Marlon Brando

Bu dünyadan bir Marlon Brando geldi geçti. Her ne kadar ölüm tarihi 01 Temmuz 2004 olsa da O hâlâ yaşıyor, aramızda ve onun yolunda giden aktörleri izliyor. Bu aktörlerin sayısı o kadar az ki, bir elin parmak sayısını geçmez.

Örneğin Sean Penn, bunlardan biridir. Toplumsal olaylara tepki koyması, duyarlılığı ve kimi zaman çözüm olması belirgin özellikleri olup Brando'yu anımsatır. Lâkin kendi olma özgünlüğünü de korur.

Bizde Yılmaz Güney kendi özgünlüğünü yaratabilmiş çok yönlü sanatçılardan biriydi. Bu noktada Tuncel Kurtiz'i de anmadan geçemeyeceğim. O çok farklı bir renktir sinema sanatı için. Özellikle karakter oyunculuğu söz konusu olunca, akla gelen ilk oyuncudur denilebilir.

***

Bugün o büyük usta oyuncu Marlon Brando'nun başrolünde oynadığı Viva Zabata'yı bir kez daha izledim. Filmin finalindeki ihanet sahnesi yüreğimi acıttı. Neticede ihanet eylemi, döneklik olgusuyla kardeştir. Sonra unutulmaz Baba filmine merhaba dedim ve bir parça soluklandım. Yeri gelmişken usta yönetmen Francis Ford Coppola'ın 1972'deki bu görsel destanı; namı diğer The Godfather ile ikinci kez Oscar ödülünü kazansa da, Oscar'ı reddedecek kadar asi biriydi. 2. Oscar'ını Amerika'nın Kızılderililere karşı uyguladığı politikayı protesto etmek için ödülü almaya dahi gelmemiştir. Yerine bir Kızılderili kadını göndererek Oscar'ı protesto eden bir metin okuttu. Belki Brando Oscar'sız kaldı ama Kızılderili hakları savaşımında önemli bir adım atılmış oldu.

***

Son tahlilde, 'Marlon Brando'nun 'Kanlı Hü­cum' adlı filmini eğer ölüme inanıyorsanız, ölmeden önce mut­laka izlemelisiniz. O karelerde kendinizi bulacağınızdan eminim.

Saygıyla ve özlemle anıyorum Brando ustayı.

Bir farklılık yaratmak adına. Hayat için.

karakusabbas@gmail.com

http://blog.milliyet.com.tr/abbaskarakus

Resim: Oscar törenine giden Kızılderili kadın