- Kategori
- Edebiyat
Mayıs Hüznü ya da Arkadaş Z. Özger'i Anma

(Soldan)O. Tümbaş, Y. Durak, Şevket Apalak ve eşi Filiz, Sina Akyol, Arkadaş Z. Özger-Ankara 1971
“Bir dağ bulup uzun uzun bakıyor” mu uzaklardan bilmem. Bildiğim genç bir şairin, Arkadaş Z.Özger’in pencereyi açık bulan bir serçe gibi uçtuğu gündür sonsuzluğa. “Her ölüm erken ölümdür”; ama 25’inde, şiirin kanında buluşup hızla aktığı bir zamanda, şairin ölümü daha erken, daha acıklı gelir insana. Pencereyi, göğü, havayı kucaklayan şair, “pencereyi kapama / gök dolabilir içeri” mi diyor yoksa? Çok sevdiği, kimi buluşmalarda söylediği Şekip Ayhan Özışık’ın hicaz makamındaki “Açık bırak pencereni” şarkısını mı söylüyor bulutların üstünde ola? Ankara’da Dikmen’deki bekâr evimde, soğuk bir akşamda kutladığımız Arkadaş’ın 22. yaş gününü anımsıyorum bu şarkıyı dinleyince. Bilgin Adalı, İzzet Göldeli, Sina Akyol’un da katıldığı o balıklı, şaraplı akşamdan aynı şarkının ezgileri yayılır sanki içime. Cenazesinin kalktığı Hacıbayram camii avlusunda, bahar esintisi, bu ezgileri taşırken de buruk gülümseme duruyor olmalı dudaklarımda. “ben işte eksik bir birikimin tortusuyum / geçmişlerde yoğrularak çocukluğum / bana hep acıyı ve hüznü öğretti" dizeleriylebir bakıma kendini özetleyen Arkadaş Z.Özger, şiirle yaşadığı kısa yaşamında bizi heyecanlandıran, duygulandıran inceliğin yanında kavgaya dahil olan, devrimci yapısı bulunan bir çok şiiriyle de unutturmaz kendini.
15 yıldır adına düzenlenen şiir ödülü İzmir’den çağırır genç şairleri. Yeni sesler, yeni yüzler, yeni şiirler, yeni kitaplar Arkadaş’ın adıyla buluşurlar. Adını bir dergiyle yaşatan genç arkadaşların, ona duydukları sevgiyi, saygıyı anlamamak olası mı? Ona duyulan özlemi, sevgiyi hâlâ yaşıyor olmaları da bir kazanç şiirimiz adına. Yaşasaydı, kuşkusuz Arkadaş Özger’in şiirimizde tartışılmayacak konumda olacaktı. Çok genç yaşta yazdıkları, kavradığı şiir olgusu bunun göstergesi değil mi? Evet aradan 37 yıl geçti. Araya 12 Martlar, 12 Eylüller, 28 Şubatlar girdi. Araya kıyımlar, kırımlar, gözaltılar, gerilimler, coplar, hapisler, işkenceler, kederler girdi. Ama şiirler bitmedi. Çekilen acıların, iz bırakan görüntülerin, yıkılan yaşamların şiiri yazıldı hep. Yazılacak da… Ama Arkadaş Özger’in yazdıkları da, söyledikleri de unutulmadı. Şiiriyle yaşıyor. Kuşkusuz şiirimize yeni bir soluk, renk, getirecek, ivme kazandıracak şairlerin de arkası gelecek. İki binli yılların en güzel şiirlerini yazacaklar. Buna inanıyorum. Sevgili Arkadaş’ın da ruhu şenlenecek. Bütün erken ölümlü şairlerin de.