Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mazlum maktul

Mazlum maktul
 

http://www.dewittifishhandgame.org


Erkekler de ağlar!

Sıkça şahit olmadığımızdan mı nedir; ağlayışları yüreklerde fırtınalar estirir.

Gözyaşı akıtan kadın; bu spor dalında sanki daha idmanlı gibidir.

Genelde tozu dumana katmadan da katıla katıla ağlayabilir.

Erkekler ağlamasınlar!

Biz kadınlar onlar için de ağlarız.

Gürlesinler! Bu eylem erkeklere daha çok yakışır.

Analarımız hep ağladı. Dökülen o gözyaşları erkeğine de yeter; denizde kum bizde yaş taneler…

Kadının vazgeçilmezi, saydam damlalar.

Erkeğe yakışmadığından değil; üç günlük sakalına takılır dağılıverirler.

Narindirler.

Damlaların şekli çabuk bozulur.

Köşe bucak saklanan güçlü yiğitler.

Her köşe başında onlara rastlanmazmış. Gizli gizli ağlarlarmış.

Saklanamadıkları anlar; zor anlar.

Yüreklerinde biriken çakıl taşlarını, yeri geldiğinde denize dökemezlermiş.

Şarabın rakının yardımı olmaksızın ağlama nöbeti tutmuşsa; ciddiye almak gerekir hıçkırıkları.

Teselli etmek fayda vermez; görmezden gelmek de yatar; işin püf noktası.

…Neden ağlıyorsun? Artık çok geç değil mi?

Böylesi bir soruya; nasıl bir yanıt beklenir ki…

“Gözüme rimel kaçtı” diyemez!

“ Anasını sattığımın dünyası, kader utansın! Biz bu olanlara layık mıyız?” diyemez!

Arabesk olur çünkü.

Gözü yaşlanmayanı ağlattıklarında; yalnız mıydı? Yaşını silecek biri olmadığı gibi kâğıt mendili de yoktu… Muhtemelen.

Oynadığın atlar hiçbir yarışı kazanmadı.

Hiçbir şey senin olamadı.

Kurumamış olsa yaşlı gözlerin pınarları; senin için de ağlarlardı inan bana…

Sen de bacak kadar çocukken; doğduğuna bin pişman olmuş gibi çok ağlardın.

Gözümün önünden hiç gitmiyor…

Bu nasıl bir göç öyküsü baştan sona muamma!

Ayrı dünyalarımız geri dönüşü olmayan bir şekilde ayrılmış…

Aynı kubbe altında yaşamak bizlere zaten hiç nasip olmamış.

Laf olsun işte…

Senin adın Kamil ne demek istediğimi anlarsın.

Sen artık hürsün, ben ise tutsak.

Göğün ya da yerin hangi katındasın?

Bana bıyık altından gülme! Sandığın kadar inançsız biri değilim.

Çaresizim işte. Nerde olduğunu tam olarak bilmesem de hakkında bildiğim bir şeyler var elbette.

Şubat 1967 yılında dünyaya geldiğinde baban: Kamil biri olsun demiş bu adı sana armağan etmiş.

Yeni öğrendim; adının anlamı oldukça ağırmış; her dilde ve kültürde çok tercih edilirmiş.

Arapça = Mükemmel, olgun, ağırbaşlı, asil.

Batı kültüründe Latin kökenli ve aynı anlamı taşıyor.

Kamil= Camillus

Doğru söyle sen adının ağırlığını taşıyabildin mi?

Antik çağlarda Camillus(Kamil): Tapınaklarda adak işlerinde görev alan erkek çocuk ama öyle herhangi bir erkek çocuk değil çok özel bir çocuk.

Mükemmel yürüyen evliliğin meyvesi bir çocuk. Tapınak ayinlerine katıldığı sürece ebeveyni hayatta olması gereken bir çocuk aksi halde bu kanlı kutsal görevde yer alması olanaksızmış.

Bazı sözlüklere göre: Salak salak konuştuğu için dövülmeye lâyık bir çocuk.

Bazılarına göre: Çocukları bu isimle cezalandırmanın modası çoktan geçmiş.

Kamiller: Gezegenimizi fi tarihinde terk etmişler bence…

Tapınaklarda adakları kurban edene Camillus derlermiş!

Tanrılar aşkına; adağı kurban ederken; kendisi de kurban olana; ne deriz ne demeyiz; önemsiz.

Er ya da geç gidilen yerde; adaklar kurbanlar, gözyaşı kan dökmeler yoksa…

Ruhlar kavuştukları özgürlüğün tadını doya doya çıkarsın.

Topraktan bedene; heves edip geri dönen bir ruhun adı duyulmadığına göre…

Şenlik var demektir… Huzuristan ülkesinde.

Güle güle Kamil güle güle!

Gittiğin diyarlara selam eyle!

20.Temmuz 2009 Pazartesi Alev Meisel

Gece ve gündüz eşitliğinin arifesinde; hüznün ne işi var?

Bilge Kentim İzmir’im yanındayım, yanımdasın! Kendimi neden yalnız hissederim? Yanıtını kulağıma fısıldar mısın?

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..