Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '11

 
Kategori
Edebiyat
 

Mamoş’a ağıt

Mamoş’a ağıt
 

Mamoş'a gözyaşı...


Ağıt: Bir ölümün ya da acı bir olayın sonrasında söylenen halk türkümüzün bir türüdür. Ölüm, hastalık, doğal afet'ler, gibi umarsızlıklar karşısında; üzüntü, korku, coşku ve isyan gibi kimi duyguları anlatan ezgili ve etkili sözlerdir.Ağıt söylemeye ağıt yakma, ağıt söyleyenlere ise ağıtçı adı verilir. İslamiyet Öncesi yazınımızda sagu, divan edebiyatında ise mersiye olarak adlandırılır.

Anadolu'nun hemen her yerinde söylenen gelenek çok eskidir. Ağıtlar, yarı anonim folklor ürünleri olarak da değerlendirilebilir. Yazınımızda 7, 8 ve 10 heceli ağıtlar yaygındır. En çok rastlanılanlıda 8 heceli olanıdır. Ağıtlar, gösteri bölümüyle tiyatro, söyleniş biçimiyle şiirseldir. Türkü vedestanla yakın ilişki içindedir.Erkeklerin söylediği ağıtlar varsa da ağıtları daha çok kadınların ağzından söylenir.

***

Pencereden bir taş geldi türküsünün öyküsü (Mamoş)

Elazığ'ın Koca Mustafa Paşa Mahallesinde oturan Bekir Hoca'nın genç ve güzel bir karısı vardır. Bekir Hoca Harput'ta namusuyla ve iyiliğiyle tanınan yumuşak başlı temiz bir insandır. Karısı ise gençliğin verdiği tecrübesizlikle evli olduğu halde komşularından, soylu bir aileden olan genç, yakışıklı Mamoş (Mehmet) ile ilişki kuracak kadar toydur. Mamoş'la Bekir Hoca'nın karısı arasındaki sevgi gittikçe alevlenir. Çevresi bunu sezmeye başlamıştır. Fakat sevdalılar buna rağmen her şeyden habersizdirler. Fırsat buldukça buluşur, konuşur, sevişirler. Bekir Hoca bunun neye varacağını hesaplamaktadır.

Bir gün karısına Harput'a gideceğini ve akşam dönmeyeceğini söyler. Bu fırsattan yararlanan genç kadın Mamoş'u eve davet eder. Yerler, içerler, eğlenirler. Bekir Hoca ise Harput'a gitmemiştir. Karanlık basınca eve gelir ve sessizce kapıyı kendi anahtarıyla açar, sevdalıların bulundukları odaya gelir. İçerden onların eğlenceli çığlıklarını duyar! Tabancasını çekerek odaya girer. Girer girmez tabancasını ateşler! Mamoş'u kalbinden, karısını da ağzından vurarak öldürür! Bu olaydan sonra Bekir Hoca zaptiyeye teslim olur. Adli bir heyetin eve gelip olayı yerinde incelemelerinden sonra duruşma sonunda Bekir Hoca beraat eder. İçli olan türkünün öyküsünde de böylece bir ders yatmaktadır.

Mamoş türküsü

Pencere'den bir taş geldi,
Ben sandım ki Mamoş geldi.
Uyan Mamoş, uyan uyan,
Başımıza ne iş geldi.

Eyvah Mamoş, eyvah eyvah
Tabip getir yarama bak.

Penceresi yeşil yaprak,
Mamoş giyer kara kapak.
Kör olasın Bekir hoca,
Yatağımız kara toprak.

Eyvah Mamoş, eyvah eyvah
Tabip getir yarama bak.
Pencere'nin önü çardak,
Rakı içtik bardak bardak.
Körolasın Bekir hoca
Koymadın ki murat alak.

Eyvah Mamoş, eyvah eyvah
Tabip getir yarama bak.

Evlerinin ardı kavak,
Yağmur yağar ufak ufak.
Kör olasın Bekir hoca,
Ağzımdaki kurşuna bak.

Di kalk Mamoş di kalk, di kalk
Başımıza yığıldı halk.

Dış kapıyı araladın,
Ah bahtımı karaladın.
Kör olasın Bekir hoca,
Mamoş'u da yaraladın.

Di kalk Mamoş di kalk, di kalk
Başımıza yığıldı halk.

Mamoş paltonu tutayım mı?
Hayrın için satayım mı?
Mezarında boş yer var mı?
Ben'de gidip yatayım mı?

Eyvah Mamoş, eyvah Mamoş
Tabip getir imdada koş.

Kaynak: Mehmet ÖZBEK
Folklor ve Türkülerimiz
Ötüken Neşriyat, İstanbul 1994

***

Mamoş türküsü

Yöresi: Elazığ

Derleyen: Fikret Memişoğlu

Söz: Fikret Memişoğlu

-

Pencereden bir taş geldi

Ben sandım ki Mamoş geldi

Uyan Mamoş, uyan Mamoş

Başımıza ne iş geldi



Penceresi yeşil perde

Yeni düştüm ben bu derde

Kör olasın Bekir Hoca

Nasıl yatak bu dar yerde



Eyvah Mamoş, eyvah Mamoş

Tabip getir, imdada koş



Penceresi yeşil yaprak

Mamoş giyer siyah kalpak

Kör olasın Bekir Hoca

Yatağımız kara toprak



Evlerinde koyun kuzlar

Vuruldum ben yaram sızlar

Öldüğümü aramam ben

Yetim kaldı yavru kızlar



Di kalk Mamoş, Mamoş, di kalk

Başımıza yığıldı halk



Evlerinin ardı kavak

Yağmur yağar ufak ufak

Kör olasın Bekir Hoca

Ağzımdaki kurşuna bak



Pencerenin önü çardak

Rakı içdik bardak bardak

Kör olasın Bekir Hoca

Koymadın ki murad alak



Eyvah Mamoş, Mamoş eyvah

Doktor çağır, yarama bak



Dış kapıyı araladın;

Ak bahtımı karaladın.

