Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '08

 
Kategori
Siyaset
 

Masal mı, rüya mı?

Masal mı, rüya mı?
 

Çok uzun yıllar önce bir etrafı denizlerle çevrili bir ülke varmış. Bu ülkede yönetenlerin yüzlerinin kızarmama özelliği varmış, belli mevkileri elde edenlerin ar damarları derhal çatlarmış. Onlar için ahlaki değerler daima kendilerinin algılama şekilleri ile ilgiliymiş. Mesela diğer bir ülkede okullara küflü pirinç gönderildi diye ülkenin milli eğitim bakanı istifa ederken, etrafı denizlerle çevrili bu ülkede hastanelerde çocuklar ölürken, sulardan arsenik çıkarken, hayali ihracatlar yapılırken, yardım paraları ceplere indirilip halk kandırılırken hiç kimse istifayı düşünmediği gibi, bu konulara değinenleri de yöneticiler tehdit edermiş.

Etrafı denizlerle çevrili ülkenin halkı çok ama çok çaresiz, umarsız ve aymaz özelliklerini bir arada taşır her seçimde “gel beni kandır” der ve “yoksulluklarını yok edeceğiz bizim oradaki adamların” partisine oy verirlermiş.

Bazen “düello” denilen bir şeyler yapar, kurşunlar kimseye saplanmazmış.

Bu etrafı denizlerle çevrili bu ülkenin bazı adamlarının başka ülkelerdeki insanları kandırıp yardım bahanesi ile topladıkları paraları yedikleri ortaya çıkmış. Başka dinden olan o ülkenin yargısı bu adamları yakalayıp, yargılamış ve suçlarını sabit bularak hapse atmış. Etrafı denizlerle çevrili ülkenin, şeref, haysiyet ve tüm dinsel değerlere düşkün yöneticileri bu durum karşısında nedense sanki o hırsızları savunur gibi davranmışlar.

O günden itibaren etrafı denizlerle çevrili ülkenin insanları uykularından uyanmışlar. Çünkü o ülkenin insanlarının çoğu gerçekten hayalı, namuslu ve değerli insanlarmış. Bu durum onların gerçekten haysiyetlerine dokunmuş. Aralarından biri “durumumuz çok kötü” deyince yöneticilerden biri adama “yalancı” demiş ve kolundan tuttuğu gibi adamı atmış.

Vatandaşın sabrı giderek taşmaya başlamış.

Sessiz ama aralarında konuşmaya başlamışlar.

Durumun ne olacağını, bu saygısız ve sevgisiz yöneticilerden nasıl kurtulacaklarını düşünmeye başlamışlar.

Ve üçer beşer ülkenin en büyük kentinin sokaklarına taşmaya, koşmaya ve bağırmaya başlamışlar. “Biz sürü değiliz” diye bağırıp seçimlerin erkene alınmasını istemişler. Polis bu insanları dövmeye başlamış.

Etrafı denizlerle çevrili ülkede bunlar olurken dünyada bir ekonomik kriz patlamış. Tüm devletler bu kriz karşısında önlem alırken, her gün, her konuda halka diskur çeken en baba yönetici bu konuda hiç konuşmuyormuş. Bunlar olurken bazı fabrikalar geçici olarak kapanmaya başlamış.

İşsizlik bu güzel ülkenin sorunlarının başında gelirken, bu kriz işsizliği daha da artıracakmış gibi bir durum ortaya çıkmış.

Ortalık kararmış, şimşekler ve fırtınalar çakmaya başlamış.

Arkadaşım bunu anlatırken dedi ki, “dostum ter içinde uyandım, rüya görmüşüm, çok şükür benim ülkemde böyle şeyler olmuyor”.

Yaa işte böyle, ar damarı çatlayan yönetici ve idarecilerimiz yok şükürler olsun. Rüyada da olsa o ülkenin insanlarına Tanrı yardım etsin.

 
Toplam blog
: 283
: 1304
Kayıt tarihi
: 04.12.06
 
 

Nükleer fizik doktoru, şiir yazmaya çalışıyor, kalite yönetim sistemleri danışmanı, öykü deneme yaza..