Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '06

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

Maldivler / Bandos adası

Maldivler / Bandos adası
 

Tatilimizi Maldiv adalarında geçirmeye karar veriyoruz. Ancak yüzlerce adanın içinden acaba hangisi bize en uygun olanı? Burada internet’in nimetlerinden faydalanıyoruz. Bizim kriterlerimize uygun olan adaların bir ön elemesini yapıyoruz. Bu adalar hakkında bilgiler topluyoruz.

Sonunda Bandos adasına gitmeye karar veriyoruz.

Kimbilir belki siz de bir tatilinizi Maldivlerde geçirmek istersiniz ve adalar hakkında bilgi ararsanız, bizim tecrübelerimizden yararlanabilirsiniz.

Male Havaalanı
Hemen Male adasının yanına denizi doldurarak uçak pisti uzunluğunda bir ada oluşturmuşlar ve pisti bu adacığın üzerine inşa etmişler. Küçük bir havaalanı olmasına rağmen çıkış işlemleri hayli uzun sürüyor. Ama insanlar cana yakın ve biz tatildeyiz. Pasaport ve gümrük kontrolundan çıkar çıkmaz seyahat acentesinin bir temsilcisinin elinde bir tabela ile gelen misafirleri beklediğini görüyoruz. Hemen hangi adaya gidecegimiz kontrol ediliyor. ve İskelenin yanındaki bir büfenin yanında beklememiz isteniyor.

Büfenin önünde bir kaç plastik sandalye var ve siz oturur oturmaz büfeden biri gelip ne içeceğinizi soruyor. Teneke kutularda cola, fanta türü şeyler satıyorlar. Kutusu 3,50 USD, afiyet olsun.

Yavaş yavaş tüm turistler havaalanından çıkıyorlar ve gidilecek adalara göre gruplar oluşturuluyor. Daha sonra her grup rehber eşliğinde motorlara yada su uçaklarına götürülüp adalara doğru yola çıkılıyor.

Bandos adası
Bandos haavaalanindan yaklaşık 45 dakika mesafede. Adanın kendisi ne fazla küçük ne de büyük. Etrafını yürüyerek 20 dakikada dolaşmak mümkün. Akşamları bu patika yollar aydınlatılıyor, yemekten sonra burada güzel bir yürüyüş yaparak kuş, böcek seslerini dinlemek mümkün.

Palmiye ağaçlarıyla kaplı olan adada sadece bir otel var. Burada çalısan personelin yaşadığı yerler adanın ortasına inşa edilmiş, personelin top sahası bile var. Ancak personel ile turistler arasında pek bir kontak yok. Animasyon gibi şeyler olmadığından dolayı herhalde. Belki ya otel yönetimi yada personelin kendileri bunu istemiyorlar.

Bungalovlar adanın sahiline dağılmış. Çeşitli katagorilerde bungalovlar var.

Bizim kaldığımız zaman Ispanya ve Italya dan hayli çok olmak üzere adada aşağı yukarı 400 turist vardı. Ancak ne sahil de ne de başka yerde bir kalabalık hissetmedik.

Adanın her tarafı ayni güzellikte değil. Batı tarafı çok daha güzel. Burada mercanların içinden 5 metre eninde bir koridor açmışlar, buradan adanın etrafını saran reef e kadar yürümek mümükün. Bunun dışında sadece yüzerek açılabiliyorsunuz. Adanın batı tarafında numarası 130 dan 220 ye kadar olan bungalovlar bulunuyor.

Bungalovlar
Biz seyahat acentesınden rezervasyonumuzu yaptırdıktan sonra email ile almak istediğimiz bungalovu otele bildirdik ve bize bu bungalovu sorunsuz verdiler. Adanın batı tarafında 187 numaralı bungalov yer olarak en iyilerinden biriydi. Eğer sizde adayı ziyaret ederseniz mutlaka önceden Reception yöneticisine yazacağınız bir mail ile resv@bandos.com.mv istediğiniz odayı rezerve yapın. Bizim bungalov ile deniz arasında sadece bir patika vardı ve akşamları denizin üzerinden güneşin batışını seyretmek nefis oluyordu. Ayrıca ufak ama faydalı bir tiyo daha: Giderken yanınızda elektrikli su kaynatıcısı, çay ve kahve poşetleri götürün. Çünkü canınız çay yada kahve istediğinde adadaki tek restorana ulaşmanız bungalovunuzun konumuna göre uzun sürebilir. Ayrıca şezlongunuzdan elinizde fincanınız ile güneşin batışını seyretmek daha keyifli oluyor. ( Mesela ben Free shoptan bir şişe de konyak aldım daha da rahat ettim)

Odalar lüx değil ancak temiz ve ferah. İyi soğutan bir klima, Minibar, Safe, saç kurutma makinası ve küçük bir masa ile iki sandalye var. Yataklar büyük ve rahat. Odalarda TV ve radıo yok.

Restaurant
Aslında seyahat kataloglarında tüm kalışınız süresince size restaurantta bir masa ayrılacağı yazıyor. Ama işin aslı öyle değil. Masalar sebepsiz yere hergün değişiyor. Bunun yanında benim canımı sıkan bir şey de şu oldu: Yemek için restoranta geldiğinizde önce garsonunuzu arayıp bulmanız gerekiyor, çünkü size o günkü masanızı garsonunuz gösteriyor. Garip ve pek raslanmıyan bir uygulama.

Ama ayrı yerler ayrı adetler deyip kabul edıyorsunuz.

