Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

Marmara Gemisindeki Türker bebeğin gözünden yaşananlar...

Marmara Gemisindeki Türker bebeğin gözünden yaşananlar...
 

Türker Bebek


Okulda defterime, Sırama ağaçlara - Yazarım adını,

Okunmuş yapraklara, bembeyaz sayfalara - Yazarım adını,

****

Hani, barış için yola çıkan gemilere saldırılar başlamışdı ya. İşte bunu öğrendiğim andan beri Zülfü livaneli’nin sesi ile “ey özgürlük” türküsü beynimde eski 45’likler gibi dönüyor dönüyor dönüyor.

Bu türkünün beynimde çalmaya başladığı zamandan beri, Filistin toprağında 200 filistinli bebek daha dünyaya umutla gözlerini açmış annelerinin ilk ninnisi ile mışıl mışıl uyuyorlardı...

Onlara “hoşgeldin bebek” demek istiyorum, ama işte o kocaman “ama” boğazımda düğümleniyor ve nefesim kesiliyor...

Basiretsiz arap ulusu ve acımasız israil devleti filistin topraklarında dünyaya gelen bebeklerin geleceklerini yoketmek için yıllardır birbirleri ile yarışıyorlar...

Türker Bebek, saldırı günü filistinli bebeklerin gözlerini açtığı dünyaya kısa bir süre olsa da konuk olmuştu.

Türker bebek saldırı sırasında neler görmüş, neler yaşamıştır bir bilen var mıdır?

...

Türker bebek, helikopterlerin alçak uçuşta çıkardıkları gürültüden korkup hemen ağlamaya başlamış ve annesinin boynuna sıkıca sarılmış mıydı?

Yoksa o ana kadar metanet ile çevresindeki koşuşturmaları izlemiş ve yaylım ateşi altında gemi güvertesinin neden kan kırmızısına döndüğünü annesine sormuş muydu?

Annesinin gemi içinde o kamaradan diğerine girerek güvenli bir yer aramasını “gemide saklambaççılık” oynuyoruz mu zannetmişti?

Yaralıların israilli askerler tarafından denize atıldığın, o güzel gözleri şahit olmuş muydu?

Türker Bebek, kafasına silah dayayan İsrail komandosunun gözlerinin içine korkusuzca bakabilmiş miydi?

İsrailli komandoların gemiye atmış olduğu sis bombasından etkilenmemek için annesi gaz maskesi taktığında, halen yaşadıklarının bir oyunun parçası olduğunu mu düşünmekteydi?

Denize düşer oğlumuz diye can yeleği giydirildiğinde neden bunu giyiyorum diye sormuş muydu annesine?

Gemideki herkes gibi kelepçeler de onun ellerini esir almış mıydı?

Annesi ve babası onun gözleri önünde tartaklanmış, dövülmüş ve darp edilmiş miydi? Babasına işkence yapılmış mıydı? Esir olduğu süre içinde ekmek, su yiyebilmiş ve uyuyabilmiş miydi?

Türker Bebek, Filistin'deki onlarca bebek ile oynayamadan evine dönmek zorunda kaldığında annesine buğulu gözler ile bakmışmıydı?

Bütün bunlar olmazdan önce Türker bebeğin kafasında annesinin sesi ile yankılanan bir ninni var mıydı? ...

31 Mayıs sabahına Türker bebek sevinçle uyanamadı.

Aynı gün dünyaya gözlerini açan filistinli bebekler de...

Gözlerini filistin topraklarında açan; Aqsa, Haifa, Salem ve Tariq , Türker bebeğin 48 saatliğine ortak olduğu zulmü hayatlarının sonuna kadar yaşayacaklarını ve bunun kaderleri olduğunu daha okula bile gitmeden öğrenecekler...

*****

Geri gelen sağlığa, Geçen her tehlikeye -Yazarım ben adını, yazarım, Bir sözün çoşkusuyla, Dönüyorum hayata - Senin için doğmuşum- haykırmaya ... Ey özgürlük!

İlgili Kaynak : http://blog.milliyet.com.tr/Israil_le_savasa_mi__barisa_mi_/Blog/?BlogNo=246196

 
Toplam blog
: 62
: 2308
Kayıt tarihi
: 10.12.09
 
 

Üniversite yıllarında başladığım fotoğraf sanatını iş hayatına atıldığım dönemde geliştirdim. Bir..