Kör olasın Bekir Hoca

Mamoş'u da yaraladın



Mamoş, palton tutayım mı?

Hayrın için satayım mı?

Mezarında boş yer var mı?

Ben de girip yatayım mı?


Mamoş ninni, Mamoş ninni

Bilinmez kim kime kinni

Bekir Hoca vurdu beni

Bekir Hoca vurdu seni.

***

Adı Mamoş.

Kime baksa bakışı o gözde konaklar
Harput’un bir yağız delikanlısı.
İliğine kadar gakkoş.
Kuşak belde sarılı seko omuzda asılı.
Yandan bağlı kundura sivri burun yumurta topuk
Ökçeleri basılı.
Çoğalırdı gözlerinin derinlerinde yalnızlık.
Bazen soğuk kaldırımlara düşerdi tebessümleri.
Dokunan her gülücüğe gül açardı yanakları.
Her gülüş
Islak yüreğinde beyaz bir düş kurardı Mamoş’un.
Gülerdi gözlerinin karası.
Kül kokan bir hasret oynaşırdı göz bebeklerinde
Yarım aşk arası
Çocuklar Harput’un sürgün çiçekleri.
Her sabah Mamoş’un içinde büyümeye uyanırlar.
Her çiçeğe verimli topraktır Mamoş
Çiçekler Mamoş’u yüreğinden tanırlar.
Saklı hasretlere kalemsiz kâğıtsız mektuplar yazardı
Zamanın yitik bir yerindeki.
Bakışları savunmasız, bakışları çocuksu
Öksüz bir sevgi yıldız olur düşerdi göz bebeklerinden.
Korkardı karanlığın hoyrat ellerinden
Bilmez anlamaz,
Gece onca yıldız varken neden zifirdir ortalık.
Ve neden vardır yalnızlık onca insana rağmen.
Alnında ki çizgilerde
Birkaç bin yıllık kimsesizliğin izleri
Biraz çocuk, biraz büyük,
En çok da Harput tur Mamoş.
Mamoş hasrettir, Mamoş özlem.
Mamoş iliğine kadar gakkoş.

II

Ey tarihin tarihiyle yaşıt Harput.
Ey ilk kana şahadet eden köhne.
Ey Hurriler kadar yaşlı
Ey Urartudan hatıra kalesi gibi dik başlı
Sana geldim işte.
Sana geldim Yemenin gülü çemenken.
Sana geldim telgrafın tellerini arşınlayıp.
Sana geldim.
Yar üstüne yar sevmesin diye yüreğimi kurşunlayıp.
Memişoğlu’ndan mıdır yoksa ben mi demişim bilmem.
Bir gazelin nağmeleri düşer kulağıma her yerde. “sevdim seveli terk edemem hayr ile şerde.
Bir misl-i melek zat-i peri hüsn-ü beşerde.
Harput! .
Mamoşu yiyen Harput.
“Uyan Mamoş, uyan Mamoş
Başımıza ne iş geldi” diyen Harput.
Hiç mi acımadı canın Firdevs kadının kanını dökerken?
Hiç mi yanmadın Mamoş’u katlederken acaba?
Hiç mi rüyana girmedi Göllübağ’da Arap baba? .
İki cana kıyarken jandarma Ali,
Hiç mi dur demedi onca ahali?
Ya onca yüreğinle koskoca
Titremedi mi elin kalemi kırarken Bekir Hoca? .
Ah dağlanası diller.
İki taze fidanı nasıl da yediler?
Unutulmuş bir aşktır her kelebek
Kitaplar arasında ölü.
Acımadan yedin Harput
Kanadı kırık Mamoş’la Firdevs denen gonca gülü.


Not :

Seko (Sako):Paltoya benzer bir tür üstlük
Huriler: M.Ö. 2000 yıllarında Doğu Anadolu'ya Elazığ yöresine yerleşip medeniyet kuran bir topluluk.
Urartular: M.Ö. 9. yy. da Harput'ta uzun süre hüküm sürmüş ve bu gün şimdilerde ayakta duran Harput Kalesi'ni inşa eden topluluk.

Mustafa Şekerci

***
http://www.facebook.com/video/video.php?v=221703748004

http://www.kralmp4.com/kurtlar-vadisi-pusu-mamos-agidi-turkusu-t-67027.html

http://www.trcanligundem.com/mematinin-gurkan-uygunun-kendi-sesinden-soyledigi-uyan-mamos-agidi-turkusu/ 

 
Toplam blog
: 782
: 1295
Kayıt tarihi
: 18.08.08
 
 

Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu'nu, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü, İstanbul Çapa M..