinde ağustos böceklerinin çığlıklarını getiriyor kulaklarıma, ritimlerini hiç bozmadan biri bıraktığında bir diğerinin çığlığı tamamlıyor geceyi. Uzunlu kısalı ve uzaktan yakından çığlıklar ama ıslığıma uyumları muhteşem. Yolunu şaşırmış bir ateşböceği karanlıkta göz kırpıyor geceye. An geliyor "Mahur" dişlerimin arasından çıkan ıslıkla yetinmek istemiyor artık söze ve müziğe bürünmek istiyor ısrarla.
"Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
gittiler akşam olmadan ortalık karardı."
Bu enfes şiiri Attila İlhan'ın kimlere yazdığı düşüyor aklıma gecenin karanlığında. Güneşten ışık yontacak kadar sert adamlar kim? Neden gitmişlerdi akşam olmadan?
Gecenin yarısında bir ambar soru yanıtlarını aramakta beynimin içinde. Hafızam beni bildik simalara götürüyor yüzleri görünüyor belli belirsiz. Hoyratça gülümsemelerinden tanıyorum onları.
Deniz, Yusuf ve Hüseyin'i.
Ağız dolusu genişçe gülümsüyorlar ve gidiyorlar geldikleri geceye sessizce. Gökyüzündeki sayısız yıldızlardan üçü onlar biliyorum. Biliyorum ve ben de gülümsüyorum arkalarından hoyratça.
Sert adamlardan sonra müjgân düşüyor aklıma. Varmıydı öyle biri? Yaşamışmıydı? Yoksa Atila İlhan'ın şiirine konuk olan mecazi bir anlammıydı? Müjgân'ın eski dilde "kirpik" anlamına geldiğini öğreniyorum. Attila İlhan'ın idam haberlerini aldığında kirpiğinden başka kimse yoktur yanında ağlayacağı. O 'da müjgân'la beraber ağlaşıyor ve ağıdını yakıyor arkalarından biliyorum.
"Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
geceler uzar hazırlık sonbahara."
Sazların, sözlerin ve bizlerin özlemi bitmedi sizlere sevgili Attila İlhan, bitmeyecek gibi biliyorum. Bu eserin beni aldı buralardan bilinmezliğin bir boyutuna bıraktı. Hem de gece yarısı. Ben o bilinmezliğin boyutunda buluştum sizlerle.
Sen sözleri yazdın ve gittin!
Mısralarındakiler hoyratça gülümsediler ve gittiler!
Ve bu şarkıyı okuyan da gitti sevgili Attilla İlhan.
"Mahur" kaldı bana bu gece gecelerden, gökteki yıldızlar gibi yüceden yücelerden...