Restorant iki bölümden oluşuyor. Ön tarafta yemeklerin alındığı büfe var. Burası hayli karanlık ye kasvetli. Ayrıca çok ta sıcak. Arka taraf ise klimalı ve daha bir sakin. Ama burada sigara içilmiyor.

Garsonlar çok cana yakın ve vereceginiz bahşişler onları memnun ediyor. İçecekleri hesaba yazıyorlar tatilin sonunda ödüyorsunuz. Herşey adaya dışarıdan getirildiği için içecekler hayli pahalı.

Eğer siz de benim gibi Hint yemeklerine meraklıysanız, tam yerindesiniz. Her gün büfe şeklinde normal Avrupalının damak tadına hitap eden yemekler yapılıyor. Bunun yanında bir veya iki çeşit mahalli yemek yepılıyor. Mahhalli yemeklerde Hint çizgisi çok belirgin. Ben hayatımda en iyi etsiz sebze köri’sini (curry) burada yedim.

Sualtı
Ada bitki örtüsü bakımından hayli renkli. Çeşitli kuşlar ve böcekler görmek mümkün. Özellikle akşam güneş batımında büyük gece kuşları bir adadan diğerine uçuyorlar. Ancak bütün bu güzellikler sualtı ile karşılaştırıldığında hayli sönük kalıyorlar. Maldıvlerin asıl rengi suyun altında. İllede dalmanıza gerek yok. Ama bir palet ve şnorkel ile mutlaka bu renk cümbüşünü görmelisiniz. Zaten Maldivlere sadece bir deniz tatili için gidiyorsanız, harcadığınız paraya yazık. Mutlak hayal kırıklığına uğrıyacaksınız. Çünkü adalarda gezilip görülecek şey yok, alış veriş yapacak yer yok, Denizin içi mercan kayaları ile dolu yüzmek için hiç uygun değil. Ama sualtı bir cennet. Bu sualtı cenneti adada olmayan tüm şeyleri telafi ediyor.

Mercanlar çok özel canlılar. Yaşayabilmeleri için çok ışığa ve 23 – 30 derece su sıcaklığına ihtiyaçları var. 1998 yılınsa deniz suyu sıcaklığı 38 dereceye çıkınca (el Nino) mercanların çok büyük bir kısmı ölmüş. Suyun altındayken kendinizi çok güzel bir çiçek bahçesini sonbaharda ilk buzlanmadan sonra geziyormuş gibi hissediyorsunuz. O ahengi, renk cümbüşünü tahmin edebiliyorsunuz ama arada kalmış tek tük canlı mercanların dışınca her taraf gri ölü mercanlarla dolu. Kendinizi bir sualtı mezarlığında gibi hissediyorsunuz. Yavaş yavaş yenileri gelişiyor ancak bu çok zaman istiyor.

Bazen de sualtının güzelliklerine dalmışken ayaklarında lastik ayakkabılarıyla sağda solda kalmış mercanların üzerinde dolaşan turistleri görünce çileden çıkıyorsunuz.

Mercanlarda sorun var ancak balık zenginliği anlatılamaz ölçüde. Rengarenk çeşit çeşit balıklar. İrili ufaklı devamlı etrafınızdalar. Eliniyi uzatsanız dokunabileceğiniz kadar yakına geliyorlar. Manta balıklarının küçükleri sahile kadar geliyorlar. Bazen açıktaki büyük balıklardan kaçan küçük balıklar sürüler halinde sahile dalgaların vurduğu yere kadar geliyorlar. Şnorkeli takıp balıkların arasında dolaşmak alışılmamış bir duygu oluyor. Bazen Şnorkel ile gezerken hemen altınızdan 1,5 metrelik bir köpek balığı geçebiliyor. İlk anki şaşkınlığı atınca onun arkasına takılıp dolaşma cesaretini bile kendinizde bulabiliyorsunuz.

Otellerde Turistleri Motorlarla Manta Point denen yerlere götürüyorlar. Adam başı 25 USD veriyorsunuz, dalgalı bir denizde hoplayıp, zıplıyarak yerine göre 1 - 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra adı geçen yere geliyorsunuz. Sığ bir yer, su derinligi 2 - 3 metre civarında. Buraya 3 – 4 metrelik büyük manta balıkları geliyor. Ancak burası yaz sezonunda bizim Efes harabeleri gibi. Turist kaynıyor. Onlarca bot yüzlerce turisti bir noktaya getirmişler balıkları gösteriyorlar. Suyun içi insan dolu. Kim en yakına dalıp mantaya dokunacak, kim en güzel resmi yakalıyacak, bir yarıştır gidiyor. Manta sağa döndüğünde suyun içindekiler sinek sürüsü gibi hurraa sağa dönüyorlar bir koşuşturmaca. Balık sola dönüyor yine hurraa koş bakalım.

Bu nedenle benim hiç hoşuma gitmedi. Mutlaka mantayı sakin bir suda seyretmenin zevkine doyum olmaz ama burada garibim mantaya acıdım. Zaten bir süre sonra herhalde onunda canına tak etti, kaçtı gitti.

Sonuçta eğer Maldiv adalarına gidecekseniz, yanınıza mutlaka, palet, şnorkel, iyi bir kitap ve müzik dinliyebileceğiniz mp3 player yeda walkman türü bir şeyler almayı unutmayın.

 
Toplam blog
: 13
: 3150
Kayıt tarihi
: 02.08.06
 
 

İşletme fakültesi mezunuyum. Hayatımı bilgisayar programcısı, System Controller olarak kazanıyoru..