Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '10

     
    Kategori
    Öykü
     

    Masal

    Zamanların birinde kahverengi saçlı, buğday tenli küçük bir kız çocuğu yaşarmış. Bir evin prensesler gibi büyütülen, üzerine titrenilen, kötülüklerden sakınılan tek çocuğuymuş.

    Küçük Kız, babasının şefkat dolu kucağında olmaktan büyük bir mutluluk duyarmış, ona çok düşkünmüş. Annecik ise biraz daha otoriter bir yapıya sahipmiş. Kız çocuğu ya, baba biraz daha şımartmaya meyillidir hani her zaman...

    Babacık, kızına her gece küçük arslanın şarkısını söylermiş çünkü Küçük Kız, tek başınayken uykuya dalmaktan çok korkarmış. Karanlıkta, böceklerin sinsice yatağına geleceğini düşünürmüş. Yatağa girer girmez, Babacık, başlarmış küçük arslancığın müzikal masalına ve pembe düşlere dalana dek yanından ayrılmazmış kızının.

    Bazen uyuduğunu zanneder, yavaşça kızının başını, kolundan yastığa doğru taşır, hissettirmeden yanından kalkmaya yeltenirmiş ki tam o sırada Küçük Kız, kolunu sımsıkı kavrayıverirmiş. “Henüz uyumadım!” demekmiş bu. O zaman Babacık, yeniden sokulur biraz daha beklermiş. Ta ki derin bir uykuya daldığından emin olana dek. Sonra yorganı ile üzerini örter, alnına şefkat dolu bir öpücük kondurur, en güzel rüyalara emanet edermiş kızını.

    Annecik, bu duruma biraz daha farklı bir tavırla yaklaşırmış. “Koskocaman kız oldun artık ayıp, yalnız başına uyumayı öğrenmen gerek.” dermiş. Küçük Kız ise onun bu sözlerine çok içerlermiş. Korktuğu için utanırmış. Böyle zamanlarda Babacık ona dermiş ki:

    “İnsanlar, mutlaka hayatlarının bir döneminde yalnız uyumaktan korkarlar. Sen şanslısın çünkü çocukken bunu yaşıyorsun, ben varım yanında. Bazı insanlar yaşlandıklarında yalnız uyuyamazlar.”

    Küçük Kız, bunu duyunca rahatlarmış biraz. Yaşadığı korkunun doğallığını, ancak başkalarının da aynısını yaşadığını kavrayarak kabul edermiş.

    Babacık, Küçük Kızın yüreğindeki korkuyu sabırla, sevgiyle ve güvenle yenmek için mücadele edermiş. Korku, Küçük Kızın ruhunu kemirirmiş her gece karanlığında ve uyku teslim aldığında ruhunu, Babacığın mırıldandığı şarkılardaki kahramanlar sararmış düşlerini.

    Her sabah, bir başka şarkıyla karşılarmış Babacık, Küçük Kızı'nın uyanışlarını. Annecik ise sitem edermiş Küçük Kız'a, korkuya yenik düştüğü için. Kendi hayal gücünün sınırlarında yarattığı böcekleri öldürmeyi beceremediği için.

    “Nasıl senin düşüncelerin yaratıyorsa o görüntüleri yine sen yok etmelisin!” dermiş. Bunu duydukça Küçük Kız, utancından yerin dibine girermiş. Korku, böcekler, karanlığın imgeleri onu bir türlü rahat bırakmazlarmış.

    Babacık ise onu hep rahatlatmaya çalışırmış çünkü zamanla korkuların kendiliğinden yok olacağını bilirmiş. O esas Anneciğe kızarmış, zamanından önce yeşermesini istediği için çiçeklerin... Babacığın, Anneciğe kızdığına şahit olan Küçük Kız, bu kez daha da çok üzülürmüş...

    Gecelerce birlikte başlamışlar uykuya Babacıkla, Küçük Kız... Her defasında, “Ben ne zaman büyüyeceğim, ne zaman yok olacak böcekler, ne zaman korkusuz olacağım?” diye sorarmış Küçük Kız. Sabırla sarmalarmış Babacık onu. Öper, koklar, ona hep aynı şeyleri anlatırmış hiç usanmadan, bıkmadan...

    “Üzülme bebeğim, geçecek. Kavga etme böceklerle. Onlar senin ilgilenmediğini fark ettikçe eksilecekler, yok olacaklar. Öyle bir gün gelecek ki sen onları ne zaman unuttuğunu hatırlamayacaksın. Hadi uyu şimdi bak ben buradayım, kimse gelemez ben yanındayken, korkma...”

    Haklıydı Babacık. Ne zaman, ne ile ve ne şekilde böcekleri öldürdüğünü hatırlamıyor artık Küçük Kız ama çocukluk anıları arasındaki şu iki görüntü çok belirgin:

    Biri, Babacığın evde olmadığı bir gece, kızının yalnız uyuyamayacağını bilen Anneciğin, onu neşelendirip, aklını dağıtmak için yuvarlak yemek masası etrafında kovalamaca oynayarak, kahkahalar arasında korkuyu unutturuşu...

    Diğeri ise, bir başka gece. Küçük kız yatağında uyanık ve yalnız. Sesini duysunlar ve gelsinler diye ısrarla öksürüyor. İlgi istiyor. Uzaktan her ikisinin de mırıltıları geliyor kulağına.

    Babacık endişeyle, “Çocuk yine öksürüyor” diyor.

    Annecik, “Numara yapıyor” diye yanıtlıyor onu, son derece sakin ve kendinden emin bir tonlama ile.

    Küçük Kız birkaç dakika daha devam ediyor öksürmeye, onları ikna etmek için. Ansızın Babacık, büyük harflerle sesleniveriyor içeriden :

    "KIZIM UYU ARTIK LÜTFEN!"

    Biraz şaşkın biraz buruk, gülümseyerek uykuya dalıyor Küçük Kız çünkü Babacık, artık biliyor böceklerin olmadığını...

    NOT : 2000 yılında kaleme aldığım bu küçücük öyküyü, birlikte çalıştığımız yıllarda ilk paylaştığım kişilerden biri olan Demet Maya'nın isteği üzerine yayınlıyorum. Kendisinden az önce aldığım, "okumayı çok özlediğim o küçük öykünü de yayınlar mısın?" diyen mesajı üzerine arşivden bulup, hazırladım. Birlikte geçirdiğimiz tüm gerçek, içten ve güzel zamanlara selam olsun...

     
    Toplam blog
    : 1
    : 809
    Kayıt tarihi
    : 24.01.10
     
     

    18 Haziran 1974 İstanbul doğumluyum. Orta okul ve lise öğrenimimi Özel Moda Koleji'nde tamamladım. 1..