Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '08

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Maşuk Bodrum

Maşuk Bodrum
 

“Nasıl anlatsam? Nerden başlasam? “ demişti ya şarkı,

Tam da “İşte öyle bir şey”…

“Havasına, suyuna, taşına, toprağına…”

Hani “İstanbul’un havası kadın gibidir” derler ya mesela, Bodrum “kadın gibi” falan değil. Bodrum gerçek bir kadın. Bodrum kesinlikle dişi. Hem de ne afet!

Öyle bir kadın ki; yanında olabilirsin, elini tutabilirsin, birlikte muhteşem anlar yaşayabilirsin ama asla bütünüyle senin olmaz. Kendi kuralları vardır. Ya uyarsın, ya da uyarsın!

Bodrum bir metres.

Ama sevdiğinin yolunu bekleyen zavallısından değil.

O her şartta, her durumda kendi hayatına devam eder. Sevgilisi geldiğinde ona kucağını açar açmasına da, bildiğinden şaşmaz, içini hepten açmaz.

Bodrum öyle bir kadın ki; kesinlikle sıradan değil.

Güçlü, tutkulu, inatçı, kişilik sahibi, takıntılı, kafadan çatlak, manyak, hem çok hoşgörülü hem tahammülsüz, hem kural tanımaz hem de tamamen kuralcı, yetenekli, neşeli, sanatçı, özgür ve de fettan .

Yani çok özel. Dedim ya; kesinlikle sıradan değil.

İçki, sigara da içer, spor da yapar. Tembeldir ama bir kez sevdiği şeyi bulmaya görsün, bir anda en çalışkan da olabilir. Akşamlara kadar da uyuyabilir, bazen güneşle birlikte de kalkabilir, huyuna gidersen para bile kazandırabilir.

Yanlış anlaşılmasın, bu özel kadın öyle çok genç değil.

Ama hala çok güzel. Hem de ne güzel. Bazı akşamdan kalma sabahlarında gözleri şişse de, az biraz göbeği, belirgin kırışıklıkları olsa da, en kendini bırakmış hali bile değme çıtırları kıskançlıktan delirtebilir. Sesi kalındır, genzinden gelir, biraz ağzı da bozuk ama gerektiği yerde hanımefendi olmayı da bilir. Pasaklı hali bile misk gibi kokar. Bazen saçını yıkamaya bile üşenir ama mesela öyle bir toka takar ki alımından geçilmez. Hele de keyfi yerinde olduğu zaman var ya, bakmaya doyulmaz. Pırıl pırıl, ışıl ışıl, güleç,

Sıcacık, ama asla yumuşacık…

Kimi zaman öyle bir öfkelenir ki etrafında uçmadık eşya bırakmaz. Eser gürler, köpürür, kırar döker, hışmını görünce evinizden bile çıkmamayı tercih edersiniz sakinleşene kadar. Ardından bir gülümsemeye başlar, hemencecik unutur yelkenleri suya indirirsiniz.

Kültürlü bir aileden gelir, aydındır. Ege’nin tüm cazibelerini içinde barındırır. Dorlar, Kayralılar, Giritliler, Osmanlılar’ın şahane bir karışımıdır. Büyükannesi Artemis, büyük büyük dedesi Heredot, eniştesi Mustafa Paşa, amcası Neyzen, kapı komşusu Cevat’tır.

Bu zenginliği görüp için için kıskanırsınız. Hem O’na sahip olmayı ister, hem sever, hem de hoyratça davranırsınız. Yanına geldiğiniz kısacık süreler zarfında uykusuz kalmayı göze alıp, enerjinizi sonuna dek kullanıp, her anın tadını çıkartabilmek için tüketirsiniz kendinizi. Çünkü bilirsiniz ki sadece o anlarda kendini size az da olsa verecektir. Diğer aşıkları izin verirse tabi…

Yani biraz “sapıkça” bir ilişkidir onunla yaşadığınız. “Akıllı adam” onunla ilişkiye girmez! Tüketirsen aşkının biteceğini bilirsin.

Yeniden gördüğünde sevindiğin, ayrılırken üzüldüğün ama yine de uzaklaşınca bir “oh” çektiğin, bildik alıştık hayatına geri döndüğünde rahat ettiğin, aklına düştüğünde sorumluluklarını derhal terk edip kucağına koşmaya can atsan da cesaret edemediğin, korunaklı hayatını tercih etsen de bir türlü içinden koparıp atamadığın, O’nu düşündüğünde heyecanlandığın, yanına koştuğunda “geri dönmeyeceğim” deyip üç gün sonra sana “güven sağlayanı” tercih edip dönüş biletini aldığın, sonra uğruna biletini bir üç gün daha ertelediğin, kesinlikle “mükemmel” veya “ideal” olmayan ama ne yaparsan yap vazgeçemediğin, tutkuyla aşık olduğun çok özel bir kadındır o.

Ve tutkulu bir aşktır onunla yaşanan.

Ne atabilirsin ne de satabilir .

Ne unutabilirsin, ne hayatından çıkarabilir. Ama “bütünüyle” de O’nunla olamazın. Çünkü mutlu olabilmen, her şeyi uğruna terk edebilmen için senin de onun kadar “özel” olman gerekir. Değilsindir…

Bocalayıp durursun. “Ne seninle ne de sensiz” der, kahrolursun. Yine de hep orada olduğunu bilir hayat bulursun.

Şairin dediği gibi ; “Beni bu güzel havalar mahvetti” .

 
Toplam blog
: 36
: 1240
Kayıt tarihi
: 25.10.08
 
 

Fransa ve Türkiye'de on sene kadar turizmcilik yaptıktan sonra iletişim alanına yönelmiştir. İnte..